“KAR”A “KIŞ”A DOYDUK [FOTO]
Yine kış, yine boran, yine ben Elmalı. İbrahim
Yıldırım’ın mihmandarlığında çıktığımız yolun bu durağında Elmalı’dayız.
İlk olarak belediyeye uğruyoruz. Başkanımız
Ümit Öztekin köylere gitmiş, malum seçim öncesi. Kültür İşleri Müdürü Durmuş
Altan karşıladı. Önce sıcak bir çay içtik ardından çıktık yola. Önce, bugüne
kadar bir türlü nasip olmayan Vahab-ı Ümmi Türbesi. O malum kaya var ama bu
karda zor. Çünkü olduğu yere araç çıkmıyor.
Durmuş kardeşim çok güzel bir çalışma yapmış.
Türbeye giden yol düzenlenmiş, istinat duvarına özel bölmeler yapılmış, içine
bölge ve bölgedekilerle ilgili bilgiler yazılmış. Her birini okuma, çekilen
emeği yakından incelemeye vakit yok. Araçla giderken görüyoruz sadece. Türbeye
dikkatli adımlarla çıkıyoruz. Bahçede bir türlü düşemeyen sarı yapraklar, kar
işe birlikte süslenmiş kış yeşili yapraklar filan.
Biz evliyalardan, ermişlerden bişey beklemeyiz,
sadece onun manevi huzurunda yaradana dua ederiz. Daha sonra Topdağ Dinlenme Tesisleri’ndeyiz.
“Şehri en güzel görebileceğiniz yere gidiyoruz” dedi Durmuş. Heyecanlıydı. Oysa
sis nedeniyle 30 metre ötesi ancak görülebiliyordu.
Şimdi oturup “Elmalı panoroması çekemedim”
diye ağlayacak halim yok. Deniz Akgün’ün “Nizam bir yaprağın ucunda yağmur
damlası çekmek için aylarca yağmuru bekleyebilir” dediği doğrudur ama bugün o
gün değil. Yakın plan fotoğraflarla durumu kurtarmaya çalışıyoruz.
Bu arada gelin Elmalı’ya bi göz atalım. Antalya ilçeleri arasında Elmalı özel
bir yara sahiptir. Çünkü yaşadığı tarihi süreç, bu şehre bu ayrıcalığı helal
eder.
Elmalı, antik çağda Likya olarak tanımlanan bölge içindedir. Bölge M.S. 395
yıllarına kadar Romalılar M.S. 1080 yıllarına kadar da Bizans hakimiyetinde
kalmıştır. Bölgeye Türklerin yerleşmesi 11. yüzyılda başlamıştır. 12. yy. da
Antalya ile Aydın arasında 200 bin Yörük çadırının olduğu belirtilmektedir.
İlçenin mahalleleri birçoğu oğuz boylarının isimlerini taşımaktadır. Yuva,
Salur, Bayındır, Eymir, Avşar, Bayat gibi...
Elmalı ve çevresi Teke Beyliği ile yönetilmiş Osmanlı Devletinin ilk
zamanlarında Teke Liva’sının merkezi idi. Daha sonraları da Teke Beyliğinin
uzun bir süre yazlık ikametgahı olmuştur.
Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı topraklarına katılan Elmalı (1392),
Anadolu eyaletine bağlı Teke Livasının merkezi olmuş ve teke Paşaları sürekli
burada yaşamışlardır.
Kabalı, Emelas ve Elmalı gibi isimlerle tanınmıştır. Ancak bu isimlerin
nereden geldiği konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Osmanlı döneminde
Liva merkezinin Antalya ya nakledilmesi ile Elmalı kaza olarak kalmış günümüze
kadar da hayatiyetini sürdürmüştür.
İlçenin Osmanlı dönemindeki kültür ve yaşayışını ise 1659 yıllarında Elmalı’yı ziyaret
eden meşhur seyyahımız Evliya Çelebi den nakledelim.
“Bu sahranın doğusundan çıkıp geçit vermez. Sesinden insanı dehşet alır. Bir
mağara kapısından çıkıp Elmalı şehri altından akar Konya Gölü ne karışır. Bu
göl bazı sene taşıp Elmalı sahrasında bütün mahsulleri mahveder.
Bu suyun çıktığı yerde Ömer Paşa bir saat uzunluğunda duvar yaptırmıştır.
Birçok köprüler vardır. Bazen bu Seddi dahi aşar. Köprüden geçip bir çeyrek
saatte Elmalı şehrinin bağ ve bahçeleri içinden geçtik.”
Son durak Elmalılı Hamdi Yazır Müzesi.. Ben de
bi heyecan, bi heyecan…