AİT OLMAK DUYGUSU(AİDİYET)!..

 

İnsan, toplumsal bir varlık sayıldığına, toplumda birçok kişiden oluştuğuna göre, insanda ki, aidiyet/ait olma duygusu, insanın evrimleşmesi, gelişmesi ile doğru orantılıdır.

--İnsana benzer yaratık, atamız sayılan Homo Erectus'un Afrika’dan(bu günkü Somali) çıkıp Anadolu üzerinden Avrupa’ya geçişinin üzerinden 1.3 ile 1.8 milyon yıl geçti. Bu günkü İnsana benzeyen ama beyni biraz küçük olan Homo sapiens'den bu yana ise 60 bin yıl geçti. Bazı aklı evvellerin kıt akılları ile laga luga yapmamaları için de kendi yayın organlarından aldığım bilgi: (Yeni akit gazetesi-25 Eylül 2016) "Jeologların edindiği kapsamlı ve geniş bilimsel kanıtlara dayanarak, Dünya’nın yaşının yaklaşık 4,54 milyar yıl (4,54×109 yıl). Evrenin ise, 13.5-14 milyar yıl." olduğuna göre.

--İnsanlık tarihinin başlangıcı olarak da, mağara duvarına yazılan ilk yazı/çizi kabul edilir ki, bunun da üzerinden 5 bin yıldan fazla zaman geçmiştir. Neden bu bilgileri paylaşmak gereği duydum?

--Çünkü, günümüzün insanı öğrenme yerine doğmalara kaymayı, doğmalara inanmayı daha kolay bir yol sayıp, gerçekçilikten uzaklaşmaya başladı.  Ha, bu durum herkes için mi geçerli? Asla.

Bu şuna benzer, "Türkiye’de eğitim sistemi bozuk mu?" Bu soruya bir kenar mahalle okulundan söz ediyorsanız, rezalet. Boşa harcanan binlerce, milyonlarca insan yaşamı, derim.

Eee, peki benim bildiğim Anakara-Bilkent Lisesi başta olmak üzere birçok lise ve kolejde, "Uluslararası Bakalorya (IB) " programı diye bir eğitim programı var ve bu çerçevede okuyan öğrenciler, olanakları ölçüsünde dünyanın 125 Ülkesinde eğitimlerini sürdürebiliyorlar. Yani Dünya vatandaşı olarak Üniversite okuyabiliyorlar. Bu iki eğitim sürecini birlikte ele alıp, eğitim sisteminin bozukluğundan söz edebilir miyiz? Elbette ki HAYIR!.. Doğru soru, eğitim sisteminde bir sorun varda, SİZ HANGİ TARAFTASINIZ? Okuma-yazmanın bile öğretilmediği okullarda okuyanların arasında mısınız, yoksa IB Programı ile dünyanın 125 ülkesinde babasının parası ile okuyabilme olanağı olanların arasında mısınız? İşte siyasette böyle. Siz, bir şekilde sağladığınız ilişkiler ve şansınız ile iktidar ve nimetlerine (burada ki iktidar genel bir tanım. Örnek, muhalefetin, belediye başkanının tarafında mısınız, yoksa, avcunu yalayanlarının tarafında mısınız?) ne kadar yakın ve uzaksınız? Bu saflaşma, bir aidiyet duygusu ile oluşur.  Siyasi birliktelik, inanç birlikteliği, hemşericilik, çıkar birlikteliği gibi onlarca daha alt grup sayabiliriz. Bu tür örnekler ile aidiyet duygusunu açıklamam istememin sebebi, aidiyet duyusu insanların artık genlerine işlemiştir.  Yeni doğan bir çocuk bile, içgüdüsel olarak kendini besleyecek, güvende olacak bir kucağı ana sayar. O, Anaya ait olmak ister. Toplumlarda ise bu çok çetrefillidir. Ama asıl olması gereken aidiyet duygusu ile kişisellikten öte, toplumsallıktan geçer. Kişisel aidiyetler, toplum içinde parçalanmayı tetikler iken; toplumsal olarak aidiyetler ise, daha geniş insan gruplarını bir arada tutacağından, birliktelik ile toplumsal huzuru da sağlar. Herkes, olayların sıcağı ile olanakların farkında değil de, ailenin bir terbiyesi, kuralı, ananesi, geleneği-göreneği vardır. Ve bu herkesi memnun etmese de, bir şekilde işler. Herkes, uyar. Türkiye toplumu, seçimler-iktidar mücadelesi falan filan diyerek ciddi bir ayrışmanın içine tehlikeli bir şekilde girmiştir. Bir toplumu bir arda tutan ortak değer gittikçe yozlaşmakta, ortadan kalmaktadır. Başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere kimse kusura bakmasın ama herkes kendi ikbali/geleceği için toplumun geleceğini tehlikeye atmakta ve toplumu bir arada tutacak değerlerden hızla uzaklaştırmaktadırlar. Tamam Başkanlık sistemi Sayın Erdoğan ve Ak Partiye iktidar olanaklarını ve nimetlerini sınırsız sunmakta ama toplumun çoğunluğunu hatta, bir çok Ak Partili de dahil, nimetlerden yararlanmayanları ötekileştirmektedir.

--Toplumun aidiyet duyguları gittikçe sarılmakta, inanç da dahil bir çok değer yok edilmektedir. Peygamber edası ile, küçücük zavallı adamlar, inançlı masum insanlarını ömürlerini harcadıkları CENNETE GİTME HAYALLERİ, iki hırsız ve uğursuzu seçme adına bir parti ve kişilere oy verenler, ruz-i mahşerde (kıyamet gününde) cennete giriş belgesi alacaklardır denilerek, ....... Yazık ve günah ya. Ayıp ya azıcık inancınız varsa.

--Sayın Cumhurbaşkanı ve Partisi AK Parti, ciddi bir seçim süreci yaşamaktadır. Önceden, AKP’ye oy veren kişileri göremezken, şimdi "muhalif Ak Partililer" ortalıkta dolaşır oldu.

--Biz yanılmışsak, ya da seçim işlemleri yanılırsa Ak Parti bir seçim zaferi kazanabilir, ama bu zafer bir ;

--PİRUS ZAFERİ olur. Biline.

--Toplumun, kişilerin gelecek umutları yok edilmiş ve aidiyet duyguları zedelenmiştir.