Türkçe “fiil” köklerinden türeyen ve matematik düzeniyle gelişen bir dildi.

Türkler Anadolu’ya geldiler ve 800 yılda dillerini kuruttular, anlatım gücünü körelttiler; ancak matematiğini bozamadılar.

Kökleri unutmuşlar, ama cümle düzenlerini bozmamışlardı.

Kökler köylerde yaşamasaydı, ölüp gidecekti Türkçe.

Atatürk'ün buyruğuyla ve tarihte eşi bulunmayan bir atılımla ölümden döndü.

Cumhuriyetle birlikte Anadolu’dan derlenen kökleriyle yenilendi ve geliştikçe gelişti; yazmak, konuşmak ve düşünmek akıcılaştı.

DERKEN SOYTARILAR ÇAĞI BAŞLADI

Fiilleri öldürürseniz dilin anlatım düzenini de bozarsınız.

Düzen bozulunca kökünden kopan dil de hızla ölür. Ne yazabilir ne de düşünceler beyninizden sular seller gibi akar.

“girmek”

“yazmak”

“almak”

“dayılanmak”

“kaynamak”

yerine

giriş yapmak”

“yazım yapmak”

“alım yapmak”

“dayılanma yapmak”

“kaynama yapmak

demeye başladınız.

İşin kolayına kaçtınız ve kökleri öldürdünüz.

Elinizde bir tek “yapmak” kaldı.

Haydi kurun bakalım şimdi yalın cümleleri.

Kuramıyorsunuz!

“Bu sabah çalıştılar”

diyecek yerde

“Bu sabah çalışma yaptılar”

dediniz.

Olmadı tutturamadınız; kulaklarınız tırmalandı.

“Doğrusu neydi?” diye kıvrandıkça kıvrandınız; ama düzen bozulmuştu bir kez.

İşin kolayı varken

“Bir sabah çalışması gerçekleştiriyorlar”

demeye başladınız.

 

Kök ölünce zaman kipleri de öldü

“Hükümet düşecek”

diyecekken

“Hükümetin düşme durumu (hali) mevcut”

diyerek yüceldiniz!

Aman ne güzel!

 

Fiili ölünce yalnız düzen bozulmakla kalmadı; kolay anlatımlarınızda çöktü:

Okula girebilir

diyordunuz.

Okula giriş yapıyor

diye diye

gitmek” fiilini çürüterek iyice sapıttınız!

Okula girmesi söz konusu”

demeye başladınız!

 

Zamanı öyle şaşırdınız ki

Üç kişi öldü

diyecek yerde

Üç kişinin ölmesi söz konusu” demeye başladınız.

Kişiler düpedüz ölmüşler, sözü mü kalmış?

Bir söz varsa, sözün konusu vardır. Söz yoksa konusu da yoktur” demediniz!

Şimdi de kalkıp, “Çocuklar ölebilir” diyeceğinize “Çocukların ölmesi söz konusu” mu diyeceksiniz?

Size güven olmaz; dersiniz!

Köklerinizden kopmakta üstünüze yok!

 

İyi de öğretmenler ne işe yarıyorlar. Yoksa onlar da mı kök öldürmeye uydular?

 

Kendilerini “Türkçe savaşçısı” sanan dernekçilere ne demeli?

Birbirlerine ödül vermekten fırsat bulup da öğretmenleri, yazarları, yayıncıları uyaramıyorlar.

 

Dil Kahramanlıkları

* Başkent Ankara’nın Çankaya’sında o uzun saçlı, sakallı Berber, dükkânına

Snop Erkek Saç Tasarımı

 levhası asıyorsa sizingibi “Kök katilleri” yüzündendir.

İngilizce “Snop” yerine Türkçesi “Züppe” ve “Saç Tasarımı” yerine de “Berber” yazılsaydı

Züppe Erkek Berberi

olacaktı.

Diyeceksiniz ki dükkânın önünde uzun kuyruklar oluşurdu; nasıl olsa Ankara’da “snop” çok!

Türkçeyi çürütenleri sergilemek, hem de her gün yüzlerini kızartmak temel görevdir:

* “Çok büyük ambiyans var bu ortamda.Ünlü Akademisyen, GS TV

* “İsmini anonsladık, Hocam!Lig TVG, Maraton Sunucusu, Şansal Büyüka

* “Anımsatma yapıyorumKanal B