Son günlerde TV kanallarında yayınlanmakta olan haberler ve uzmanların bulunduğu açık oturumlarda konuşulanlara bakıldığında vatandaşın da kafası karışıyor. Vatandaş olarak bizleri bu hale getirmeye kimin hakkı var.

    Geniş halk kitlelerini tahrik ediyorsunuz.

    Bir tarafta Akdeniz coğrafyası yanıp küle dönüşürken, diğer taraftan anlaşılmaz tartışmalar, hınç ve öfke.

    Biz kamuoyuyuz. Şunu adam gibi anlamak istiyoruz ve soruyoruz:

    1) Yangın uçağımız ve helikopterimiz var mı, yok mu, var ise neredeler?

    2) Faal mi, gayri faal mi, eğer gayri faal ise neden? Faaliyete niçin geçirilmiyor?

    3) Uçaklarımızın teknik bakıma ihtiyacı varsa bakımlarını yaparak uçurmamız dışarıdan uçak kiralamaktan daha iyi olmaz mı?

    4) Kiralamayla, mevcut uçaklarımızın bakım masrafları, geri kazanım ve sürdürülebilirlik ilkeleri matematiksel fizibilite hesapları yapılarak, (karşılaştırma yöntemleri uygulanarak) sonucunda oluşacak stokiometrik dengelemeye göre karar vermek daha doğru olmaz mıydı?

    Bir mühendis olarak ve kamunun yüksek menfaatleriyle kaynaklarımızın korunması adına soruyorum, bu bilimsel yöntemler için de bir çalışma yapıldı mı? Yapılmadıysa neden yapılmadı?

    5) Eğer TÜRK HAVA KURUMU tarihi süreçte bir hata yaptı ise, kaynaklar çarçur edildiyse, bunun önlenmesi, kurumun artılara geçirilmesi için kayyum atanmış ise (Kurumun iyileştirilmesi ve ülke yararına işler hale getirilmesi için kayyum atandığına göre) neden hala sayılarını bilmediğimiz uçakların durumu düzeltilerek bir Akdeniz coğrafyası, dağlar taşlar, hanlar hamamlar, evler, barklar, oteller moteller, seralar ve benzeri mekanlar, ormandaki milyonlarca canlı mahlukat, arı kovanları, yürüyen sürünen ve uçan tüm canlılar, flora ve fauna varlığı cayır cayır yanarken yangın söndürme uçakları (denildiği gibi) neden hala hangarlarda bekletiliyor?

    6) Olan oldu yanan yandı, bundan sonra ne gibi bir tedbir yahut tedbirler dizisi düşünüyorsunuz? Sonuçlarıyla ilgili ne gibi projeleriniz var?

    25 Haziran 2016’da Orman Bakanlığı’nın yaptığı bir toplantıya katılarak "Orman yangınlarının engellenmesiyle ilgili olmak üzere 22 maddelik bir çözüm paketi deklare etmiştik. Eğer o ana ve ara hükümlere uyulsaydı bugün Akdeniz coğrafyasında, 100'e doğru giden sayıdaki yangın vahameti olmayacak, belki de azami zayiat % 10-15 mertebesinde kalacaktı.

    Evrensel haklar boyutunda, yürürlükteki ‘Vatandaşın bilgi alma hakkı’ yasasının bizlere tanıdığı haklar boyutunda olmak üzere birilerinin bu sorulara cevap vermesini bekleme hakkımız da olduğu da kabul edilmelidir.

    Coğrafyamızda on binlerce metre kare alandaki yüzlerce yıllık oksijen fabrikalarımız yakılmış, ciğerlerimiz de aynı şekilde yanmıştır. Acımız çok büyük.

    Ortak akıl ile zorunlu bir koordinasyon ağı oluşturarak kalıcı çözüme gidilmelidir.