ANKARA’YA yolu düştü birisinin, eşiyle birlikte. Kızlarını göreceklerdi yıllardır görmedikleri. Torunlarının (Onur’larının) isteği üzerine fotoğraf makinelerini de aldılar, Anıtkabir’e gitmeleri istenmişti çünkü oradan resimler çekmek zorundaydılar.

İLK gün Dikmen yaylasından başkenti taradılar gözleriyle. Hiçbir yerde görünmüyordu Anıtkabir. Oysa her yerden görünürdü o. Bir şiiri bile vardı birisinin Atatürk’le ilgili: “ATATÜRK’TÜR O/ HER YERDEN GÖRÜNÜR O/ O GÜNEŞÇE YAŞATIR BİZİ/ YÖRÜNGESİNDE DÖNDÜĞÜMÜZDÜR O”

DİKMEN’DEN yürüyerek batıya doğru gitmeyi, Bahçelievler’e yönelip Anıtkabir’i aramayı kararlaştırdılar. Gözler Ankara yükseklerinden aşağıyı taramayı sürdürüyordu, yoktu aradıkları görünürlerde. Bir üst geçide çıktılar etrafı gözetlemek için: “Hah, dediler, şu uzaktaki orası değil mi?” Hemen indiler yöneldiler oraya doğru. Yoktu, yoktu, yoktu işte! Bir iki ODTÜ arabası, uzakta bir ormanlık, bir çadır tipi bina ve otoparkında sayısız arabalar… Meğer ODTÜ’ye gelmişler Anıtkabir’i araya araya. Vazgeçtiler (akşam olduğu için) aramaktan o gün.

ERTESİ gün Kızılay’a indiler doğrudan. Kentin ulaşım merkezi demişlerdi orası için. Sordular soruşturdular, otobüs de dolmuş da gitmezmiş doğrudan Anıtkabir’e. Yalnız Tandoğan Alanı’na gidermiş Mustafa Kemal Bulvarı. Oraya çok yakınmış Anıtkabir. Kızılay’da Tandoğan’a da yürüyerek gidilebilirmiş. Gittiler. Gerçekten yarım saatte oradaydılar. Alanın güney yamaçlarında görünüyordu aradıkları yer. Çok sevindiler!..

ANITKABİR betonla yapılaşan çevrenin, alın terleriyle dikilmiş ormanların ortasındaydı. Kendileri gibi sayısız yurttaşla birlikteydiler. Ellerindeki makine çekiyordu izin verilen her yeri. Aslanlı Yol’u, girişi, İkinci Adam İnönü’nün ve Atatürk’ün yattığı yeri. İşliyordu beynine şahane görüntüsünü Ankara’nın, o görkemli anıtın bayrak gönderini. (Korumak adına sadece sergilenen Atatürk eşyalarının çekimine izin verilmiyordu.) Oralarda da heyecandan, mutluluktan, gururdan, onurdan gözleri doldu. Çanakkale Destanı’nı üç boyutlu yaşadılar. 1. Dünya Savaşı sonucu Sevr haritasını (bugün de dış güçlerce dayatıldığı için) acıyla izlediler. Kurtuluş Savaşı’nın (Renkli Türkçe sinemaskop) içinde oldular. Sesini duydular o hengâmenin, o şanlı direnişin. Adım adım Devrim Tarihi’nin içinde dolaştılar. Yaşatanlarla tanıştılar, kucaklaştılar. Dilediler ki tüm gençler, tüm okullular ve tüm politikacılar görsünler burayı. Tarihi, kitaplardan değil öğrensinler BURADAN!..

DESİNLER Kİ ulusalcılığı, devrim tarihini, Atatürk’ü ve ordusunu, özellikle tam bağımsızlık ilkesini yok saymaya çalışan iç ve dış düşmanlara: “HADİ ORDAN!..”