“Grup Yorum’un gitaristlerinden İbrahim Gökçek’in de aralarında bulunduğu yedi kişi, aylar süren tutukluluğun ardından dün İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktılar.

Gitarist İbrahim Gökçek, tutuklu bulunduğu hapishanede 240 gündür, müzisyen Helin Bölek de 238 gündür adil yargılanma talebi ve kültür merkezlerinin sürekli polisçe basılmasına karşı açlık grevi yapıyor.” (Cumhuriyet Gazetesi 15.02.2020 S:8)…

İbrahim, Helin, sizinle kişisel bir tanışıklığımız yok fakat işlediğiniz suç affedilir gibi değil doğrusu! Demek gitar çalarak hükümeti devirmeye çalıştınız, şarkı söyleyerek, müzik silahını kullanarak ihtilal yapmaya teşebbüs ettiniz. Kim bilir belki de gitarınızın telleriyle boğarak kaç kişiyi öldürmüşsünüzdür! Öyle olmasa sizin tutukluluk halinizi devam ettirirler miydi? Hiçbir şey yapmadıysanız bile bir şeyler yapmışsınızdır!...

Mahkemedeki savunmalarınızı okuduk. Adil yargılanma hakkının nasıl ihlal edildiğini bir kez daha gördük. Tutuklama yetkisi kötüye kullanılmaktadır.

Siz orada kendinizi yalnız ve kimsesiz mi sanıyorsunuz? Sizin arkanızda bu ülkenin tüm aydınları, yurtseverleri, dünya çapında beyin taşıyan insanları, sanatınızın hayranı yüz binlerce dinleyiciniz var.

Bu ülkede adaleti yok edenler bütün fabrikaları satıp; yeni fabrikalar yerine, yeni cezaevleri yapıyorlar. İçine de sizin gibi kültür ve sanat üretenleri, muhalifleri, çağ dışı teokratik devlete karşı çıkanları, gazetecileri, aydınları, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyine çıkmasını sağlayan en iyi evlatlarını atıyorlar. Bunu bütün toplum görüyor artık.

Ne diyordu Nazım Hikmet?

Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,/akar suyun/meyve çağında ağacın,/serpilip gelişen hayatın düşmanı…/Bursa da havlucu Recebe,/Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,/fakir köylü Hatçe kadına,/ırgat Süleymana düşman,/sana düşman, bana düşman,/düşünen insana düşman,/vatan ki bu insanların evidir,/sevgilim, onlar vatana düşman...

AKP’nin ve tek adamının ülkeyi yönetemediği apaçık ortadadır. Toplumun önüne gündemi saptıracak bazı olaylar çıkararak yalanlarla halkı kandırmaya çalışıyorlar. Dünyanın hayranlık duyduğu ve örnek insan olarak bütün mazlum ülkelerin önderi olan Mustafa Kemal Atatürk’ün adını her yerden silmek için yaptıklarını halkımız görüyor artık…

Açlık grevini bırakmanızı istiyoruz. Kendinizi öldürmeniz bu toplum için büyük kayıp olacaktır. Ancak bunlar her şeye kulp taktıkları gibi sizin ölümünüze de bir yalan uyduracaklardır.

Halkın uyanması uzun ve sabırlı bir süreçtir. Özellikle kırsal ağırlıklı toplumlar yüz yılda bir adım atar, fakat mutlaka atar. Doğru; her zaman galip gelir. Hak yerini mutlaka bulur.

Ordumuzun kırk yılda yetişen en yetenekli ve yurtsever kadrolarını kumpas davalarla tutuklattıktan ve yıllarca hapis yatırdıktan sonra, “biz yapmadık FETÖ yaptı!” dediler. Oysa FETÖ’cüleri ordunun, polis örgütünün, yargının kilit noktalarına kendileri atadılar. Hapse atılan subaylarımız, askerlerimiz arasında, atılan iftiralara, yapılan zulümlere katlanamayıp intihar edenler oldu. Eğer yaşasalardı, kumpas davaların nasıl çöktüğünü göreceklerdi…

Demem o ki; düşmana inat yaşamak gerekiyor.

Kendileri de itiraf ettikleri gibi iktidarın kültür anlayışıyla sanat olamamaktadır. Yontuya “ucube”, resim sanatına “tükürülecek nesne”, karikatüre “hakaret”, baleye “müstehcen” , müziğe “sadece din için olursa evet” diyen bir anlayışı reddetmek için yaşamınızı feda etmeniz gerekmiyor, yaşamanız gerekiyor.

Bu adamlar; 12 Eylül Darbesinde bile mizah yapmış; Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Kenan Evren’in taklidiyle Türkiye’yi güldürmüş, eşsiz usta Levent Kırca’nın gösterilerini engellediler. Her çeşit baskıyı kullanarak borç içinde bıraktılar, size yaptıkları aynı zulümleri yaptılar ve kahrından öldürdüler de kılları bile kıpırdamadı.           Onların değil, halkın vicdanı sızladı.

Biz sizin yaşamanızı istiyoruz.

AKP’nin, askerimizin başına çuval geçirten, Oslo’da terör örgütüyle sözleşme yapan, “üreten Türkiye’yi”, tüketen Türkiye” yapan, paramızı pul yapan iktidarın acıklı sonunu görmeniz için yaşamanız gerek…

Güneş balçıkla sıvanmaz!AKP gidicidir.

Ne diyor büyük Usta Nazım: ./Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :/- çürüyen diş, dökülen et-,/bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler,/Ve elbette ki, sevgilim, elbet,/dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,/dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla/bu güzelim memlekette hürriyet.

Bu gidişi görmek gerekiyor. Bunun için de yaşamak…