Sık kullanılan bir söz vardır, "Yanlış bilinen doğrular" diye. Şanssız adam Niccolò Machiavelli (Nikola Makyavelli)'de bunlardan birisidir. Birileri, pek de hoş olmayan, içinde biraz da "hinlik kokan" bir şeyler yapıp, bunu olağan gösterip yollarına devam etseler ve bunu olağan imiş gibi gerekçelendirseler, Makyavelli'nin bir yapıtından dolayı MAKYAVELİST olarak tanımlanır geçilir.
O yüzden, ne zaman birisi, MAKYAVELİST olarak suçlasa, hemen aklıma SUÇLAMA ile zavallı Nikola MAKYEVELLİ gelir ve gülerim.
Madem "AMACA ULAŞMAK İÇİN HER YOL MÜBAH"tı da, gayri meşru işlerine makyavelli'yi şahit gösterenler, O'nun kitabını bile bastıramadan, yokluk ve yoksulluk içinde öldüğünü görmezlikten gelirler. O zaman sorulmaz mı, KOCA BİR FİLOZOF SALAK MIYDI?
Buyurun sebebine birlikte bakalım.
Niccolo MACHİAVELLİ, 3 Mayıs 1469 -21 Haziran 1527 tarihleri arasında Floransa'da(kuzey İtalya'da bir şehir) yaşamış, askeri stratejist, düşünür, devlet adamı, şair ve yazardır.
İtalya'da RÖNESANS yaşandı ve yıllar sonra da bir Devlet oldu ise, bunda Makyavelli ve onun gibi düşünenlerin katkısı az değildir.
Her ne kadar görmezlikten gelinmeye çalışılsa, karalansa da çok farklı bir boyutta Mustafa Kemal Paşa (Atatürk)'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Devleti'nin kurulmasında ki etkisi ve katkısı gibi.
Makyavelli, PRENS/HÜKÜMDAR kitabını, Floransa'nın bir çok Hükümdarını, Fransa'nın da bir çok Kraliyet mensubunu yetiştiren MEDİCİ AİLESİNE yazmıştır. (yıl:1513).
Bu bilgileri biraz da şundan dolayı yazdım. Osmanlı Devleti'ne matbaa 1727 yılında gelmiştir. Adamlar ise, bu kitabı 1532 yılında basmışlardır.
Makyavelli bu yapıtını, bir devlet için yöneticilerin önemini vurgulamak için yazmış ve "KAÇ ÇEŞİT HÜKÜMDAR VARDIR ve HÜKÜMDARLIKLAR NASIL KAZANILIR?" sorusuna yanıt aramıştır.
Yapıtında ki ilginç konu ve örneklerden birisi de, henüz işgaller altında olan bugünkü İtalya sınırları içindeki KRALLIK ve DEVLETÇİKLERE, örgütlenme ve yönetim biçimi tanımlarken, OSMANLI/ TÜRK Padişahları ve yönetimleri ile, FRANSA Krallarını ve yönetimlerini örnek vermesidir. (BÖLÜM IV)
HÜKÜMDAR/PRENS yapıtında Makyavelli, günümüzde de ilginç olabilecek bir ÖRNEK vermektedir;
"BAŞKALARININ SİLAHI VE TALİHİ /YARDIMI İLE KAZANILAN YENİ HÜKÜMDARLIKLAR" başlıklı VII'inci bölümde; "Gelişlerinde hiçbir güçlük yoktur. Adeta uçarak ulaşırlar buraya. fakat yerlerine geçer geçmez güçlükler ile karşılaşırlar."
Devlet olarak Ülkemizin güney ve güneydoğusunda kurulmuş Devletler, Yönetim mantığı açısından da ister "devlet", ister "mevcut parti" yönetimleri diye bir nota gerek olur mu, bilmem ki!..
İşin en ilginç tarafı ise, yaptının XXII'üncü bölümünü, yönetim içindeki ve dışındaki DALKAVUKLARA ayrılmıştır.
Hem de, "DALKAVUKLARDAN, UZAK DURULMALI" diye!..
Ve biz bunu diyen filozofun öğüdünü, "Makyavelist" ya da Makyavelci bir düşünce olarak alır ve söyleriz. Ne enteresan.
