Ülke gündemini uzun süredir meşgul eden rahip Brunson hakkında nihayet Karar verildi.

                   Yargılamanın başından bu yana devleti yönetenler bu dava ile ilgili pek çok siyasi açıklamalarda bulundular.En sonunda bu dava Türkiye ile ABD arasında ciddi krize neden oldu.Gerek ABD gerek Türkiye yönetimleri akıl almayacak beyanatlarda bulundular.

                   ABD tarafı bu dava nedeni ile Ülke yönetimine ve ülkemize yönelik tehdit içeren ve siyasi nezakete sığmayan sözler sarf etti.

                   Ülkemizi yönetenler karar duruşması öncesi tehdide boyun eğmeyeceklerini belirten sert açıklamalarda bulundular.Hatta AKP’li Cumhurbaşkanı kendisinin sağ olduğu sürece Brunson’u kimsenin alamayacağını dahi söyledi.

                   Bir yandan da yargının bağımsız olduğunu kararı yargının vereceğini söyleyerek tüm insanlarda kafa karışıklığı oluşturdu.

                   Sonuç Brunson tahliye edildi ve teşekkür etmek için Beyaz Saray’a kabul edildi.

                   Yılladır anlatmak istediğimiz konuda haklılığımız bir kez daha net ve açık olarak ortaya çıktı.

                   Bir ülkenin rejimi TEK ADAM rejimine dönüştüğünde bu gibi durumlar ile daha çok karşılaşacağımızı hatırlatmak isterim.

                   TEK ADAM rejimlerinde yargının bağımsızlığından söz etmek ancak mizah dergilerinde ve burada yayınlanan karikatürlerde söz konusu olabilir.

                   Yargının en üst kurulunu hakimleri denetleyen,kurulun üyelerini seçen,o kurulun üyelerinin başkan ve vekilini atayan,Anayasa Mahkemesinin üyelerini seçen,Danıştay ve Yargıtay başkanlarının seçiminde söz sahibi olan TEK kişinin Ülkeyi yönettiği rejimlerde yargı bağımsızlığı gerçekleşemez.

                   Brunson davası ülkemiz ve ülkemiz yargısının geçmişinde bizi demokratik hukuk devletleri arasında son sıralara itecek ve hatta sıralama dışı bırakacak bir olumsuzluk  örneğidir.

                   İşin ekonomik tarafı ise daha vahim ve trajikomiktir.

                   Ülkemiz ekonomisinin bir davadan etkilenip krize girmesi iddiası ise ayrı bir mizah konusudur.İktidarın savunmasına göre ekonomik krizin nedeni Brunson davası üzerinden ABD’nin ülkemize açtığı ekonomik savaş olarak açıklanmaya çalışılmıştır.

                   Dövizdeki artışın ve ekonomide ki olumsuzlukların nedeni Ülkeyi yönetenlerin başarısızlıklarından kaynaklanmaktadır.

                   Zira bir dava ile bir ülkenin ekonomisi bozuluyor ise o ülkenin ekonomi yönetimi iç ve dış siyaset açısından başarısızlığı söz konusudur.

                   Görüleceği üzere Tek Adam rejimlerinde hesap verilebilirlik söz konusu değildir.

                   Yaşadığımız örneklerden Osmanlı Anayasalarında düzenlendiği üzere hesap verilebilirlik sadece Cenab-ı Allah’ a karşı olabilmektedir.

                   Şu an ülkeyi yöneten partili Cumhurbaşkanı da “Yanıldık,aldatıldık,Allah affetsin” şeklinde beyanları ile bunu göstermiştir.Somut olayda ise yapılan hataları  Cenab-ı Allahın da affetmeyeceğini düşünenler suçu başka devletlere yükleyerek sorumluluk almak istememektedirler.

                   Hukuk devletinin önemi her geçen gün ve her örnekte bariz ve acı olarak karşımıza çıkmaktadır.