İleri Demokrasi ve Sokrates
Bazı eksiklik ve aksaklıklarına rağmen demokrasi dışında hiçbir sistem halkın yararına olmamış, özgürlükçü toplumlarda rağbet görmemiştir. Zira demokrasi; "milli egemenlik, seçme ve seçilme hakkı, katılım, özgürlük, eşitlik, çoğulculuk, çoğunluk, hoşgörü, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı" gibi temel ilkelere dayanır.
Bu ilkelerden çoğunlukçu demokrasi veya mutlak demokrasi, çoğunluğun kararlarının uygulandığı ve bu kararların mutlak olduğu demokrasi çeşididir.
Çoğunlukçu demokraside, çoğunluğun aldığı kararlar sınırsız ve mutlaktır. Halbuki günümüzde çağdaş devletler çoğunlukçu değil, çoğulcu demokrasi çeşidini benimsemiştir.
İktidarlar çoğunluğu elde ederek her istediğini yapma, toplumun bir kesimini ayrıştırma ve ötekileştirme hakkına sahip değildir. Zira yasalar, azınlık hakları, kuvvetler ayrılığı gibi etmenler çoğulcu demokraside alınan kararları sınırlandırır.
İleri demokrasi veya birleştirici demokrasi, çoğunluğun mutlak hakimiyetini reddeder. Çünkü azınlıktakilerin siyasal ve kültürel haklarının kabul edilmesi gerektiğine inanır.
Günümüzde ülkeler içinde farklı inanç ve kimlikte insanlar yaşamaktadır. Bir ülkenin birliği ve dirliği için çeşitli toplulukların barış içerisinde yaşamaları…Ekonomik, siyasal ve toplumsal bakımdan birbirleri ile etkileşim içerisinde olmaları gereklidir. Bu da ancak ileri demokrasi anlayışı ile mümkün olur.
“Çoğunluğu aldım, her istediğimi yaparım, ben ne dersem o olacak” anlayışı demokrasi ile bağdaşmaz. İktidarı sınırlayan anayasa ve yasalar vardır. Gerektiğinde yargı devreye girer ve iktidarın haklarını sınırlandırır. Eğer bir ülkede bu yapılamıyor ve çoğunluk bahane ediliyorsa; o ülke, demokrasiden süratle uzaklaşır, otoriter/ totaliter rejime doğru evrilir.
İktidar, yargı kararlarından oldukça rahatsız oluyor. Çoğunlukçu demokrasinin önündeki engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyor. Yeni anayasa çalışmalarında hem Anayasa Mahkemesinin hem de Sayıştay’ın yetkileri tırpanlanırsa hiç şaşırmam! Zira Sayıştay’ın denetim raporlarından Meclis’in ve kamuoyunun yararlanması kısıtlanmak isteniyor.
Demokrasinin ve hukukun olmadığı yerde ekonominin düzeleceğini kimse aklına getirmesin.
Sokrates ve Talebesi
“Bir gün Sokrates yine talebeleriyle sohbet ederken bir talebesi Sokrates' e sorar der ki:
-"Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir? Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde, elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur, yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı? Hem çok mümkündür ki, daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu hâlde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz."
Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o talebeye önce sorar:
-"Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur? "
Talebe:
- "Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur."
Sokrates:
- "Peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur, yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur? "
Talebe:
-"Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur."
Sokrates:
- "Peki bize yine söyler misin, bir gemide yüz yolcu bulunsa, geminin nerde nasıl hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir, yoksa o yüz yolcu mu?"
Talebe:
-"Eğer yolcular içinde Denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır."
Sokrates:
- "Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez. Herkes bildiği yerde konuşmalı. Her iş ehline verilmeli."
Talebe:
- "Pek tabi olması gereken budur."
Sokrates:
- “Peki o halde, bize yine söyler misin, kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden, sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi? Hem sen de kabul ettin ki, bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur.”