Günümüzün modern işletmeleri, yıl sonu yaklaşırken yıllık
yaptıklarına, bir yıl önce planladıklarına ve olanlara şöyle bir göz atar ve
değerlendirirler:
--Kâr, zarar, hedeflere ulaşma, nerelerde ne yaparak
başarı elde edildi, nerelerde hata ya da eksik yapıldı, diye.
--Siyaset, ticaret ne yapar, yapar mı bilmem ama,
isterseniz biz bir 2018'e göz atalım isterseniz.
-Öyle konuyu dağıtıp, yok Putim ABD seçimlerini manipüle
etti de Hillary Clinton Yenge yerine Trump Amca kazandı ya da Yolsuzlukla
suçlanan Güney Afrika Devlet Başkanı Zuma'nın istifa ettiğinden, ne Brezilya
Eski Devlet Başkanı Lula'nın yolsuzluktan tutuklandığından söz edeceğim.
--Ne de ülkemde olan diğer şeylerden.
--Ayrıca desem ne olacak ki.
--Evine, cebine girenin hesabını yapmayıp, harç ile, borç
ile sefa sürdüğünü sanlara ne anlatayım ki. Onlar her şeyi bilirler.
--Siyasiler için zaten ne haddime. Hem onlar her şeyi
bilrler, hem de neme gerek peşrevcilerinden azar iştmeye hiç niyetim yok.
--Ben oturdum, kendim için, ülkem için 2018'i
değerlendirdim. Benim için şimdilik, "mala davara pek bi zarar yok."
Eh işte idare edip gidecek gibiyiz.
--Ahali ve ülke için mi?
--Güldürmeyin beni.
--24 Haziran 2018 Seçimleri ortada iken, hem adaylara,
hem adayanlara, hem de seçenlere iki kelime etmek ha. Tövbe tövbe. Ne haddime.
--Eee be kardeşim, hem yazıya attığın balık hem de
sonraki parağrafta neden böyle giriş yaptın? diye soranlara bir fıkra
anlatayım. Gerisini anlayan anlar. Anlamayan da 2019 sonunda anlar.
--Fıkradan önce, fıkraya konu olan kişiyi anlatsam iyi
olacak. BEKRİ MUSTAFA, İstanbul'da 1593 yılında, bu günkü Ayasofya Caminin
yakınlarında bir evde, hali vakti yerinde bir yorgancı esnafının oğlu olarak
dünyaya gelir. İlim irfan, mederese tahsili de eder. Babasın işinde çalışırken,
arkadaşları aracılığı ile, Kumkapı'da ki AGOP'un MEYHANESİ'ne de müdavim olur.
--İşi gücü bırkır, akşam sabah içer.
--Günlardenb bir gün, Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede
“Küçük Ayasofya Camii”nin önünden geçmektedir... O sırada musallada bir tabut
vardır, fakat namazıkıldıracak imam ortalarda yoktur.
--Cemaatin, beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu,
sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı da "Hoca” zannederek
namazı kıldırmasını isterler..
--“Yok, ben hoca değilim” dese de, dinlemezler ve zorla
öne geçirirler ve cenaze namazını kıldırırlar.
--Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun
örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar.
--Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder.
--Bekri Mustafa gülerek cevap verir:
--“Şimdi Sen, aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun ya,
eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya’ya
imam oldu dersin.Onlar durumu anlar...” dedim.
--Eee buradan nereye mi varılacak.
--Kolay, 24 Haziran 2018'de de kalan SARI ÖKÜZ DE VERİLDİ
desem, 2018'i özetler;
--Acaba 31 mart 2019'da, birlerini ayıktırır mı bilmem
ki.