Arap baharcısıyla Arapçı,


Amerikalıyla Amerikancı,


Cemaatçiyle cemaatçi,


Kürdistan milliyetçisiyle eyaletçi,


Dersim ayrılıkçısı eşkıyalarla muhtariyetçi,


Alevilerle Alevi, AKP kurucusu Nakş-i Bendi Ali Coşkun’la umreci,


Türk düşmanı Humeyni'nin mollalarıyla çoğulcu demokrat,


Amerikan uşağı federasyoncularla TESEV’ci,


Atatürk düşmanı İslamcılarla parti çürütücü,


Halk önünde dikta düşmanı; ancak vekillerini “İzin vermem”, “Canınıza okurum!” diye azarlayıcı,


ABD Büyükelçisinin kolunda adaletçi, Van'da ADD yöneticilerini toplantıya almayarak Kürtçüden daha Kürtçü,


Sözüne "Ben" diye başlayan, "Ben" diye bitiriren; "Biz" diyemeyen,


"Barışın dili" diye diye teslimiyetçi, Kurultayda milletvekili dövülürken suskun,


Her genel oylama sonrasında sonuç hiyleli diyerek ayağa kalkan halkı "kışkırtmaya gelmeyin" diyerek etkisizleştiren,


Tunceli kıyamcısı, Türk askeri katili Seyyit Rıza ardıllarıyla akraba,


İşine gelince "laiklik", gelmeyince "Seyyid" oluverip "kul hakkı" diyerek Türkleri kullaştıran dinci,


2010 yıkım oylaması öncesinde, "Bizim kökümüz Ecevit'tir, İnönü'dür" diye haykıran ve Atatürk'ü unutuveren,


Sokak ağzıyla dalaşan; ancak  egemen devletin yıkıldığını ağzına almayan,


Mecliste Cumhuriyetimizin eğitim düzeni kökten sökülürken vekillerine "sus" emri veren,


Akdenizde adalarımız Küçük Atina Devletince işgal edilirken yıllardır susan!


Önüne gelene "Nutuğun neresi seni rahatsız ediyor?" diye çıkışan; ama Atatürk'ün Nutuk'taki şu sözünü yutuveren:


“Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyidlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen

ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, nüshacılara

talih ve hayatlarını emniyet eden insanlardan meydana gelmiş bir kitleye, medeni  bir millet gözüyle bakılabilir mi?


Milletimizin hakiki mahiyetini yanlış manada gösterebilen ve yüz yıllarca göstermiş bu gibi unsur ve müesseseler, Yeni Türkiye Devletinde, Türk Cumhuriyetinde  devam ettirilmeli miydi?


Buna önem vermemek, ilerleme ve yenileşme için en büyük ve telafisiz hata olmaz mıydı?" (Nutuk, Gazi Mustafa Kemal Tarafından, 1927; Devlet Basımevi, İstanbul, 1938, s. 644)


İlgi: Google arama anahtarı... 22 Ekim 2012, kamal-bin-hasimi