Bugünlere nasıl geldik isterseniz geçmişe kısa bir tur atalım bu haziran ayının sıcak günün de; tam bundan dokuz sene önce 12 Eylül 2010 günü anayasa referandumu oylaması yapıldı.

Bu referandum değişikliğini ana değişikler kısaca şöyle idi:

Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılacak. 11 asıl 4 yedek üyeli Anayasa Mahkemesi, 17 asıl üyeden oluşacak. Anayasa Mahkemesi üyeleri 12 yıl için seçilecek.

Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru yapılabilecek.

Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliğinin iptali ile siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet yardımından yoksun bırakılmasına toplantıya katılan üyelerin üçte ikisinin oyuyla karar verebilecek.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yeniden yapılandırılacak.

HSYK'nın 7 olan asıl üye sayısı 22'ye, 5 olan yedek üye sayısı ise 12'ye çıkarılacak. HSYK 3 daire halinde çalışacak. Kurulum üye yapısı da değişecek.

Yüksek Askeri Şura'daki ihraç kararlarına yargı denetimi getirilecek.

Askeri yargının görev alanı yeniden belirlenecek.

12 Eylül darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen "geçici 15. madde" kaldırılacak.

'Kamu Denetçiliği Kurumu' (ombudsmanlık) oluşturulacak. Kurum, TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak ve idarenin işleyişi ile ilgili şikayetleri inceleyecek.

Bu değişiklerin dışında “Avrupa birliğine uyum paketi” olarak tüm çalışanlara toplu sözleşme ve grev hakkı verileceği söylenmişti, ”üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü” olacağı söylenmişti.

O zaman ki Adalet ve Kalkınma Partisinin billboardlar da kullandığı sözler: ”memura ve emekli memura toplu sözleşme için evet”,” tarafsız ve bağımsız yargı için evet”, ”karar senin üstünlerin hukuku mu, hukukun üstünlüğü mü?”

Yukarıda yapılan anayasa değişiklerinden Anayasa Mahkemesi ve HSYK değişikleri 12 Eylül 2010 sonra 2-3 defa değiştirildi. Memurlara toplu sözleşme hakkı tam verilmedi, grev hakkı hiç verilmedi. Yargının hallerini hepimiz biliyoruz.

 

Askeri vesayet kalkacak denildi. Hem yasal olarak kaldırdılar, hem de Ergenekon, Balyoz gibi davalarla kökleri geçmişten gelen Mustafa Kemal Atatürk tarafından Kurtuluş ordusu olarak yapılandırılan ordumuz itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.

Bu referandum sırasında demokrasimizin ileri demokrasi olacağı o tarihte Başbakan olan, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından mitinglerde söyleniyordu.

Gelinen nokta gösteriyor ki, ne demokrasimiz ileri gitti ne de hukukumuz bağımsız ve tarafsız oldu.

Otuz bir mart yerel seçimleri sonuçlarını içine sindiremeyen mevcut iktidar hukuki zorlamalarla İstanbul Büyükşehir seçimlerini tekrarlattırdı.

 

Geliniz İstanbul seçimini demokrasi şöleni içinde “her şey güzel olacak” şekilde, demokrasi trenini gerçek rayına oturtalım.

Tepkisiz Toplum Etkisiz Toplumdur.