SAYIN BAKAN;

5 Haziran Dünya Çevre Günüydü. Şu anda Türkiye; Burdur Salda Gölüyle ilgili Görkemli Hatırlar programına kilitlendi.

 

1972 yılında İsveç Stocholm'da dünya devletlerinin katıldığı yer yüzü zirvesine biz de taraf olduk, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak biz de katılım sağladık.

 

O zirvede küresel olarak çevre kirlenmesine engel olmak üzere dünya devletlerinin yanı sıra arasında biz de o protokole imza koyduk.

 

Ama ne yazıktır ki özellikle son 15 yıldan bu yana ülke coğrafyamız üzerinde insan eliyle yapılan suni müdahaleler nedeniyle yapılan ve telafisi mümkün olamayan ekolojik hasarlar yaratılmaktadır. Bu nedenle, halen yürürlükteki maden kanunu ve çevre mevzuatının bir kere daha gözden geçirilerek andığım kanunların, diğer tüzük ve yönetmeliklerin, doğamızın, biyolojik çeşitliliğimizin, yaban yaşamı ve umum çevrenin lehinde olmak üzere revize edilmesi gerekir.

 

Adeta toplumun ve tüm insanlığın göz yaşıyla tanık olduğu Salda gölü gerçeği tüm coğrafyamız için geçerlidir. Taş ve mermer ocakları, maden ve mıcır ocakları adı altında açılan ocaklar; Ormanlarımızın tarım alanlarımızı, bizzat insanların yaşadığı meskun alanları, hayvancılığımızın ve benzeri yaşam kaynaklarımızın arasında su kaynaklarımızın ve su havzalarının sonunu getirmektedir.

 

Ekonomik ve ekolojik fizibilite, bilimsel araştırma ve optimizasyon gibi mühendislik normlarına asla itibar edilmeden bu alanda yapılan yatırımlar; insanlığın da sonunu getirecektir.

 

SAYIN BAKAN; Bu ses 85 milyonun, gelecek kuşakların ve doğanın, yer yüzünün sesidir. Lütfen Sizden bilhassa dileğimizdir ki, küresel manada anlam ifade eden bu haykırışı dikkate alınız.