Anahtar: Fethullah Gülen'in Yurtdışına kaçan militan elemanı Komiser Emre (Emrullah) Uslu - Polis Akademisi Hocası Önder Aytaç - "Ferdinand Smith" takma adlı ajan - WINEP (Washington Institute for Near East Policy) - İçişleri Bakanı Beşir Atalay 

<< Emrullah Uslu, Polis Akademisi’nde okudu. Akademinin öğretim görevlisi Önder Aytaç, medyadan alıntılarla belirli bir senaryoyu oluşturmaya çalıştığı ‘Medyanın Gözüyle Çeteler ve Susurluk’ kitabında yardımcısı Emrullah Uslu’yu şöyle tanıtıyor:

Polis ile ilgili yazılmış olanlar ağırlıklı olarak, her türlü yazılı yayını parasal olanaklarıyla doğru orantılı bir biçimde [kitap, akademik dergiler ve gazeteler] okuyan, araştıran ve o konularda yaptığı yorumlarını yazılı /sözlü olarak bana ileten Polis Akademisi son sınıf öğrencisidir.

WINEP, 2001’de geçici görevle Washington’a gönderilen Terörle Mücadele Komiser Yardımcısı Emrullah Uslu’yu şöyle tanıtıyordu:

Enstitü(müz) yakın gelecekte, Utah Üniversitesi’nde doktora adayı ve Türkiye’de yerleşik terör grupları uzmanı Emre Uslu’yu konuk edeceği için mutludur.

Uslu, Amerika’dayken Türkiye ile ilişkisini kesmedi; Önder Aytaç'la birlikte imzaladığı yazıları, Taraf gazetesinde yayınlandı. Yazılarda sık sık TSK'ni eleştiriliyor ve “Ergenekon Davası”yla ilgili yönlendirici yorumlara yer veriliyordu.

Emrullah Uslu, Soner Çağaptay’la birlikte Hizbullah ve PKK üstüne makaleler yazdı. PKK konulu makalelerinde Amerika’nın PKK’yı tasfiye etmesi durumunda Türkiye ile bozulan ilişkilerinin düzeleceğini; Türkiye kamuoyunun ABD karşıtı görüşünün değişeceğini ileri sürerek ABD’ye önerilerde bulunuyordu.

Uslu, ABD’de “Hizbullah” ve “Global Terror” üstüne yazdığı makalesinin girişinde, “Yazar, bu makalenin yazılmasına [katkıları için] geniş deneyim ve yayın becerilerine değer biçilemeyecek olan Ferdinand Smith’e derin teşekkürlerini” bildirdi ve teşekkürü hak eden kişiyi açıkladı:

Ferdinand Smith, yaklaşık elli yıldır Türkiye’de çalışmış ve dönem dönem Türkiye’yi incelemiş Amerikalı uluslararası ilişkiler uzmanının takma adıdır.”

Emniyet Genel Müdürlüğü görevlisi Emrullah Uslu, takma ad vererek “derin teşekkürlerini” sunduğu ve 50 yıldır Türkiye’de çalışan Amerikalının “son dönemlerde Kürt çoğunluğa sahip bölgelere” gittiğini ve “Kürt eylemcileri ve aydınlarıyla görüştüğünü” de eklemişti.

Uslu, PKK sorununu anlatırken Kürtlerle ilişkileri yoğun olan Amerikalıya teşekkür ediyor; ancak gerçek adını vermiyordu. Adını kullandığı ‘Ferdinand Smith’ [1893-1961] Amerikan Deniz Emekçileri Sendikası’nın ilk siyahi önderlerindendi. Harry Truman yönetimince ‘komünistlikle’ suçlandı. 1949’da sınır dışı edildi.[1]

