Ben, haddini bilen, günün beş vaktinde yönünü kıbleye dönen, vatanını ve milletini seven bir ailenin çocuğuyum.

 

Rahmetli babam, ne zaman ezan okunsa “Allah'ın evinden davet var” diyerek toparlanıp camiye giderdi.

 

Zamanında Arabistan'da Bilal-i Habeş'in yalın sesiyle okuduğu ezanları Müslüman alemi huşu içinde dinleyerek insanlar camilere koşma yarışı içine girerlerdi. Camilerimiz, ezan sesiyle Müslümanların namaza, duaya davet edildiği kutsal mekânlardır.

 

Ama ne yazıktır ki günümüzde namaz için, hayır işlemek ve Allah için camilere koşmak isteyen insanlarımız camilerden caydırılıyor. Feci bir sonuç...

 

NEDEN Mİ; 04.06.2010 tarih ve 27601 sayılı resmi gazetede yayınlanan bir kanunla cami hoparlörlerinden çevreye yayılan seslerin ölçüm ve denetleme yetkisi çevre ve şehircilik Bakanlığından alınarak Diyanet işlerine verilmiştir.

 

Benim de Çevre Bakanlığında görevli bulunduğum yıllarda; ister eğlence, müzik gürültüleri, ister şehirlerdeki genel gürültü hadiseleri ve isterse cami hoparlörlerinden kaynaklanan ses yüksekliklerinin ölçüm ve denetleme sorumluluğu Çevre Bakanlığına ait idi. Çünkü bu işi yapmak için sonometrik ölçüm yöntemleri dâhil, her türlü donanım ve donatıya sahip olan Bakanlık bu sorumluluğu yıllarca layıkıyla yapmıştır.

 

Ancak ne var ki, yasa ve yönetmelik değişikliği ile görev; hiçbir teknik donatısı, çevre ve diğer mühendis grupları olmayan, ölçüm için teknik cihazları, hatta en basitinden bir sonometresi dahi olmayan, olsa bile bu konularda eğitimi ve hiçbir bilgisi olmayan diyanet işlerine verilmiştir.

 

Yukarıda yazılı tarihten bu yana camilerimizin hoparlörlerinden çevreye yayılan yüksek desibele sahip ses dalgaları halkı gizli sağırlığa sürükler mahiyettedir.

 

İşitme duyumuz, toplumsal psikoloji ve kamu sağlı azami ölçülerde zarar görmektedir.

 

ANTALYA MELTEM CAMİ PİLOT ÇALIŞMA MEKÂNIMIZ OLMUŞTUR.

 

STK olarak Meltem Camisi üzerinde fiziki şartlar içerisinde uzun yıllardan bu yana önemli çalışmalar yapmaktayız.

 

Adı geçen caminin minaresine monte edilmiş yıldız hoparlörlerden çevreye yayılan yüksek düzeyli sesler, çevre apartmanlarda nöbetten gelmiş, polis, hemşire vb. çalışanların çok yönlü şikâyetleri paralelinde uyuyamayan bebeklerin çığlıkları, genelde ciddi bir rahatsızlık dizisinin insanları camiye gitmekten caydırır hale geldiğine üzüntüyle tanık olmaktayız.

 

Bu olaya 2872 sayılı çevre mevzuatı, gürültü kirliliği kontrol yönetmeliği hükümleri çerçevesinde; kanun olayı çevre suçu olarak belirtmektedir.

 

Konuyu Sayın Cumhurbaşkanı’nın takdirine sunuyoruz.