HİÇBİR şey umurumuzda değil. Yapımız bu mu desek?” Ciddiye almaya değmez.+ Bir şey olmaz abi.+ Böyle gelmiş, böyle gider.+ Ben mi kurtaracağım bu ülkeyi, affedersiniz, bu dili?” gibi sayısız yargımız var. Önyargımız mı desek acaba?


BAKAR MISINIZ sadece dille ilgili olan birkaç örneğe? Bu vurdumduymazlık gelişerek sürerse dil mi kalır ortada, yoksa dille birlikte Türklük mü kalır? “Türk’üz türkü çağırırız!”demiş Âşık Veysel. Olumsuz örnekleri görelim de artık daha ciddi olarak türkü çağıralım, Türk’ün türküsünü. Biz umursamazsak kim umursar ulusal benliğimizi, bilelim.


“BU kanun yasalaştığı takdirde çiftçimiz yok olacaktır.” demiş bir parti yetkilisi, bir tv’de. Sanki kanun başka bir şeye dönüşüyor. Ya ‘kanun tasarısı’ kanunlaşır, ya da ‘yasa tasarısı’ yasalaşır. Henüz yasalaşmadığına göre kanun, affedersiniz yasa, henüz kanun değildir. Üstelik kanunla yasa anlamdaştır da. Aynı tümcede birlikte kullanılmamalıdır.


“YOL çalışmaları sürmeye devam ediyor.” tümcesi bir yerel tv’den, haber. “Muratpaşa Belediyesi, kapalı pazar çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Bu da bir haber tümcesi bir tv’de. “Yol çalışmaları sürüyor.” Ya da “Yol çalışmaları devam ediyor.” deseydik anlatmak istediğimizi eksik mi anlatmış olurduk? “Muratpaşa Belediyesi kapalı Pazar çalışmalarını sürdürüyor.” denseydi yalnızca, sürdürmek devam etmek anlamında olduğundan, yetmez miydi?


“21.30’DA başlayan konser gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü.” dendiğini duyuyoruz sık sık. Konser gecenin bir saatinde biteceğine göre ‘ilerleyen saatlere kadar’ değil ‘geç saatlere kadar’ denseydi daha doğru bir anlatım olmaz mıydı? İlerleyen saat de gerileyen saat de ayarlanmaya muhtaç…


“YOL güzergâhındaki köyler epeyce bakımlıydı.” diyor bir gazeteci. Güzergâh zaten yol boyu, yol üstü uğranılacak, geçilecek yer anlamında. Öyleyse yol güzergâhı, anlatımca fazla.


BİR terzi dükkânının camına konmuş: “Her türlü kumaş çeşidi bulunur.” Türün Türkçe, çeşidin Arapça olduğunun bilincinde olsaydık bunu böyle yazar mıydık cama? “Her türlü kumaş bulunur.” derdik biterdi.


“TAM bir yıldır aktif olarak çalışan şirket!” diye kuruluşunun tanıtımını yapan, ‘aktiflik’le ‘çalışma’yı birbirinden ayrı şeyler diye düşünmüş herhalde. Aktif sözcüğünün etkili, etken anlamında olduğuna, aktif olmadan çalışılamayacağına göre gerekli mi o sözcük? O halde bu gereksiz kullanım niye?


BİR mobilya mağazasının camında var: “Her model mobilya imalatı yapılır.” İmalat yapılmış şeydir zaten. “Her model mobilya yapılır.” Tamam. “Her model mobilya imal edilir.”Bu da tamam. Ama isterseniz biz imal etmeyelim, yapalım. Türkçemize sahip çıkalım.


BİR politikacı sözü: “Attıkları birçok iftiranın yalan olduğu ortaya çıkıyor.”  Bu da bunu söyleyene yakışmıyor. İftira zaten kasıtlı ve asılsız suç yüklemenin, kara çalmanın adıdır.  Böyle olduğuna göre “Yalan olmayan iftiralar da mı var?”  diye sorar yurttaş kendi kendine.


“KÜRTÇE dilde yayın başladı.” Bir gazetede haber başlığı bu. Oldu mu? Böyle mi eğitilecek gazete okuru? Kürtçe bir dil zaten. “Kürt dilinde ..” denseydi evet. “Kürtçe yayın başladı.” denseydi bu da doğru olurdu.


“90.DOĞUM yılı kutlandı büyük ozanın. “ Haber bu. Şimdi sormasak olur mu? 90 kez mi doğmuş adı geçen? Yoksa “Doğumunun 90.yılı” mı denmek istenmiş?


“SEÇİMLERE katılımın oldukça yüksek olduğu anlaşılıyor.” daki oldukça/olduğu kullanımı;+ “O anılan hatıraları yaşayanlar, yaşatanlar var.”daki ‘hatıralar’ın fazlalığı;+ “Ne öyküler ne hikâyeler var yaşamımızda.” daki ‘öykü/hikâye sözcüklerinin anlamdaşlığı;+ Gazipaşa’da “Cebeli tepesindeki parkın açılışına davetli olarak gelen Bakan da bu park ve çevre düzenlemesinin ucuz maliyetine o denli şaşırmış ve hayret etmiş ki…” anlatımındaki “hayret etmiş” yardımcı eyleminin gereksizliği unutulmamalı.


DİL bilinci uyutulmamalı…