Halkımız dağ keçilerini “Geyik” olarak niteler. Alanya ve Gazipaşa'nın yukarı kırsalında ve Toros dağlarının eteklerinde Jandarmamızla STK sayesinde dağ keçisi popülasyonu son yıllarda kayda değer artışlar olmuştur. Jandarmamıza teşekkür ederiz.

 

Ancak son zamanlarda yabancılara döviz karşılığı avlatma geleneği, dağ keçileri üzerinde ciddi bir tehdit unsuru olmuştur.

 

Şayet bilim dışı içerik arz eden bu doğa cinayetinden vazgeçilmezse dünyayı ayakta tutan ekolojik zincirin dengelediği halkalardan kopmalar devam edecektir.

 

Bu tehlikeli uygulamanın yaratacağı ekolojik ve ekonomik hasarın telafisi asla mümkün olmayacaktır.

 

Olaya evrensel açıdan bakıldığında doğal kaynaklarımızın, biyolojik çeşitliliğimizin ve bütünüyle yaban yaşamının bu şekilde tarumar edilmesi; etik ve vicdani açıdan da asla hoş görülemeyecek acımasız bir eylem olarak kabul edilmektedir.

 

Dağ keçilerinin yaratılışlarından kaynaklanan organizma ve içgüdülerine odaklı reaksiyonlarından hareket edildiğinde, çiftleşme dönemleri Aralık ve Ocak aylarına rastlamaktadır.

 

Hâlbuki bir bakıma “vur emri” olarak kabul edilen, paralı avlatma zamanlaması Ocak-Şubat aylarına denk getirilmektedir. Mahallen alınan bilgilere göre dağ keçilerinin erkek türlerinin yani tekelerin vurulmasıyla eşsiz kalan dişi türlerin, yani keçilerin doğum yapma, çoğalma, dağ keçisi popülasyonunun artması gibi neslinin devamı mümkün olmayacaktır.

 

Konuyla alakalı olarak, avlatanla avlayan olarak taraflar arasında tanzim olunan şartnameye, tespit edilen kotaya ve hayvanların yaş kriterlerine uyulmadığı çok açık.

 

Esasen olaya her bakımdan doğru bakılmak istendiğinde, bu kabil uygulamaların çağımız dünyasıyla örtüşmediği, gerçek manada bu uygulamanın bir doğa ve çevre cinayeti olduğu kabul edilmelidir. Dağ keçilerinin erkek türlerini öldürterek elde edilecek paraya ülkemizin ihtiyacı yoktur. Yanı sıra bu acımasız uygulama kamuoyunun vicdanını acıtmakta, toplumun psikolojik sürecini olumsuz etkilemekte ve insanımızın; kurumlarına olan güveni bakımından da ciddi bir güven zafiyetine neden olmaktadır.

 

İllerimizin ve ilçelerimizin değerli mülki amirleri, yöneticileri var. Anılan yöneticilerimiz, halkımızın bu konudaki hassasiyetini dikkate alarak kronikleşmiş hale getirilen bu vahim uygulamadan vazgeçilmesi noktasında çalışmalar yaparak gerekçe raporları tanzim etmek suretiyle durumu üst yetkililere iletmeli, devam eden çağdaş dünya koşullarıyla örtüşen dönüşümlere itibar etmesi için çalışmalar yapmalıdırlar.

 

Ülkemizin başka coğrafyalarında bu ve benzeri uygulamaların haklı olarak değerli Türk yargısına intikal ettirildiğini, değerli mahkemelerimizin ve hukuk adamlarımızın yürütmeyi durdurarak söz konusu cinayetleri engellediklerini de bilmekteyiz.

 

Sözünü ettiğim kıymetli yargı kurumlarımızın meşgul olduğu bu insani ve vicdani uygulamaları, bölgemiz için de şüphesiz bir emsal teşkil etmiş olacaktır.

 

Özgür doğamızın masum canlıları olan dağ keçilerinin koruma altına alınması, ülkemizin kalkınmışlık kriterleri bakımından da bir ölçü olacaktır.