İngiliz psikolog Kevin Dutton, içerisinde ‘en az ve en çok psikopat’ bulunan ilk 10 meslekle ilgili

pek de şaşırmadığım bir araştırma yapmış. Araştırmaya göre içerisinde en az psikopat bulunan ilk 10 meslek; hasta bakıcılık, hemşirelik, terapistlik, öğretmenlik, doktorluk, muhasebecilik, el sanatlarıyla uğraşanlar, güzellik uzmanlığı ve stilistlik, sanatçılar ve sosyal yardım çalışanları,”

Buraya kadar her şey normal. Araştırmanın ikinci bölümü olan en fazla psikopat bulunan ilk 10 meslek beni daha çok ilgilendiriyor.

O sıralama da şöyle: “CEO, avukat, görsel medya çalışanı, satış görevlisi, cerrah, yazılı medya çalışanı, polis memuru, din görevlisi, aşçı ve devlet memuru.”

Sıralamada bulunan görsel medya çalışanı ve yazılı medya çalışanına dikkatinizi çekmek ve bir psikopatı tanımlarken, en fazla kullanılan belli başlı sıfatları da belirtmek isterim: “Kendine aşırı güvenen, acımasız, umursamaz, en zor anlarda dahi oldukça sakin, egoist, sempatik, insanları kolaylıkla manipüle edebilen, cesur ve korkusuz.”

Çok fazla yorum yapmaya gerek yok! Kimlerle çalışıyorum bilin istedim.

 


 

BASINDAN HABERLER..BASINDAN HABERLER..

 

AYFER UNCU ŞİMŞEK’İN

ANNESİ VEFAT ETTİ

Gazeteci Ayfer Uncu Şimşek, geçtiğimiz hafta içinde annesini kaybetti. Şimşek ailesine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz

 

TELEVİZYONCU ÇİFT

DÜNYAEVİNE GİRDİ

Koza TV'de 'Kale Çizgisi' adlı programın sunucusu ve Radyospor yorumcusu Koray Geçgel ile Kanal V çalışanı Arzu Özpolat çifti dünya evine girdi. Kır düğünüyle evlenen çiftin nikahını Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal kıydı. Genç çifte mutluluklar diliyoruz.

 

GÜRSEL’İ EVLENDİRDİK

Antalya Tarım İl Müdürlüğü Basın ve Halka İlişkiler çalışanı Gürsel Cingöz, aynı kurumda çalışan Derya Bilgin ile dünya evine girdi. Arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz.

 

SÜLEYMAN “DEDE” OLDU

DHA’nın tecrübeli muhabiri Süleyman Ekin, dede oldu. Facebook’ta minik torunuyla birlikte olduğu fotoğrafı paylaşan Ekin, “Torun baldan tatlıdır diye boşuna dememişler. Ailemize hoş geldin ‘Yiğit’ bebek” şeklinde not düşmeyi de ihmal etmemiş. Minik Yiğit’e uzun ömürler diliyoruz.

 


 

MUTLULUĞUN 5 BASİT KURALINI UNUTMAYIN

 

1. Düşüncelerinizi endişelerinizden arındırın, çoğu zaten hiç gerçekleşmez.

2. Basit yaşayın ve elinizdekilerin kıymetini bilin.

3. Kalbinizi nefretten arındırın, affedin.

4. Daha az bekleyin.

5. Daha çok verin.

 


 

HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..

 

 ŞANSINA ŞÜKRET

O sabah evlenen Çinli çift, hemen çocuk yapmama kararı vermişler. Gece yarısı çantada ara, prezervatif  yok.. Yeni gelin "Otele gelirken gördüm, caddenin ilerisinde bir nöbetçi eczane var" deyince, damat fırlamış.. Sağda mı, solda mı derken, yolu da oldukça karıştırmış.. Bu sırada balkon kapısından bir hırsız süzülmüş içeri.. Yatakta yarı uyanık yatan çırılçıplak kadını görünce, şeytana uyup yatağa süzülmüş.

Uyku sersemi yeni gelin, hafif de şampanyanın etkisi ile bulutlu ya, kocası sanıp bir sarılmış hırsıza..

Otelde bunlar olurken, damat nihayet eczaneyi bulmuş.. Elini cebine atmış..

Acele ve aşkla fırlarken, cüzdanı masanın üzerinde unutmamış mı?.. Pantolon cebinde iki tane on sent var.

"Prezervatif istiyorum" demiş, eczacı kadına..

"Dört kalite var" demiş kadın.. "En ucuzu beyazlar, 10 sent tanesi.. Orta kalite sarılar 15 sent!. İyi kalite, siyah olanlar, 20 sent.. En iyi, en pahalısı morlar 25 sent.."

İlk gecesinde karısına, paranın satın alacağı en kaliteli prezervatifi kullanmak isteyen Çinli, 20 senti tezgahın üzerine koymuş.. "Bir tane siyah" demiş. Koşarak otele dönmüş. Hızla kapıyı açmış. Bakmış karısı uyuyor. Ama onun uyku muyku dinleyecek hali yok. Yatağa adeta uçmuş. Karısı az önce seviştiği kocasının bu ikinci muhteşem performansından nasıl memnun. Dokuz ay sonra, kadın doğurmuş. Doğurmuş da, sarı Çinlilerin bebeği, simsiyah bir zenci.

Aradan yıllar geçip, çocuk büyüyünce, o da merak etmiş rengini.  Sormuş babasına; "Annem ve siz sarı iken, ben nasıl siyah oldum" diye..

"Söylenme de, şansına şükret" demiş, Çinli. "Cebimde beş sent daha olsaydı, mor olacaktın!.."

 

KRALIN ATI

Kral atını çok ama çok severmiş, onu her şeyden üstün tutar adeta üzerine titrermiş, ama bizim kral son zamanlar baya dertliymiş çünkü atı sürekli ağlamaktaymış, gel zaman git zaman bizim kral ülkenin dört bir yanına haber salmış ve atını güldüreni ödüllendireceğini, malk mülk sahibi yapacağını bunu başaramayanların da kellerinin gideceğini duyurmuş. Çok kişi şansını denemişse de atı bir türlü güldürememiş ve kellerinden olmuşlar...

Osmanlı’nın biri de şansını denemek istemiş ve krala başvurmuş. Neyse bizim Osmanlı’yı atmışlar ahıra, iki dakika geçmeden atın kahkahaları duyulmaya başlamış ve bizimkisi ödülünü alıp köyüne dönmüş. Kral bu işe bir türlü anlam verememişse de, atının gülmesine çok mutlu olmuş.

Aradan üç ay geçmesine rağmen at hala kahkahalar atıp gülmeye devam ediyormuş. Bunun üzerine bizim Osmanlı’yı tekrar çağırıp atı eskisi gibi ağlatmasını istemişler.

Bizimkisi yine ahıra dalmış ve iki dakika içinde atı hüngür hüngür ağlatmayı başarmış. Kral dayanamayıp Osmanlı’yı yanına çağırmış ve sormuş;

- ''Yahu Osmanlı bu ata sen ne yapıyorsun?''.

- ''Kulağına bir şeyler fısıldadım sadece efendim''.

- ''Ne fısıldadın ki ilk önce kahkahaya boğuldu bu at''.

- ''Hiiiiç sadece benimkisi seninkinden daha büyük dedim''.

- ''Yaa peki nasıl ağlattın''

- ''ikinci seferde çıkarıp gösterdim efendim''...