Avrupa’da beş milyon yurttaşımız
yaşıyor.
Orada yaşamlarını kazanmak için
neler çektiklerini bilmiyoruz.
Yıllarca dilini bilmediği,
yabancı bir ülkede acılarını, sevinçlerini, hüzünlerini bilmiyoruz.
Siyasal alanda da sadece oyları
alınıp teselli edilecek kişiler olarak değerlendiriliyorlar.
Bu nedenle Avrupa’da yaşayan
yurttaşlarımızın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilebilmeleri için
oranın da ayrı bir seçim bölgesi olarak kabul edilmesini ve orada yaşayan
yurttaşlarımızın kendi temsilcilerini seçerek TBMM’ne göndermelerini sağlamak
üzere bir yasa önerisi vermiştim.
Bu acıları en güzel anlatan
kitaplardan birisi de “Buruk Mutluluk” isimli küçük bir şiir kitabıdır. Kitabı
derleyen ve yıllardır Berlin’de yaşayan Hukuk Doktoru Ertekin Özcan’a yazdığım
mektubu sunuyorum:
Sayın Ertekin ÖZCAN,
Berlin/ALMANYA
Aziz dostum,
“Buruk Mutluluk” şiir kitabını
okuyup biraz önce bitirdim. Öncelikle böyle güzel bir derlemeyi yaptığın için
yürekten kutluyorum. Çünkü Türkiye’de insanlarımız; yurt dışında yaşayan
milyonlarca insanımızın hangi acılardan süzülerek ekmeğini kazandığının
farkında değil. Bu kitap etkin duyarlılık yaratmak için gözlerdeki perdeyi kaldıran
bir nitelik yaratıyor.
Diğer
yandan seçilen şiirler çok etkileyici… Bunları seçtiğin için de yürekten
kutluyorum. Özellikle 23 Nisan çocuk Bayramı sırasına denk gelen günlerde Ana
Dil Eğitimi ile ilgili şiirlerin yürekten vuruyor insanı…
Şiirleri Almancaya çevirmiş olman
da ayrı bir güzellik ve başarı bence… Çünkü bunları sadece biz Türklerin
okuması yetmiyor. Siyasi gücü eline tutan Alman yurttaşların ve Alman
yetkililerinin de okuması gerekiyor. Keşke onlara da okutabilsek!...
Senin bir gurbetçi Türk çocuğunun
dilinden söylediklerin, Türkiye’nin de bugünkü temel sorunlarından biridir.
Elbet bunlara toplum olarak barışçıl çözümleri bulacağız bir gün…
Hasan Kara’nın “Bana Defol Git
Deme!” şiiri beni ağlattı. Kendisine ayrıca bir mektup yazarak kutladım. Eposta
adresine gönderdim.
Mehmet Özata’nın “BAHANE” ADLI
şiiri ise beni hem çok güldürdü hem de çok düşündürdü. Onu da kutlamak için
ayrı bir mektup yazacağım.
66 sayfalık bu derleme yıllarca
istatiksel ve matematiksel yapılan araştırmaların özeti gibi duruyor.
Şiirlerin ve kitabın özüne
geline; hepimiz insanız ve hepimizin sevilmeye, sevgiyi, dost sıcaklığına
gereksinmemiz var.. Sevgi ve selamlar. Gürkut Acar”
BANA DEFOL GİT DEME !
Biz süpürdük Almanya
sokaklarından
Şarapnel parçalarını
Katledilmiş genç kızların
Tel tel saçları takıldı
süpürgeme.
O duyguyu bir ben bilirim
Bana defol git deme!
Ben onardım yıkılmış yurtları.
Kurşun yaralarını yok ettim.
Kum çakıl bata bata ellerime.
Sevgi getirdim size küme küme.
Bana defol git deme!
Yollar yaptım sütun sütun kime?
Parkları bahçeleri çiçekledim.
İnsan kemikleri topladım lime
lime.
Bunlar kimin için kime?
Bana defol git deme!
Yediğin ekmeğin özü alın terim.
Çiğnediğin sokaklar nasırlı elim.
Bu ukalalığın kime?
Hani kaybolan gücüm emeğim.
Pekâlâ, ver, gençliğimi geri
isterim.
Oturmak hakkımız yaptığımız evde.
Biz de buralıyız artık.
SAKIN ha, bana defol git deme!
(Hasan Kara-Berlin,1993)