İnsanın bazılarının erdiği, olduğu ve kendi gözü dışında bir göz ile bakan insanların olduğunu duymuşsunuzdur. Hani, bir arkadaşınızı telefon ile ararsınız da, ondan gelen ilk söz, "bu kadar olur, ben de tam seni arayacaktım" olur ya.

--Bazı insanların doğuştan gelen, eğitilerek elde ettikleri güç ve becerileri olduğu kesin. Ama bu neye, ne kadar yarıyor bilemem.

--Ankara'da, sokaklarda dolaşıyorum, kulislerde konuşulanları dinliyorum ve olacaklara bakıyorum; hani bazı falcı ya da medyumlar, "ben buna bakamam, yorum yapamam" derler ve her şeyi oracıkta bitirirlermiş ya. Ben de sosyal ve siyasi olaylar konusunda öyleyim. Bu konuda artık fincanı kapatıyorum.

--O yüzden de, nasıl olsa suya yazacağım siyasi yazılar, üç beş arkadaşım ve duyarlı bir iki okur dışında bir işe yaramayacak. O halde ben de, bunu yazayım dedim.

--EVLİLİK ŞİRKETİ!..

--Nice sağlıklı ve uzun günleri olsun dediğim Orta Okul Türkçe/Edebiyat Öğretmenim, bu günün Avukatı, Av.Mahmut Akıncı hocam okutmuştu bizlere Bekir Yıldız'ın "Evlilik Şirketi" kısa romanı ya da öykü kitabını.

--O günlerden aklıma kazınmıştı yaşanan olaylar.

--Evli bir çift(karı-koca), evliliklerinin 9'uncu yılını kutlarlar. Yemekten sonra, her ikisi de evliliklerini sorgularlar, ama bir türlü dile getiremedikleri şeyleri vardır. Erkek, bu güne kadar yaşadığı çocukluk aşklarını, bekarlık günlerinin genel ev maceralarını anlatmaya başlar. Konunun nereler kadar gideceğini anlayan kadın, konuşmanın daha başında;

- "Susalım, keşke hiç başlamasaydık" noktasına gelir ama artık ok yaydan çıkmış, iş çoktan işten geçmiştir.

--Bir ara ışıkları açıp, pikaba bir 45'lik plak koyup dans etseler de, O güne kadar her yolundaymış gibi giden evlilikleri çatırdamıştır; artık, hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.

--Eşler: "Değil başkasıyla, kendimizle bile ikiyüzlü konuştuk çoğu kez." deseler de, Evet, olan olmuştu, yapacak da bir şey yoktu.

--Yazar, evlikleri bir gardıroba benzetir. "-Güzel bir gardırop gibi, arkası uydurma bir tahta parçasıyla kapatılmıştır. Gardırobu satarken sırtını döndürmezler"

--Evet, artık gelinen noktada karşılıklı kuşku ve kaygılar had safhaya ulaşmış ve bu yüzleşmeden hiç hoşnut kalmamışlardı.

--"Yaşamaya zorunluyuz dedi adam. En azından dürüst olabilme umuduna sahibiz şimdi; hiç olmazsa birbirimize karşı. Var mısın?"

--Yüzleşeceğiz derken, ters yüz olan evlilikleri için adam, "Sevginin hurdası olmaz, hurdalaşan biziz! ”. dese de, ......

--Bu günlerin "Evlilik Şirketi"ni yazan var mıdır bilmiyorum ama, sanıyorum bu günün gençliği bu öyküleri okuyunca ne düşünüyorlardır; çok gülüyorum!..

--Artık evli çiftler arasında bile cinsel içerikli gruplar içinde paylaşımların olduğu, kızların "erkek attığı" günlerde, bu öyküler ne komik. Ama zaman denilen şey böyle ve zamanın ruhu denilen şey de. Her şey gibi evlikler de böyle değişiyor.

--Cinselliğin görmezlikten gelinemeyeceği bir gerçektir ama sanıyorum artık evliliklerin gerçekten bir profesyonel şirket gibi yönetilmesi gerekmektedir günümüzde.

--Bir yandan, bir erkeğe yan baktığı için karısını öldüren kocalar, diğer yandan iki çocuğu kocasına bırakıp sevgilisine kaçan kadınlar. Özellikle feodal yapılar içinde ki ailelerde ki erkek egemen evlilikler.

--İş bulamadığı için, evde çocuk bakan erkekler, akşam çocuğunu emziren ve çalışıp eve para getiren kadınların dünyasında yaşadığımız bu günlerde;

--Bekir Yıldız'ın EVLİLİK ŞİRKETİ kısa romanı, amma da nostaljik geldi de. Çok güldüm.