“ Hayvanı korku, insanı anlam yönetir; hakkaniyet anlamını kaybederse, zamanla insanın yaşamında her şey anlamını kaybeder.” Demiş biri. Gerçekten de çevrenize şöyle bir bakın, depresif bir ruh hali, öfke ve sinirlilik sanki herkeste gözleniyor! Etrafımızda güler yüzlü, mutlu ve sakin bir insan görmek neredeyse imkansız hale geldi.

İşsizlik, hayat pahalılığı ve zamlar, adeta “ kış depresyonu” gibi çökmüş toplumun üstüne. Bilirsiniz, mevsim değişiklikleri, sadece bedenimizi değil, ruhumuzu da etkiliyor derler. Özellikle güneşi görmeye hasret kaldığımız kış mevsiminde yaşarız kış depresyonunu. Depresif ruh hali, sinirlilik, alınganlık, konsantrasyon güçlüğü, keyifsizlik, yoğunluk, uykuda artma, ya da azalma gibi belirtilerle kendini gösteren ve halk arasında “kış depresyonu” diye adlandırılan bu değişim, aslında mevsimsel duygu durum bozukluğu olarak tanımlanıyor. İşte tam da buna benzer belirtilerle gelen ekonomik sıkıntıların, toplum üzerindeki etkileri hepimizi geriyor!

Oysa toplumun mutluluğu ve ruh sağlığı için gereken şey; hakkaniyet içinde bölüşülen gelir dağılımı, hakça bir ekonomik düzen, iyi ve kaliteli bir eğitim, dünya standartlarında yaşam düzeni ve hukuk anlayışıdır. Yine liyakatle yönetilen bir ülke olmak, toplum için huzur ve mutluluğun olmazsa olmazıdır.

Yoksa hakkaniyet anlamını kaybederse, insanın yaşamındaki her şey anlamını kaybeder. İyi insan olmanın gerekleri olan, vefa, edep, haya, merhamet ve vicdan duygularını kaybeden insanlar, toplum için de tehdit oluşturur.

“Vefayı vefasızda, edebi hayasızda, merhameti vicdansızda arama” diyen Mevlana haksız mı? Sadece bu yüzden bile, hakkaniyetin anlamını kaybetmemek lazım.