Bazı kavramlar vardır ki, bulundukları ortam içinde anlamlıdır, ya da bulundukları ortam içinde anlam kazanırlar. Öyle sanıyorum ki, bu "yoz" sözcüğünü bir çoğunuz ilk defa, bir çoğunuz da uzun aradan sonra yeniden duydunuz. Dilerim ben yanılıyorumdur.

--O halde, nedir bu "YOZ" sözcüğü.

--Günlük yaşamda, "yoz koyun, yoz adam, yoz tohum, yoz hareket, .... " gibi duyduğumuz bu sözcük, olması gereken özellikleri yitirmiş şeylere verilen isim ya da sıfattır.

--Örneğin "yoz koyun", doğurganlığını, süt verimini yitirmiş hayvanlar için:

--"Yoz adam" deyimi de, toplum içinde olunması gereken özellikleri kaybetmiş, sorun olmaya başlamış kişiler için kullanılır.

--Peki demokrasinin yoz'u da nasıl olur ki?

--Aslından yazılı kaynaklara bakılır ise Demokrasi ilk Atina Şehir Devletlerinde M.Ö 4 yüzyılda görülür.

--O da, sanılanın aksine, 250-300 binlik, örneğin Atina gibi şehir devletlerinde, ancak seçme ve seçilme haklarına sahip 25-30 bin kişilerin sahip oldukları bir hak ve ödevdir.

--Peki, Demokrasi denilen bu yönetim biçiminde 250-300 bin kişinin yaşadığı şehir devletlerinde, kim bu 25-30 bin kişi?

--Bu bir örnek olmakla birlikte, Demokrasi için oy kullanmak için önce ERKEK olmak gerekti. Sonra, ekonomik ve sosyal durumu iyi olacaktı. Asker, tüccar, zengin ve soylu ailelerin üyelerinden, ya da bir konuda başarılı olup toplum kesimlerinden kabul görmek gerekiyordu.

--Kadınların ve bu kesimlerin dışındakilerin oy kullanma, seçme ve seçilme hakları yoktu.

--Seçimler, ya toplanılan arena/stadyum/toplanma alanı gibi yerlerde ya da daha küçük ise kapalı yerlerde yapılıyordu.

--Bu seçimde, şehrin aristokrat-ileri gelenlerince genellikle on yıllığına, sahneye çıkartılan adayın aldığı alkış ve sevgi çığlıkları ile ölçülerek yapılıyor, seçiliyordu.

--Peki, yöneticinin görevlerini hakkı ile yapmaması, adil davranmaması durumda ise, demokrasinin yozlaşmaması için hemen bir oylama yapılıyor ve kişi, katılanların çoğu tarafından protesto ediliyor ya da protesto edilecek kişinin adının yazıldığı, evlerin kapılarına bırakılan topraktan şarap kapları, çakıl taşlarının bir meydanda-yerde toplanması ile yapılıyor ve sonuç başarılı oluyor ise, kişi şehir dışına sürgüne gönderiliyordu

--Bu gün bildiğimizi sandığımız demokrasi ise, Orta çağda demokrasinin gelişme süreci içindeki en büyük olay İngiltere'de kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan Magna Carta Libertatum'un (Büyük sözleşme) ilan edilmesi ile 1265 yılında başlıyor. Yine de bu seçimlere, kısıtlamalar sebebiyle, halkın çok az bir bölümü katılabiliyordu.

--DOMOKRASİ, Ancak 18. ve 19. yüzyıllarda, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi gibi olaylar sebebi ile yükselen bir değer haline geliyor.

--Amerikan İç Savaşı'nın ardından 1860'larda yapılan değişikliklerle, kölelere özgürlük ve oy verme hakkı tanınması, gerçek demokrasiye geçişin başlangıcı kabul ediliyor.

--Bunu ise, 1789 Fransız Devrimi sonuda anayasanın hazırlanarak, iktidarın halkın seçeceği bir parlamentoda, kral ile seçilen Ulusal Konvansiyon hükümeti arasından yetişkin ve belli miktarda vergi veren erkeklerin/seçilmişlerin arasında paylaştırılarak yapılıyor, yönetim paylaşılıyordu.

--Derken 20 yy geliyoruz ki, bu sefer de Kapitalizmin gelişmesi ile demokrasi, başka bir kılıfa giriyor. Belli bir yaş sınırını aşan yurttaşların oy kullandığı ama, hakim sınıf ve güçlerin seçilmesini istediklerinin seçildiği bir konuma giriyor demokrasi.

--Halk Demokrasisi, Koruyucu, kalkınmacı, Liberal demokrasi gibi demokrasiler bu kez de, Cumhuriyet, Laiklik, Güçler ayrılığı ilkesi gibi kavramları ve;

--Parlamento, Siyasi Partiler, Anayasa, Sivil Toplum, Asker-polis Kolluk kuvvetleri ile şekillenerek;

--İnsan hakları, Kadın hakları, azınlıklar gibi öncelikler gündeme geliyor.

--Zaman ile Demokrasi özü ve uygulamalarının çeliştiği bir döneme giriyor. Sermaye, asker-polis silahlı gücü elinde bulunduranlara, medya gücü de devreye girince, ortaya çok farklı bir durum çıkıyor. Hele Üniversite ve eğitim sisteminin bozulması, sistemin iyice yozlaşmasına, özünden uzaklaşmasına sebep oluyor..

--Burada sorun geliyor ve demokrasi kimin işine yarıyor ya da demokrasi kimin için gerekli sorularının sorulmasına dayanıyor.

--Gücü elinde bulunduranlar, her türlü ittifakın içinde olduklarına göre, burada yoksul, cahil halkın kendi çıkarlarını koruması için demokrasiye daha çok ihtiyacı olmaz mı?

--Haydi demokrasiyi, ister sermaye ister başka çıkarları için kullananlara bir sözüm olmaz;

--Ama yoksul emekçi halkın çıkarlarını korumak için siyaset yapıyormuş gibi davranıp, işbirlikçiliklerine kim dur diyecek.

--Aydınlar, örgütlü emekçi örgütleri mi?

--Hadi canım sende,

--Her halk, hak ettiği gibi yönetilir.

-Bazıları hakları, savaşarak ve kazanarak, bazıları da hakim sınıflar ve sermayeye ile işbirlikçilik yaparak.

--Hiç bir şeyden haberi olmayanlara sözüm yok da, bari BİZLERİ SALAK YERİNE KOYMAYIN!..

--Siz ne dersiniz?