Bugün pazar, etliye sütlüye dokunmayan bir yazı yazayım.
Konum da, Şubat ayı neden 28/9 gün olarak diğer aylardan kısadır. Julius(jül)
Caesar(Sezar) Temmuz ayı July adıyla anılan ay 31 gün olarak düzenlettikten
sonra, İmparator Augustus'un, bizde ki 30 günlük Ağustos'u Şubat'tan da bir gün
aldırarak nasıl 31 gün yaptığını yazacaktım.
--Geçenlerde, bir yakınımın çocuğunun doğum günü
kutlamasına katıldım. Eeee artık öyle masun pasta kesmeler falan hayal. Kara
kedi'li, Spayder Man'li; kız ise de Barbi ya da Elsa'lı giysiler pek moda imiş.
--Eee milliyetçi ve Mukaddesatçı yöneticilerimizin olduğu
bu zaman da, Tarkan'lı, Kara Murat'lı, giysiler olacak değildi ya.
--Konum, işin bu bölümü değil. Kutlama bitti, konuklar
evlerine gittiler ki tam bu sırada çocukları ile bir genç hanım geldi.
Bizimkilerin okul arkadaşları ve anneleri imiş..
--Onlar da yediler, içtiler ve eğlendiler. Gitmeye
hazırlanıyor iken, doğum günü yaklaşan kız çocuğu Annesine, "Anne, bana da
kostüm alacak mıyız?" diye son derece olağan bir soru sordu.
--Birden çocuklar anlamdılar olayı ama Anne geçiştirdi
konuyu. Tabi bilenlerin içleri erdi, yandı benim gibi.
--Daha henüz dün gibi, ben bile şu meşhur değerli
muktedirlerimiz "sayın Fethullah Gülen Hoca Efendi" dedikleri, daha
öncesi de var ama 1980'den bu yana Bizim İktidarda ki muktedirler, ABD, CİA ne
var ise her şey ile desteklenen bir FETÖ'cü adli, idari saldırılardan ben bile
nasibimi almıştım.
--Yoksulluk ve çaresizliğin gözü kör olsun. Anadolu'da
yoksul köy, kasaba çocuklarının Devlet korumasında yatılı okulları yok denecek
kadar azdır.
--Bu boşluğu, uluslararası denetlenen, yerli, işbirlikçi
muktedirlerce korunup kollanan, masum Anadolu köylüsü ve kasabalısının da
yoksulluğuna rağmen maddi olarak desteklediği tarikat ve cemaat okul ve
yurtları dolduruyordu.
--Ve o yoksul çocuklarda okudukları okullarda yıkanmış
beyinleri ile, Ülke menfaatine olmadığı 15 Temmuz'da görülen süreçlerin içinde
olabiliyorlardı. Masumane ya da kandırılarak
--Uçan sinekten bile haberi olan Devletin, kendisine
darbe hazırlanan Başkanının Külliyesini değil de, Cumhuriyeti temsil eden
meclisini, genel kurmayını bombalanması enteresandı.
--Çocukların başka bir yerde çalışıyor sandıkları Baba,
böyle bir süreç ile suçlanıp ceza almış mış. Kadıncağız da, o yüzden çaresiz,
eşinin mahpusluğuna mı yansın, çocuklarının ruhsal dengesi bozulmasın diye
kıvranmasına mı?
--Hoş uluslararası ilişki ve diyalogları olanlar muktedir
olarak en gözde yönetim kademelerinde ama, bu iş hep böyledir. "Alavere,
dalavere, gariban Memed nöbete"
--Annesin tavrından kostümün alınmayacağını kızı nasıl
anladı ise, bizim 5 yaşında ki Tıfıl Delikanlı hemen olaya müdahil olur ve
"sen üzülme ben sana alırım" diyordu.
--Moda değim ile koptum, bir yıl önce arabamı sattıktan
sonra yenisini almamaya karar vermiştim. Bazen bana "neden araban
yok" diye sorduğunda ben de "param yok" dediğimde, "benim
çok param var kumbaramda, sana arabayı ben alırım" dediğinde ki
duygusallığımı anlatamam. Demek ki, bizimki, bize çekmiş.
--Ama sorun kostümün alınıp alınmaması eğildi ki, aile
kenetlenmiş, hiç bir konuda sorun yoktu. Ama Baba tutuklu iken, nasıl doğum
günü partisi olacaktı ki? Gel de bunu o çocuklara anlat.
--Bu yazıyı sabah daha da duygusal yazmıştım. Yazının
içinde geçen bazı isim ve sözcüklerden sonra
bilgisayarın, internetin başı döndü ve silindi.
--Ben de yine aynı kahrımı yazayım.
--Bu çocukların babalarını, bu kadınların kocalarını, bu
anne-babaların evlatlarını siz kullandınız, uluslararası organizasyonlara siz
peşkeş çektiniz.
--Ne tahsilatını yaptınız bilemem ama bu insanların (ki
bu insanların yakınlarının organizasyonundan zarar gören birisi olarak)
yakınlarının çektikleri acının hesabını kim verecek?
--Yaşanan bunca dramı görünce, bir Nazi filmi karesi
gözümün önüne geldi.
--Nazi kamplarında ölümler, işkenceler ve açlık kol
geziyor. Havalandırmaya çıkan bir kadın isyan ediyor. "Eyy Tanrım, sen
bizim tanrımız isen, bu işkence ve zulümleri görmüyor musun? İsyan ediyorum"
diyordu.
--Evet ya, bir seçim öncesinde bile, vicdanı satılığa
çıkamamış insanlara seslenmek istiyorum. Haydi iktidarın nemalarını paylaşanlar
her şeyden memnun ve duyarsızlar.
--Ya size ne oluyor, Bunca acıyı görmüyor, duymuyor
musunuz?
--Sahiden ya, tanrım, bu çocukların, bu insanların
acılarını kim görecek. Kim dindirecek.
--Vicdanım sızlıyor. İçim yanıyor. Anlıyor musun?