İnsan olmak ile Yurttaş olmanın arasında ki en önemli fark, insan olmak için bir sorumluluk üstlenmenize gerek yok, kendiniz olun yeter. Yurttaş olmaya gelince,  durum bambaşka olur. O zaman da İnsan'a, sorumluluklar düşmeye başlar.

--Hatta Jean Paul Sartre, Varoluşçuluk Düşüncesi'nı savunurken, Özgür olan insanın/bireyin sorumluluktan kaçamayacağını, çünkü insan olmanın da bir sorumluluğu olduğunu savunur.

--O yüzden olay Yurt, Memleket, gibi Yurtseverlik konusuna gelince, hani ortalıkta boş boş dolanan bir tavır ve söz vardır. "Sorumluktan kaçmanın en iyi yolu, Benim sorumluluklarım var demektir." diye.

--İnsan, geleceği için umutlu olak ister, çabalar. Her ne kadar çok düşüncesine katılmasam da, 1957 yılında PTT Bursu ile İngiltere'ye Yüksek Öğrenime giden ve erken sayılabilecek bir  yaşta aramızdan ayrılan Yusuf Bozkurt Özal'ın, bir toplantıda kendisine yöneltilen bir soruya verdiği yanıtı paylaşmak isterim.

--"Annem bana 'doğru ol, dürüst ol ve olmayanlar ile de mücadele et' demişti ama, tek başıma da değil." diye.

--İşte, olayın ve sorunun da düğümlendiği yer burası. TEK BAŞINA.

--Evet son elli yılda yurdum insanını tekil olmaya yönelttik. "Her Mahallede Bir Zengin Yaratma" düşünü iktidar ettik. Onlar çıktı kerevete, bize de kalktıklarında yerlerini süpürmek kalmıştı.

--Uluslararı Sermayenin İktidarını 12 Eylül 1980'de, "Bizim Çocuklar başardı" dedikleri darbenin reisi Kenan Evren, bize "siyasileri sevmememizi" öğütlemişti. Biz de siyasileri elbirliği ile  "tukaka "etmiştik

--Sonra, sanki dünyada, siyasal yönetim sistemlerini, ideolojiler dışında başka bir tanımlamanın yolu varmış gibi, neymiş efendim "....izm"ler çok kötü imiş, yok ...muş, çökmüş, bitmiş.

--Koca bir yalan, hatta kuyruklusu. Doğrudur, bazı "izm"lerin dönemi bitmiştir. Ama "..izm"ler asla bitmez. Çünkü bunun ideolojisi de  "izm" ile tanımlanır.

--Feodalizm'in günümüzde var olduğunu kim söyleyebilir?  Hiç.

--Feodal sistem, feodal ilişkiler, her zaman vardır ve olacaktır da. Ama Feodalizm ise asla olmayacaktır. Çünkü dünya ekonomik düzeni, sistemi buna asla olanak vermez ki.

--İşin entersan tafı, halka bu teraneyi anlatanlar, "Kapitalizm"in nimetlerini, "liberalizm"in başarılarını, "globalizm"inde hamaratlığını dillerinden düşürmezler.,

--Çünkü bunların hepsi, sermayenin, hakim sınıfların kendi ideolojileridir. İş işçi, emekçinin ideolojis Sosyalizm'e gelince  "cıss".

--Eee herkes sermayedar, patron, ağa, büyük işletme sahibi olmadığına göre, geri kalanı nedir?

--Evet emekçi. Emekçi ise, ister Mavi Yakalı, ister Beyaz Yakalı olsun, sistemin bir yerinde kendine yer bulacaktır.

--Ben CUMHURİYET'e geleyim.

Cumhuriyet Yönetimleri, 1789 Fransız Devrimi ile Monarşilerin(tek adam yönetimi) yıkılması ile başlıyor. Osmanlı Devleti'nde de ilk  Cumhuriyet fikri 1870'li yıllarda Genç Osmanlılar ve Midhat Paşa gibi batı eğitimi almış aydınlarca  tartışılmış ise de Hilafet ve Padişahlık bu sürece izin vermemiştir.

--Cumhuriyet, Halkın Oyları ile, hükûmet ya da devlet başkanını seçtiği yanetim biçimi ve adıdır.

