Her yıl ülkemizde ve dünyada kutlanan; " Dünya
Emekçi Kadınlar Günü" nün acıklı bir öyküsü var aslında.
"Amerika
Birleşik Devletleri'nin New York kentindeki Cotton Tekstil Fabrika' sında
çalışan ve yıllarca, daha iyi çalışma koşulları isteyen kadın işçiler, son çare
olarak 8 Mart 1908 günü greve giderler. Bunun diğer fabrikalara sıçramasını
istemeyen patronlar da, zalimce bir yola başvurarak, kadın işçileri fabrikalara
kilitlerler. Arkasından da yangın çıkar ve çıkan yangında, fabrika önüne
kurulan barikatlar yüzünden kaçamayan işçilerin büyük çoğunluğu ölür. (129)
kişi." İşte dünya kadınlar günü de böyle gündeme gelir.
O yüzden
kadınlar, dünyanın tümünde olduğu gibi ülkemizde de 8 Mart'ta eşitlik
isteklerini daha yüksek sesle dile getiriyorlar.
Ama
yetersiz, çünkü;
Birleşmiş
Milletler tarafından yapılan araştırmaya göre, çok ilginç, çok çarpıcı veriler
çıkıyor ortaya;
- "
Dünyadaki işlerin yüzde 66' sı, kadınlar tarafından görülüyor."
- "
Buna karşılık kadınlar, dünyadaki toplam gelirin ancak yüzde 10' una
sahipler."
- "
Dünyadaki mal varlığının ise yüzde 1' ine sahipler."
- "
Başka bir deyişle, dünyadaki işlerin yüzde 34'ü erkekler tarafından görülüyor,
ama erkekler, dünyadaki toplam gelirin yüzde 90' ına, mal varlığının ise yüzde
99' una sahipler."
Ülkemizde de
durum kadınlar açısından iyi değil. Kadınlar giderek iş hayatından, siyasetten,
sosyal yaşamdan çekiliyor. Erkeklerle eşit şartlarda yarışmaları neredeyse
imkansız gibi. Üstelik kadına yönelik erkek şiddeti giderek tırmanıyor. Aile
içi suçların yüzde 90'ını, kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor. Erkek
şiddeti sonucu olan kadın ölümleri ürkütücü bir biçimde artıyor. Sizce de artık
kadın hakları konusunda ciddi adımların atılması gerekmiyor mu?