Fotoğraflar Çal- Selcen Köyü yakınlarında çekilmişti: hiçbir yarası olmayan anne köpek ve arkadaşı zehirlenerek atılmıştı. Yol kıyısına atılmıştı.

O günlerde yalnızca bu iki köpek değilmiş zehirlenen. Çobanın köpeği de zehirlenmiş. Bu köpekler sokaklardaki dolaşanlardan değildiler. 

Biz hayvanları korumalıyız, koruyacağız diyen dernekler, il-ilçe belediyeleri de o yazıyla bilgilendirilmişti.

Aynı yazı yazı, Adana'da, Ordu'da, Bolu'da, Antalya'da fotoğraflarla birlikte yayınlanmıştı. Bu yayınlar, Selcen Köyü’ndeki, ilçedeki birçok kişinin telefonuna da iletilmişti.

Sızlanmaktan başka ses etmeyen yöredekilerin yanı sıra sözde koruyucu dernekler, barınak açtık diye haber yaptıran, fotoğraf çektiren görevliler susmuşlardı.

İlçe sokakta dolaşan, kimseye saldırmayan birkaç köpek de o günlerde yok olmuştu.

Selcen Köyü’ne yakın fabrikadaki dik kulaklı kardeş yavrular 2 aylık olmuşlardı. O gün kahverengili olanı telaşla havlayarak fabrikaya gelip çalışanlardan birini bitişikteki çamlığa götürdü. Yarası, beresi olmayan kardeşi cansız yatıyordu. Kahverengili kardeş de 2 gün sonra yitip gitti.

Köye yakın öteki fabrikanın köpeği Yuka, 2 yaşındaydı. Kanlar içindeki cansız bedeni az yukarıdaki çamlıkta bulundu. Tüfekle vurulmuştu.

Birkaç gün önce küçük kızıl tilkiyi çamlığın kıyısındaki yola atmışlardı. Gelip geçen bağcılar görmezden gelmişlerdi.

Bunları yapan kötü kişi olabilir denemez!

2 yıl önce bir gece yarısı Selcen Köyü'ne giren araçtan çöp toplama kutularının yakınına zehirli sakatatlar atılmış; çok sayıda kedi ve birçok köpek kusa kusa ölmüştü.

Kedileri öldürülen kadınlar,  kendi kendilerine söylenerek kıyımı unuttular. Bir ya da birkaç kişi böylesi toplu kıyıma cesaret edemezdi.

Asıl olumsuzluk, bir zamanlar köpekleri, kedileri seven, esirgeyen yöre insanı niçin tepkisiz? Yapanları bilen, duyan yok mu?

*

Şu canlıları, ancak türlerini topluca öldürmeyi huy edinen insanlardan başkası öldürebilir mi?

Öldürenler de, onlara buyuranlar da hayvan değil insan!