Günlük yaşamın zorlayıcı koşulları, hızlı ve aceleci koşuşturmalar, uğradığımız haksızlıklar, başarma hırsı ve başımıza gelen kötü şeyler, ayrılıklar, kayıplar ve bizi sıkıntıya sokan ekonomik koşullar, ruh sağlığımızı tehdit ediyor! Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde gördüğümüz dehşet verici hikayeler ve işlenen suçlar, ruh sağlığımızın tehlikede olduğunu gösteren kanıtlar olarak karşımızda duruyor! Ruhsal hastalıklar, sanılanın aksine toplumun bütününü ilgilendiren bir sorun ve bilinenden daha sık görülüyor. Üstelik tedavi edilmediklerinde de sonuçları hem bireyi, hem de toplumu etkiliyor, büyük kayıplara yol açıyor!

 

İşte bu yüzden “Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu” nun girişimi ile 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim günü; “ Dünya Ruh Sağlığı Günü “ olarak kutlanıyor. Öncelikli amacı “ruh sağlığı” konusunda kamu bilinci oluşturmak, ve bu süreçte ruhsal bozukluklara karşı koruyucu çalışmaların ve tedavi hizmetlerinin tanıtılmasını ön plana çıkarmak oluyor.

 

Günümüzde ruhsal hastalıkların sıklığı ve yaygınlığı giderek artıyor, ürkütücü boyutlara ulaşıyor ve ne yazık ki, toplumun her kesimini etkiliyor! İstatistiklere göre çağımızda insanların yüzde 25’i yani ( dünyada her 4 kişiden biri) yaşamlarının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkileniyor. Tabii bu da hiç küçümsenemeyecek bir sayı olarak karşımızda duruyor!

 

Bence herkesin danışacağı bir psikiyatrisi ve bir psikoloğu olmalı. Bizim gibi toplumlarda dertlerimizi, sıkıntılarımızı, sorunlarımızı, genelde aile içinden birine ya da yakın arkadaşlara söyleme ve onlardan tavsiye alma gibi bir gelenek var. Oysa danıştığımız kişinin eğitimi, hayata bakışı, sorun çözme kapasitesi sınırlı olabilir, yanlış olabilir, sorunlarımızı daha da büyütecek sonuçlara götürebilir bizleri. Halbuki eğitimli ve profesyonel bir psikiyatr ya da psikolog ruhsal sorunlarımızı daha fazla derinleşmeden tedavi edebilir. Toplumun onlara gidenlere önyargılı bakış açısı yüzünden, pek çok insan iyileşme fırsatını kaçırıyor ne yazık ki!

 

Jim Rohn diyor ki: “ Herhangi bir sorunu çözmek istiyorsanız, şu üç soruyu kendinize sorun: 1_ Ne yapabilirim? 2_ Ne okuyabilirim? 3_ Kime sorabilirim?

Gördüğünüz gibi doğruyu bulmak o kadar da zor olmuyor. Yaşam ve sorunlar zaman zaman hepimizi geriyor. Bazen huzurlu olmak için boşvermek gerekiyor.

 

“ Hayat, tutunmak ve bırakmak arasındaki dengedir.” Diyor Keith Urban.

 

Devlet ve kurumlar insanların ruh sağlığına önem vermek ve onu korumak zorunda olmalı. Çünkü ruh sağlığı bozuk bir insanın herhangi bir mesleği yapması hem kendisi, hem de çevresindekiler için kötü sonuçlar doğurabilir. İnsanların rutin aralıklarla psikolojik kontrolden geçirilmesi, yorgunluk belirtileri gösterenlerin zorunlu tatil yapmasının sağlanması, toplumun akıl ve ruh sağlığının korunması için elzem oluyor. Ne demiş Columbanus: “ Bedenin kuvvetinden daha güçlü olan, aklın gücüdür.” Akıl ve ruh sağlığının yanısıra insanların mutlu olması için başka şeylerde gerekiyor: “ Gerçek mutluluk, geleceğe anksiyeteyle bel bağlamadan, bulunduğumuz anın keyfine varmak; kendimizi ne umutlar, ne de korkularla avutup, sadece sahip olduklarımızla tatmin olmaktır, bu yeterlidir.” Diyor Seneca. Ne kadar doğru değil mi?

 

“Dünya Ruh Sağlığı Günü”nüz kutlu olsun.