Uslu’nun ABD’den Türkiye’ye dönmemek için sağlık raporları alması, TBMM’de konu oldu. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, soru önergesini ilginç bilgilerle yanıtladı. Uslu’nun Amerika serüveni Atilla Kart’ın Başbakan R. Tayyip Erdoğan’a yönelttiği soru önergesine de yansıdı. Emrullah Uslu''nun geçici görevi 30.6.2007'de bitmişti. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Emrullah Uslu “bu dönemde başarısız olmuştur... 20.6.2007 tarihinden itibaren rahatsızlıkları sebebiyle almış olduğu raporlar yerel mevzuata uygunluğu yönünden misyon şefliğince (Konsolosluk) onaylanmıştır” dedi.[2]

İçişleri Bakanlığı, sekiz yıl sonra 27.4.2009’da Türkiye’ye dönen Emrullah Uslu için “13.6.2009 tarihinde ise 2. Bölge hizmeti için Bingöl iline tayin edilmiştir” demekle yetindi.[3]

 Kısa süre sonra komiserlik görevinden ayrılan WINEP eski konuğu Emrullah Uslu, Yeditepe Üniversitesi’ne geçti ve televizyonlarda “terör” senaryoları anlatmaya başladı. (Mustafa Yıldırım, Ortağın Çocukları, 3. Basım, 2011, s. 49-51) >>

Emre (Emrullah) Uslu'nun "Ferdinand Smith" diye takma ad yakıştırdığı ajanla ilişkisi, ABD'deki yayınlarında yer almış ve bu bilgi Ağustos 2010'da yayınlanan Ortağın Çocukları kitabında yayınlanmıştı. Ne ki, o gün bugündür ajanı merak eden çıkmadı.

Polis Akademisinde çok sayıda eleman polis yetiştiren Önder Aytaç, 15 Temmuz 2016 öncesinde yurtdışına çıktı; 2018'de Mısır'da, Nijerya'da fotoğrafları çekildi.[4] Aytaç'ın öğrencisi Emre (Emrullah) Uslu, "paralel yapı" soruşturmasında aranırken ABD'ye gitti. Mart 2016'da Türkiye'de yönetimin değiştirileceğini ima eden yayınlarla bir bakıma darbeyi duyuruyordu.

Örgütün polislerini yetiştiren, "Ergenekon-Balyoz" komplo davalarıyla ilişkilerini televizyonlarda, gazetelerde açıkça belli eden, savunan, hatta bu konularda Taraf gazetesinde makaleler yazan, bu denli önemli örgüt elemanları, rahatça yurtdışına çıkabilmişlerdi. İşte asıl konu bu örgütün yaygın bağlantıları ve gücüdür.

Sivil Örümceğin Ağında kitabı ilk ve sonraki 33 baskısında, F. Gülen'in ABD'de örgütlenmesinin kökünü, Sun Myung Moon ile ilişkilerini kanıtlarıyla açıklıyordu. Nurcu-İslamcı silahlı örgütün "siyasal ayağını" soranlar, bu bölümleri görmezden gelmelerinin nedenini belki bir gün açıklarlar.  Kitaptan söz edenlerin büyük çoğunluğu, operasyonun ana örgütlenmesini, kartel bağlantılarını, ABD siyasal parti örgütlerinin TBMM'de ortak komite kurmalarını, Türkiye siyasal partileriyle ilişkilerini bir yana bıraktılar.  Türkiye'yi içerden dağıtma operasyonunu yalnızca Quantum Bankerleri şirketinin sözcüsü George Soros'a bağladılar. Daha da kötüsü bankerleri de görmezden gelerek operasyonun tümünü tek kişiye indirgediler; oysa Project Democracy-Sivil Örümceğin Ağında kitabının 2. bölümünde din örgütlerinin CIA operasyonundaki yerleri, iç-dış bağlantıları açıklanıyordu. Merve Kavakçı operasyonunu da içeren 300 sayfalık "Din Hürriyeti Senaryosu" bölümüne değinilmemesi de bugüne dek ilginçliğini koruyor.