Zalimlikten Merhamete, Cömertlikten Cimriliğe kadar, o günün koşullarında YÖNETİCİ İÇİN ÖNEMLİ OLABİLECEK bütün konuları ele almış ve örnekleriyle birlikte çok iyi analiz edilmiştir.
Bir yazar olarak Makyavelli için en acı bölüm ise XXIV(24)'üncü BÖLÜM olsa gerek. Başlığı ise, "İTALYA'DAKİ HÜKÜMDARLAR, ÜLKELERİNİ NEDEN KAYBETTİLER"!..
"NE OLDUM DEMEYECEKSİN, NE OLACAĞIM DİYECEKSİN!.." Bunu en güzel örneğini Makyavelli, arkadaşı Francesco VETTORİ'ye yazdığı ve kendi durumunu anlattığı MEKTUBUNDA vermektedir.
Yeni yerleştiği dağ/orman evine girince çamurlu giysilerini çıkardığını, içeride soylu giysilerini giyerek, kendine olan saygısını kaybetmemeye çalıştığını özetliyor.
"PRENS/HÜKÜMDAR" yapıtını ise, Roma İmparatoru JULİEN'e ithaf ettiğini yazıyor arkadaşına.
"TÜKENDİĞİMİ HİSSEDİYORUM ve YOKSULLUĞUN UZUN VADEDE BENİ KÜÇÜK DÜŞÜRECEĞİNİ SANIYORUM!.." diye, satırlarını bitiriyor.
Bu kadar bilgi ve deneyim sahibi bir kişinin, "Makyavelizm, Makyavelist" gibi tanımlanan durumları, şeyleri NASIL ÖNEREBİLECEĞİNİ , DÜŞÜNEBİLİRİZ demeden de edemiyorum.
Evet, "Amaca ulaşmak için her yol mübahtır!.." sözünü yazmış ve söylemiştir ama nerede ve ne için söylemiştir,bunu bilmeden, anlamadan en olumsuz almada anlayıp, yapılan her uygun olmayan işe gerekçe saymak da başka bir anlayış olsa gerek.
Yine günümüzde bazı kişilerin ülkemizde de var saydıkları "Darülislam" ve "Darülharb" tanımlamasını bir düşünün derim.
BİLGİ ve TARİH bir olaylar bütünüdür.
Kartaca komutanı HANNİBAL, Alp dağlarında bir vadiye sıkışınca, komutanları "yol yok, sıkıştık kaldık!.." derler. Hannibal, bir komutan olarak en dahi sözünü söyler:
"YA BİR YOL BULACAĞIZ, YA BİR YOL AÇACAĞIZ!..."
Yönetmek de böyle bir süreçtir.
Çözümsüzlük ve çıkışsızlık bir yönetimin tercihi olamaz.
MAKYAVELİZMin özü olarak tanımlanan "AMACA ULAŞMAK İÇİN HER YOL MÜBAHTIR" sözü, ÖZÜNDEN ve GERÇEK ANLAMINDAN uzaklaştırılmış, yeteneksiz ve kötü niyetli kişi ve yöneticilerin yaptıklarını "MEŞRU" göstermelerine gerekçe sayılmıştır.
Hannibal'ın "ya bir yol bulacağız" sözünü de, "her yol mübahtır" gibi mi alacağız yoksa?
SON BİR NOT.
Gerçekten Makyavelli'nin HÜKÜMDAR'ını bir gün okur ve anlar iseniz, son yıllarda kurulup ve iktidar olan bir partinin, kuruluş aşamalarında, nasıl stratejik toplantılar yaptıklarını, nasıl fikir/görüş sahibi olduklarını öğrenirsek, "STRATEJİK DERİNLİK"in nasıl ortaya çıktığını, hangi fikirler ile güncellendiğini ve BİR İKTİDAR PROJESİ olarak nasıl yol aldığını anlamakta güçlük çekmeyiz sanırım.
"BİLGİ SAHİBİ OLMADAN, FİKİR SAHİBİ OLUNMAZ!.. sözünü ile de doğruları söylediği için katledilen Uğur MUMCU'yu analım isterim.