Seçim bitti, halk son sözünü söyledi. “ Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir.” Sözü bir kez daha bizzat millet tarafından
doğrulandı. Şimdi asıl büyük sorunlara odaklanma zamanı. Hem de hiç vakit
geçirilmeden!
Halkın en önemli gündemi ekonomi. İşsizlik ve yoksulluk
hala en büyük sorun. Bu arada gelen zamlar, milletin belini büküyor. İcra
daireleri doldu taştı. Alışveriş giderek azalıyor. Esnaf mutsuz. Çiftçi mutsuz.
Çalışanların satın alma gücü zayıflıyor. Ekonomik sıkıntılar herkesi
bunaltıyor.
Dışarda ise Ortadoğu’ da ve Akdeniz’ de sular giderek
ısınıyor! Dünyanın artan nüfusuna karşılık, azalan kaynakların paylaşımı her
zaman savaş nedeni olarak karşımıza çıkıyor! Kaynakların daha “adil” paylaşımı;
belki “insan odaklı” politikalarla mümkün olabilir ama bu şimdilik ütopya gibi
gözüküyor!
Çünkü ; Dünyada yaşayan insanların yüzde 15’i, dünya
gelirinin yüzde 80’ ine sahip olduğu sürece, bütün “dünya barışı” gayretleri
boşa çıkacaktır!
Günümüzde artık hem dünyayı, hem de kaynak paylaşım
savaşlarını yöneten ve yönlendiren çok uluslu şirketlerdir! Soğuk savaş sonrası
oluşturulan yeni dünya düzeni veya “ küresel ekonomik sistem”, çok uluslu
şirketlerin eseridir. Bunların kar marjları çok yüksektir. Enerji kaynaklarının
çok yoğun olduğu ( petrol gibi) Ortadoğu bölgesindeki kanlı savaşların nedeni
de, bu petrol kaynaklarına el koymaktır. Bölge insanlarının ırk, din ve mezhep
savaşlarını yönlendirenler, masa başında kanlı haritalar çizerek, bu bölgelerin
kaynaklarına sahip oluyorlar. Akdeniz’ de bulunan petrol ve doğalgaz yatakları
da, bu güçlerin yeni hedefi haline geldi! Yakın zamanda su ve toprak
savaşlarının başlamasını öngörenler, bu konuda çok da yanılıyor olamazlar!
Çünkü gidişat, bu açgözlülükle, güçlünün zayıfı ezdiği “orman kanunu” nun
devreye gireceğini gösteriyor!
Mazlum ulusların durumuna düşmemek için yapılacak şey;
çağa ayak uyduracak bir eğitim ve öğretim politikası uygulayarak “ eğitilmiş
insan gücü” ne yatırım yapmaktır! Ulusları var edecek olan da bu güçtür.