BİRİNCİ İnönü Zaferi Londra Konferansına Ankara’nın da (İstanbul Hükümeti’yle birlikte) çağrılmasını sağladı. Yani Ankara Hükümeti kişilik kazandı dünya kamuoyu önünde.

 

Bu zaferden iki ay on iki gün sonra (Ş.S.Aydemir’in notlarına göre) yani 23 Mart 1921’de başladı yeni Yunan saldırısı; yeni kuvvetlerle güçlenmişti çünkü. Ama birinci zaferden sonra ruhsal bir ferahlık içindeydi halkımız da onun Meclisi de. Gerek örgüt gerek güç yönünden yenilemişti kendisini ordumuz; ama nicelik bakımından düşman güçlüydü yine. 15 bin’e 26 bin asker, 150’ye 1200 makineli, 56’ya 70 top, 900’e 1200 atlı… İkinciler düşmana ait resmi kaynaklara göre.


30 MART en bunalımlı günüydü ordumuzun. Bastırdıkça bastırıyordu düşman. İsmet Bey, Karargâhı gerilere çekmek zorunda kaldı. Bu haberden sonra birkaç saatlik kesilme olunca telgraf haberleşmesinde Ankara’nın da, Mustafa Kemal’in de, Genel Kurmay Karargâhı’nın da endişesi son sınıra ulaştı. BİRKAÇ kez el değiştirdi kanlı sırtlar. En az iki tümenle yükleniyordu düşman. Gerilerde nemiz var nemiz yoksa hatta karargâhlardaki muhafızlara kadar cepheye sürdü komutan. Ve 31 Mart’ta sarstı düşmanı. O gün öğle sonu yeni bir piyade ve bir süvari tümeni de ulaşınca cephemize yüzümüz güldü. Hamle sırası bize geçmişti artık. ‘Karşı Saldırı Emri’ni verdi İsmet Bey. Akşama doğru olumlu sonuç netleşti. Geri çekilme başladı düşmanda.

  

1 NİSAN 1921, ikinci zaferin tarihiydi. Disiplinli Ordu Zaferi’nin tarihi… ZAFERİ telleyen Garp Cephesi Komutanı İsmet’e TBMM Reisi Mustafa Kemal’den gelen: “…Siz orada yalnız düşmanı değil milletin ters dönmüş talihini de yendiniz…”cümlelerini de içeren telgraf, bu zaferin büyük önemini vurgulamıyor mu? Disiplinli ordu düzeninin başarısını, başıbozuk çetelerin gündemden düştüğünü, yani bir Milli Devlet’in doğuşunu, kapıkulluğundan ‘yurttaşlık bilinci’ ne geçişi, çağdaş dünyayla ilişkiye giren genç bir anlayışın yükselişini vurgulamıyor mu bu telgraf?..

 

İKİNCİ adam İsmet İnönü, ikinci zaferiyle yerleşti ‘tarih’teki yerine. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde bir başbakan; çok partili demokratik yaşam başında bir cumhurbaşkanı ve sonra muhalefet lideri olarak üstlendiği görevler ve başardığı işler tarihin belleğinde şimdi. O belleğe giren ne unutulur, ne de inkâr edilir. O kişiler, ülkesi halkınca sonsuza dek sayılır ve sevilir!..