Düşünenler, olayların nedenlerini, düşündürülenler ise, sonuçlarını tartışırlar. Oysa olayların oluşunu, nedenlerini tartışmadan sonuçlarını tartışmak, bir şeyleri gizlemek isteyenlerin amacıdır, istediğidir. "Cambaza bak" dır.

--Çünkü bir şeyler gizlensin, bir şeyler görünmesin isterler.

--Ben, en azından ülkemizde, yolsuzluk yoktur diyorum. Hem de Menderes'in "her mahallede bir zengin yaratacağım" demesiyle başlayan, Demirel'in hayali Mobilya, yeğen/yiyen davaları ile süren, Özal'ın yeni yetme Avrupa/Amerika görmüş adamları ve işin çığırından çıktığı ve işin nirvanasına/şahikasına//zirvesini de deli dumrul öykülerini bile aratan "geçenden, geçiş parası", geçmeyenden de; Osmangazi Köprüsü’nden günlük 135 bin, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve otoyolundan da günlük 68 bin 500 geçiş garantisi parasını ödeyerek yaşadığımız bir ülkede, yolsuzluk yoktur diyorum.  Kim demiş ki bunlar yolsuzluk, usulsüzlük, talan, falan diye. Vallahi de yalan, billahi de yalan. Tek tek ağaçlara bakarak, bir karar veremeyiz. Ormana bakmamız gerek. Orman ne? Ülke gerçeği. Bütün dünyada, yönetimler bir sistem tercihi ile yönetilirler. Kapitalist, sosyalist, Az liberal, az devletçi, sosyal adaletçi falan.

Elbette ki, yönetim şekilleri öyle fotokopi kağıdı gibi çoğaltılarak üzerinde analiz yapılmaz ve düşünce ve görüş bildirilmez. Bir gerçeği bilelim. Dünya, 1700'lerden sonra yavaş yavaş Feodal sistemden (feodalizm), sermaye(kapitalist) sisteme geçmeye başlamıştır.

--Her ne kadar, 1789'da Fransız ihtilali yapılmışsa da, kişisel hak ve özgürlükler yine de hakim sistemin izin verdiği ölçülerde olmuştur. 1917'lere gelindiğinde ise, ilk olarak Rusya'da Çarlık Rejimi yıkarak yerine, Proleterya/işçi/emekçi Devrimi yaşanmıştır. Bu devrimin etkisi ile 2'ci Dünya/Paylaşım Savaşı sonrası Kapitalist yönetim sistemleri özgürlükçü ve sosyal devlete önem veren bir yönetim anlayışı sergilemeye başlamışlardır.

--Gel gör ki, 1980'li yıllara gelindiğinde, iki cepheli Doğu-batı/ Kapitalist-sosyalist bloklar, doğunun/sosyalist blokun aleyhine gelişmiş ve bizimki gibi birçok ülkelerin işçi ve emekçileri "yaşasın Rusya/Doğu Bloku" çöktü diye neredeyse davul zurna çalmışlardır.

--20. yy'ın son günleri Kapitalist sistem, dünyanın el sürülmemiş bölge ve yerlerinin bağırsaklarını karıştırmak, hammadde ve enerji kaynaklarını daha çok sömürmek için dünyaya daha çok açılma gereksinimi duymuş ve golabalizm, küreselleşme, Liberalizm adı altında yeni söylemler ile bütün ülkelerin kan ve can damarlarına kadar girmişlerdir.

--En azında ülkemizde, anti-emperyalist bir savaş sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyetinde, Cumhuriyetin kazanımı olan yeni nesil, devlet ve özel sektör işbirliği ile karma bir ekonomik sistem kurmuşlar ve yönetim sistemi oluşturmuşlardır.

--Bu sayede, maden, tarım, tekstil gibi bir alanda sanayi işletmeleri ve fabrikalar açılmış ve ekonomi ve sosyal yaşam rahatlatılmıştır. Gel gör ki, Uluslararası Kapitalist sistemin iştahı iyice kabarmış ve 2.000'li yıllarda ülke yönetimi de dahil her şeyin değişmesine karar verilmiş, bunu da bugün herkesin şafağının atmaya başladığı için görmeye başladığı bir sistem değişikliğinin farkına varılmaya başlanmıştır.

--"Devletin malı deniz, yemeyen domuz" ile başlayan yağma ve talan, artık iyece sistemleştirilmiş ve özelleştirilme, güzelleştirilme derken, devletin-halkın bütün işletmeleri-fabrikaları adrese teslim devir edilemeye, elden çıkarılmaya başlanmıştır. Peki bunu yapan, bu olanlara izin veren nedir? Elbette ki hakim yönetim sistemi. Yani KAPİTALİZM(sermaye yönetimi)

Şimdi neden "ülkemde yoksuzluk yoktur" dememin sebebini anladınız mı? Çünkü sistemin kendisi yolsuzdur, yolsuzluktur. Kapitalist sistemin kendisi zaten yolsuzluk, talan sistemidir.

Bir zamanların "gavur icadı" denilen TV'lerinde konuşan sakallı-sarıklı-cübbeli adamcıklar neden Cumhuriyete ve Atatürk'e ya saldırılar ya da görmezlikten gelirler bilir misiniz.

Atatürk, bu Cumhuriyeti, "yedi düvel" denilen bu emperyalist devletler ile savaşarak ve savaşı kazanarak, onlara rağmen kurmuştur da ondan. Maşalar da maşalık görevlerini yaparlar.

--Yok o belediyede şu alındı, yok bu belediyede şu çalındı, geçin efendim bunları ya.. SİSTEMİN KENDİSİ HIRSIZ. ARSIZ ve SOYSUZ; Siz neyi tartışıyorsunuz Allah aşkına. Yok meyve soyu faturasına, bilmem ne alınırmış. Geçin bunları ya. Koskoca Kaş'tan Gazipaşa'ya kadar Antalya sahilleri nasıl talan edildi, bırakın Antalya nasıl talan edildi, ediliyor siz ona baksanıza; Cambaza bakacağınıza. Kapitalist sistemde, ne yerel ne de genel yönetimlerde yolsuzluk ve usulsüzlük yoktur. Çünkü SİSTEMİN KENDİSİ YOLSUZ ve USUSLSÜZDÜR. Bilmem anlatabildim mi?