Yüksek Seçim Kurulu kararıyla, hukuken kazanılmış olan İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi, iptal edildi. Bir ay hiçbir kanıt olmadan yapılan itiraza gerekçeler ve kanıtlar arandı. Bir ay; defalarca sayım yapıldı. Sonuç değişmedi. Son olarak güya bazı sandık kurullarının oluşumunda kamu görevlilerinin bulunmaması nedeniyle iptal kararı verildi.

Oysa tüm kamu personelini görevlendirme ve kurulları verme yükümlülüğü hükümete ve iktidara aittir. Hukukun temel kurallarından biri de “kimse kendi kusuruna dayanarak bir hak kazanamaz” kuralıdır. Bu kural ağır şekilde ihlal edilmiştir.

Kaldı ki sandık kurullarındaki eksiklikliğin, seçim sonuçlarını etkileyecek boyutlarda olmadığı açık seçik ortadadır. Çünkü oyların kullanılmasında, sayım ve dökümde hiçbir hilenin bulunmadığı sandık kurullarına hiçbir itirazın bulunmamasından açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü her sandıkta, itirazı yapan AKP’nin kendi sandık kurulu üyeleri bulunmaktadır. Bu üyelerin sandık kurulu oluşumuna, sandık sayım sonuçlarına itirazları olsaydı her sandık kurulu tutanağına ayrı, ayrı itirazlarını yazdırmış olmaları zorunludur. Bu hüküm, 298 sayılı yasanın açık kuralıdır.

İstanbul seçimi iptal edilmiştir, çünkü Türkiye’yi “dar-ül harp” alanı sayan ve harpte her çeşit hilenin geçerli olduğunu kabul eden bir anlayışla yönetiliyoruz. Bu nedenle kamu mallarının yağmalanması da aynı nedenle mubah sayıldığı gibi seçimde her çeşit hilenin yapılması da mubah sayılıyor…

Halkın parasının oluk oluk tarikatların oluşturduğu Vakıflara aktarıldığı ve yetmiş binden fazla kişiye, Belediyede çalışmadıkları halde, bankamatik kartıyla ödeme yapıldığı şu kısacık dönemde anlaşılmıştır.

Hukuk Devletinin olmadığı, yargı bağımsızlığının olmadığı, Anayasanın kuvvetler ayrılığı sisteminin yok edildiği bir dönemi yaşıyoruz. Bunların hepsi ayrı, ayrı suçtur. Gün gelir bu hesap sorulur.

İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin iptali hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Hak ve adaleti yok sayan, yargıçları baskı altına alan, çağ dışı bir rejimi 21. Yüzyılda topluma dayatmaya çalışan bu ilkel anlayış; hukuku katletmiştir.

Jean jack Rousseau “Toplumsal Sözleşme” yapıtında 250 yıl önce şöyle diyor:

“Yasacının sahip olduğu yüksek ruh, gerçek bir mucizedir; yerine getirdiği görev de bunun kanıtıdır. Taş levhalara herkes bir şeyler yazabilir ya da bir kâhine para verip istediğini söyletebilir ya da tanrısal bir varlıkla gizli ilişkideymiş gibi görünebilir ya da bir kuşu, kulağına bir şeyler fısıldatacak biçimde eğitebilir ya da istediğini halka dayatmanın daha başka, kaba yollarını bulabilir. Hatta bu türden bir adam, birtakım abuk sabuk insanı bir fırsatını bulup çevresine toplayabilir de, fakat hiçbir zaman güçlü bir yönetim kuramaz ve çok geçmeden gariplikleriyle birlikte yok olup gider.

Boş gösterilerin sağladığı bağ da geçicidir; bağları, yalnızca bilgelik sürekli kılar…”

AKP iktidarı İstanbul Seçimlerini iptal ettirerek çok ağır bir yara almıştır. Bu adaletsizlik; AKP iktidarının çöküşünü getirecektir. Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamıştır. Bu kadar adaletsizlik yapan ve kitleleri yandaş medya ile uyuşturan ve adaletsizliğiyle cahilliğe övgüler düzen AKP iktidarına ve yöneticilerine de kalmayacaktır.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlık Seçiminin iptali hukukun katledildiği andır…