Son günlerde özellikle küçüklere
yönelik tecavüzlerin verdiği öfke ile halkın bir kısmının idam cezasının geri
getirilmesini istediğini görmekteyiz.
İdam cezası yüzlerce yıl uygulanmış ve binlerce yıllık ceza hukuku
uygulamasından sonra hiçbir caydırıcılığının olmadığı anlaşılarak terk
edilmiştir. İdam cezasının terk edilmesinin bir diğer nedeni de idamın
infazıyla cezanın sona ermiş olmasıdır. Belki mahkûm idam korkusuyla bir süre
acı çekecektir ama infaz bittiğinde ceza da bitmiş olacaktır. Bu bakımdan
cezanın infazı, cezanın bittiği anlamına gelmektedir. Bundan sonra artık
yapılan bir yanlışlığın, bir yargılama hatasının düzeltilmesi olanaksızdır.
Yeni bir kanıtın çıkmasının, artık sadece itibari bir değeri vardır. Giden geri
gelmeyecektir. Bunları neden yazıyorum? “Mezarda iade-i itibar” haberini
okuduğum için…
“ CNN TÜRK’ün bildirdiğine göre; “ Kıbrıs gazisi emekli Albay İsmail Gül, 14 Temmuz
2017'de yayınlanan 692 sayılı KHK'da isminin geçtiğini bir yakınından gelen
telefonla öğrendi. Rütbeleri ve tüm hakları elinden alınmış, er statüsüne indirilmişti.
Nedenini öğrenemedi. Bundan beş ay sonra 11 Aralık 2017'de er olarak vefat etti.
Er rütbeli emekli bir asker olarak Gölcük'te toprağa verildi.
Hürriyet'ten Eyüp Serbest'in haberine göre;
daha sonra İsmail Gül'ün diş hekimi oğlu Ahmet Gül'ün telefonunda ByLock
yazılımı olduğu belirlendi. Ancak kısa süre sonra Ahmet Gül'ün FETÖ'nün
soruşturmaları sulandırmak için kullandığı 'Mor Beyin' kumpası mağduru olduğu
anlaşıldı. Son OHAL KHK'sında İsmail Gül'ün ismi de vardı. Tüm hakları iade
edilmiş, 'albay' yapılmıştı. Kıbrıs gazisi emekli Albay İsmail Gül'ün rütbeleri
emekliliğinden 21 yıl sonra, oğlunun telefonundaki 'Mor Beyin' yazılımı
nedeniyle söküldü. Gül, 5 ay sonra öldü. Gül'ün 47
yıllık eşi Sevinç Gül yaşadıklarını şöyle anlattı:
"O
yaz güzel geçiyordu. Denize giriyor, çıkıyordu. Bir gece yarısı yakın bir
akrabamız arayıp listeyi haber verdi. Eşimin yüzünün ne hale geldiğini
anlatamam. Kıbrıs'tan geldiğinde bile yüzünü böyle görmemiştim. Büyük bir hata
yapılmıştı. Bu hata ölümüne sebep oldu. Muhteşem bir insandı. Ailesine ve
devletine çok bağlıydı. Bu olaydan sonra rahatsızlandı. Benim de bacak
damarlarım tıkandı. 20 gün hastanede yattım. Er olarak gömüldüğü mezarda albay
oldu. Çok büyük yanlışlık yapıldı."(*)
İdam cezası gibi bir olay…
Kişiyi kahrından öldürüp sonra da itibarını
geri vermek adaletli değildir.
Bunun gibi kişiyi idam edip, sonra itibarını
geri vermenin adaletli olmadığı binlerce yıllık deneylerle anlaşılmıştır.
Sokrates’in baldıran zehri ile idamına karar
verildiğinde karısı: “Sokrates, Sokrates seni haksız yere idam ediyorlar”
demiştir. Sokrates de “İyi ya kadın ya haklı yere idam etselerdi!” demiştir. Haksız
yere idam edilenleri tarih yazıyor. Zindanlara özgürlüğü duvarlara kanlarıyla
yazanları insanlık minnet ve şükranla anıyor. Zalimler ise lanetle anılıyor ve
insanlık var oldukça lanetle anılacaklardır. Bugün (09.07.2018) benim en
hüzünlü günüm Dostlar!
(*)https://www.msn.com/tr-tr/haber/turkiye/mezarda-iade-i-itibar