--Cumhuriyet her ne kadar Monarşi ve Oligarşinin(ayrıcalıklı bir grubun yönetimi) karşıtıdır, denilse de, Cumhuriyet, günümüzde DEMOKRASİ ile bir anlam kazanmaktadır.

--Demokrasi ise, bir ülkelerinde yurttaşlarının eşit sayılıp, kendi siyasi yönetimlerini seçip, seçimler ile hükümetleri denetledikleri yönetimin adıdır.

--Günümüz Devlet yönetimlerinin olmazsa olmazı, Cumhuriyet ve Demokrasidir.  Bu ise, toplumsal yurttaşlık bilinci ile oluyor.

--Özellikle bizim gibi Orta Doğu ve az gelişmiş ülke aydınlarının hep bir özlemleri vardır. BATI DEMOKRASİSİ.

--Oysa Demokrasi, her ne kadar halkın kendini yönetmesi ise de, asker, sivil hakim sınıflar, (ki buna Oligarşi deniliyor) asla yönetim erkini, denetlemedikleri süreçlere vermek istemezler.

--Dönem gelir Askerler ile, dönem gelir Kilise ve Cami ile ittifakını sürdürür. Elde edilenler ise,  güç dengesine bağlı olarak paylaşılır.

--Atatürk 1905'de öğrenci iken bile kafasında, hilafetin kaldırılması ve Cumhuriyet yönetimi vardı.

--O yüzdendir ki, "Bilhassa Cumhuriyet, Kimsesizlerin kimsesidir". demiştir. Cumhuriyet ve Demokrasi, bilinçli halkın bir seçimi olabilirdi. Maalse Orta Doğu, bütün şeytanların, melek gibi dolaştıkları bir bölgedir. Ülkemizde durum bundan farklı değildir.

--Gerekçesi ve bir takım sonuçları haklı olarak tartışılsa da, 27 Mayıs İhtilal Anayasası, bu ülke halkının gördüğü en Demokratik Anayasadır. O yüzden, 12 Mart 1971, 12 Eylük 1980 Askeri Darbelerinin gerekçeleri ne olur ise olsun,asıl gerekçe tüm dünyada  ki sosyal devletlerin tasfiyesi, bizde de ek olarak Kemalist saydıkları Laik Cumhuriyetin ve Cumhuriyet  Kurumları ile Burjuvasinin tasfiyesidir.

--Maalesef 2000'lerden sonra, demokrasi görünümü altında Cumhuriyet Kurumları ve Çağdaş Demokrasinin tasfiyesi hızla sürmektedir.

--O yüzden 29 EKİM 1923'de ilan edilen CUMHURİYET'in temellerini olan Devleti ve  Anayasa,  23 NİSAN 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin(TBMM) muhteşem eseridir.

--Bu yıl da, Cumhuriyetin temellerini atan, Ülkeyi Düşman İşgalinden kurtuluş savaşı vererek kurtaran, II.Dünya Savaşının bitmesi ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi, Demokrasiye geçişin alt yapısını hazırlayan TBMM'nin açışının 100'üncü yıldır.

--BAĞIMSIZLIĞIMIZIN   ve DEMOKRASİMİZİN temeli olan, her ne kadar "halkımızın teveccühleri" ile geçilen, ama bu gün bin pişman olunan Başkanlık Sistemine rağmen, Atatürk'ün Gazi Meclisi TBMM'nin 100'üncü yıl dönümünün kutlanması için az bir vakit kalmıştır.

--Halkımızın engin ön görüsü, Cumhuriyet ve Demokrasi aşkı ile son haftasına girilmeden, evlerimizin pencerelerine, balkonlarımıza, Atatürk ve Türk Bayrakları ile süslemek, Atatürk'ümüze, Cumhuriyet'imize ve Demokrasi'mize bir borçtur diye düşünürüm.

--14 Mart 1913)Mehmet Akif Ersoy 14 Mart 1913'de, Düşman İşgali altında ki Osmanlı Devleti topraklarında, olanlara üzülerek,  yazdığı "YE'S ŞİİRİ"nde. 

--"Sâhipsiz olan memleketin/Vatanın batması haktır;

Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır." diyecektir.

--O, bu dizeleri yüz yıl öncesinde demiş, bir kere daha istiklal Marşı yazmamak için, bizler de bu gün aynısını demek zorundayız!..