[FOTO GALERİ ]
Bizim toplum “Wushu” deyince
anlamıyor. Hele de benden duyunca “yemek” sanan var. “Kungfu” dediğimde şablon oturuyor. Geçmişi
incelediğimizde aslında sporun Kungfu ile aynı, sadece adının farklı olduğunu
görebiliriz…
Nerden çıktı bu Wushu?
Gene nelerle uğraşıyorsun?
Wushu nedir, sen sanatçı adamsın,
sanatsal bişey mi?
Sushi gibi bişey mi?
İyi para var mı?
Son bir ayda en çok muhatap olduğum
sorular.
Öncelikle şunu belirtelim. Hayatımda
hiçbir adımı “para” düşünerek atmıyorum. Sadece emeğimin karşılığını alma
derdindeyim, hepsi bu.
Wushu’nun ne olduğuna bakalım önce.
“Çin Savaş Sanatları” olarak çevriliyor Türkçe’ye.
Bizim toplum “Wushu” deyince
anlamıyor. Hele de benden duyunca “yemek” sanan var. “Kungfu” dediğimde şablon oturuyor. Geçmişi
incelediğimizde aslında sporun Kungfu ile aynı, sadece adının farklı olduğunu
görebiliriz. Çin hükümeti Kungfu’ya daha akademik bir anlam yüklemek için bu
yolu seçmiş, yeni kuralları ciddi akademisyenlere koydurmuş filan. Ama gidişata
bakılırsa önümüzdeki yıllarda “Kungfu” olacak adı.
Gelelim işin Antalya ayağına.
Yeğenim Tayfun aradı. “Dayı Wushu
hakemliği yapar mısın?” dedi.
İlginç geldi, ilgilendim. Antalya’da
gerçekleşecek “Türkiye Şampiyonası” öncesinde 20 gün süren bir eğitim sürecine
dahil oldum. Bir sporu yapmışsanız kuralları bilirsiniz, hakemlik kolaydır. Ama
ben mevzuuya Fransızım ya. Hem sporun kurallarını öğrenmeye çalıştım, hem de
puan ve ceza sistemini. Sadece seminerde anlatılanlar değil, internette
bulduğum metinleri okudum, bulduğum videoları izledim. Merak ettiğim yerde
sorular sordum. Yetmedi, Ahatlı’da Wushu İl Temsilcisi Özgür Akdağ kardeşimin
spor salonuna gittim. Antrenman maçlarını izleyip hakemlik yaptım. Boncuk mu
bu? Bin 700 stili barındıran bir spor
dalı.
Yaklaşık 3 bin 200 sporcu, yakınları
ve antrenörleri ile birlikte 10 bin dolayında insan, 10 günlük süreçte
Antalya’ya geldi. Koca bir yıl yapılan hazırlıklar, 2’şerden 4 dakika,
beraberlik halinde 6 dakikada ya heba oluyor, karşılığını buluyor. Yani burada
Türkiye Şampiyonu olanlara Milli Takım yolu açılıyor.
İşin doğrusu maç yönetme konusunda
isteksizdim. Vebal almaktan tırstım. Bu süreçte çektiğim fotoğrafları gören
Merkez Hakem Komitesi Başkanı Abdulvahit Alagöz bana “Sen fotoğraf çek,
hakemleri gözlemle, maçlarda verilen kararları takip et” dedi. Tam benlik.
Zaten fotoğraf çekerken obje ile bütünleşirim ya, mücadelenin içinde buldum
kendimi. Videolar çekip ağır gösterimde izledim, hem hakem, hem sporcuları.
Federasyon’un basın işlerini genç bir
kardeşim yürütüyor, Fatih. Kendisine güç verdiğimi söyledi, hoşuma da gitti.
Federasyon yönetimi, hakemler,
antrenörler, sporcular listesine baktığımda, yaşı benden büyük olan kişi sayısı
bir elin parmaklarını geçmezdi, “Hakem” olarak en yaşlı bendim. Ama başlamak
için hiçbir zaman geç değildir. Federasyon Başkanı Mehmet Zeki Akıncı’yı
tanımak, hatta dinamikliğine imrenmek, İcra Kurulu Başkanı Abdurrahman Akyüz’ün
“bir davaya hayat adama” örneğini görmekte ayrı bir güzeldi. Bu saatten sonra
Wushu Hakemi olur muyuz? Olmasak ta
Wushu Fotoğrafçısı oluruz.
Sahi, arşive baktım da, Spor Fotoğrafı
dalında ödül almamışım yav.
Birazda bilgi verelim. Turnuvaya
Antalya’dan 43 sporcu, 10 hakem ile katıldı. 10 günlük sürecin ardından
konukları uğurladık. Antalyalı sporcular 5 altın, 7 gümüş, 12 bronz madalya
alırken Wushu Federasyonu 10 yeni hakem kazandı. Arkadaşlarımın tamamı maçlarda
görev alırken Teknik Masa’nın da övgüsünü aldı. Bu arada Wushu’nun 6 yaşında
başladığını, turnuvada Antalyalı Yusuf Efe Taşpınar’ın da İstanbullu rakibini yendiği
maçın, en keyifli müsabaka olduğunu ekleyelim.