İnsanlığın belki de en önemli sorunlarından biridir bu; yapmanız gereken bir şeyi yapmamak ama, yapıyor(muş) gibi yaparak sorunu geçiştirmek, ötelemek ya da zamana yaymak! Hani derler ya eskiler; " Hafıza i beşer, nisyan ile maluldür." Diye. Belki biraz da bu yüzdendir kurnazca, insan hafızasının, o hiç şaşmaz sanılan unutkanlığına güvenmek, yapılması gerekenleri savsaklamak! Sorumluluktan kurtulmak için, " yaptı desinler" diye yapmanın, ya da yapıyor(muş) gibi yapmanın, o dayanılmaz hafifliğiyle hareket etmek ve bütün günahlardan arındığını sanmak, bu tür insanlara özgü bir davranış biçimi olsa gerek. Oysa yapmanız gerekeni ya yaparsınız, ya da yapmazsınız. (Mış) gibi yapmak ve durumu idare etmeye çalışmak, yani "Ne şiş yansın ne kebap!" felsefesiyle hareket etmek dönemi kapanmıştır günümüzde. Bu konuda insanları kandıracaklarını sananlar, ancak kendilerini kandırırlar. Günümüz insanı artık, açıklık, şeffaflık ve dürüstlükten yana koyuyor tavrını.

Bazen A. W. Tozer' in de dediği gibi; " Olaylar karşısında gösterdiğimiz tutumlar, olayların kendisinden daha önemlidir." Hak ve hukuktan yana gözüküp, adil (miş) gibi davranan yönetici, dürüst(müş) gibi yapıp, her türlü aldatmacayı yapan kişi, ya da ne bileyim;  seviyor(muş) gibi yapıp, aldatan sevgili bir gün mutlaka açık verir. İşte o zaman, yaşanılan olaylardan çok, o olaylarda gösterdikleri tutumlardan dolayı affedilmezler. Günümüzde artık kimse (mış) gibi yapanları bağışlamıyor! Çünkü yaşanılan hiç bir olay, onların açık olmayan tutumları kadar incitici olmuyor. Eğer yöneticiyseniz ya da yönetmeye adaysanız, yalan üzerine doğru imaj kuramazsınız. Çünkü imaj, sanılanın aksine, kendinizde olmayan iyi özellikleri, var(mış) gibi gösterme sanatı değildir! Tam tersine imaj, karşınızdaki insanların, sizin hakkınızdaki düşünceleridir. Ve bu düşünceler, olumsuz yönde bir imaj yaratmışsa toplumda, "bozulan imajı" düzeltmek ve yeniden güven sağlamak çok zordur! Ön yargılar, öyle kolay kolay oluşmadığı gibi, kolay kolay da değiştirilemez! Göstermelik görev anlayışı ile, yapılması gerekeni açıkça yapmayanlar, söylenmesi gerekeni söylemeyi erteleyenler, "herkesi kör, alemi sersem" zannedenler, imajı; statü göstergelerini abartmak ve gösteriş sananlar, dünyaya "at gözlükleri" ile bakmayı ve sadece görmek istediklerini görmeyi adet edinenler, bir gün fena halde hüsrana uğrarlar.

Bazen bazı insanlar, yalnızca (mış) gibi yapmakla kalmazlar, sözcüklerle de oynarlar. Açık ve net bir biçimde konuşmak yerine, herşeyi daha da bulanık hale getirirler! "Sözcükler de tıpkı gözlükler gibi, berraklaştıramadıkları herşeyi, bulanıklaştırırlar." Der bir Çin atasözü. İletişimin bu denli geliştiği bir çağda insanların net, açık ve sahici bilgilere ulaşması ve (mış) gibi yapanları ayırt etmesi sanıldığı kadar da zor değildir!