ÇARE SON EFE'DEYDİ

Ödemiş'e bağlı Türkönü köyünden geçerken Çakıcı Mehmet Efe'yi andım:

 "İşte böyle Çakıcı Mehmet Efe!" dedim,"Şimdiki acıklı durumumuz budur: Her türlü dış saldırı ve içerden ihanet! Sana kıyanlar unutuldu. Seni takibe gönderilen Osman'ın oğullarının zaptiye çavuşu Ançok boyundan Anzavur Ahmet, o kara gecede ölümüne sevinmişti. Aradan 9 yıl geçince Osman'ın torunlarından Halife Sultan Mehmed Vahid ed-Din Kuvayı Milliye'yi bozmak için işgalci İngilizlerle birlikte, tepeden tırnağa silahlı ve eğitimli Kuvayı İnzibatiye'yi kurdu. Başına da Ançok Anzavur Ahmet'i geçirdi. Ceplerinde çil altın, ellerinde İngiliz tüfeği, yanlarında İngiliz topu, yüreklerinde kara kin biriktiren bu eşkıyalar, nice Türkün, subayların, kadınların, kızların canına kıydılar.

Sonunda Atina devletinin İngiliz beslemesi çapulcularıyla Türkleri arkadan vuran içerdeki yandaşları, İzmir rıhtımından denize atlayıp Atinalıların gemisiyle kaçtılar. O gece Beldibi'nden İzmir'e bakan "Son Efe" Mareşal Mustafa Kemal, senin için yakılan şanlı türküyü coşkuyla söylemeye başladı:

"İzmir'in kavakları

Dökülür yaprakları

Bize de derler Çakıcı

Yar fidan boylum

Yakarız konakları!"

Demem o ki Çakıcı; özü sözü bir Son Efe, senin ölümüne ferman çıkaran padişahlardan ve onların uşaklarından öcünü işte öyle almıştı.

Ödemiş'in efeleri mi?

Onlara dağlarda rastlamadım. Düzlerdeki yeni kuşaklar da senin türkünü duygusuz çığırıyorlar!

İşin Aslı:

Son Efe'nin ardından başka efe çıkmadı; çünkü senin dediğin gibi oldu, "Düzler efelere yaramadı."

Ödemiş, 21 Ağustos 2019

e.a (ek açıklama): WINEP ve öteki akademik dünyada CIA bağlantıları, ordu- gazeteci-sanatçı - CIA bağlantıları ve ayrıca Türkiye'de görevli CIA elemanları listesi için bkz. Ortağın Çocukları, 3. Basım. Din örgütlenmesinin tarihsel bağları, suikast örgütleri - siyasal partiler - İslamcı terör örgütleri ilişkileri için bkz. Zifiri Karanlıkta 1. ve 2. ciltleri.



[1] CIA eski şefi Graham E. Fuller ile ilişkisi medyada ileri sürüldü; ancak Emrullah Uslu bu konuyu açıklamadı. Fuller de ilişkiye değinmedi.

[2] İçişleri Bakanlığı bünyesinde “misyon şefliği” birimi yoktur.

[3] Konya Milletvekili Atilla Kart, Emrullah Uslu ve ABD’ye gönderilen polislerle ilgili soru önergesine dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtı üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sorulması isteğiyle TBMM Başkanlığı’na 2 Eylül 2009, 7338 sayılı dilekçeyi sundu.

[4] Önder Aytaç'ın babası Aysal Aytaç, İzmir Milli Eğitim Müdür yardımcılığı sırasında Kestanepazarı Camisi imamı Fethullah Gülen'e bağlanmıştı. 12 Eylül darbesi sonrasında Nurculuktan tutuklandıktan kısa süre sonra salıverildi. 1993'te Milli Eğitim Bakanlığı  Yurtdışı Eğitim Öğretim Genel Müdürü olunca Fethullah Gülen'in yurtdışındaki okullar ağı da hızla kurulmaya başlandı.