Suriye’de sekiz askerimizin şehit olduğunu üzülerek öğrendik. Gencecik çocuklarımızın fotoğraflarına bakınca içimiz yandı. İdlip’te şehit olan çocuklarımıza Tanrı’dan rahmet, yakınlarına ve ulusumuza baş sağlığı diliyorum.

Geçen hafta, Antalya Ticaret Borsasının davetlisi olarak Amiral Cem Gürdeniz Antalya’da bir konferans verdi. Ticaret Borsası’nın Kalekapısı’ndaki toplantı salonu tamamen doluydu, ayakta kalanlar bile vardı.

İki saate yakın, harita ve resimler üzerinde, bir perde gösterisiyle de canlandırılan konferansı tüm konuklar dikkatleri dağılmadan dinlediler. Öylesine bilgilerle donatılmış bir konferanstı ki gelenler; konferanstan, silahlı kuvvetlerimizin uyanık bekçiliğine güven duyarak ve bilinçlenmiş olarak çıktılar.

Öncelikle ülkemizin üç yanının denizlerle kaplı olmasından doğan büyük stratejik gücümüzün ve denizlerin içinde kalan MAVİ VATANIMIZIN denizin altı ve denizin içindeki zenginliklerinin önemini kavradık.

Amiral Cem Gürdeniz, Osmanlı İmparatorluğunun çöküş nedenlerinin en önemlilerinden birinin de denizlerdeki egemenliğini kaybetmesi olduğunu anlattı. Bugün ise Deniz Kuvvetlerimizin aynı anda dört denizde birden tatbikat yaptığını ve bu güçte olduğunu bildirdi.

“Çağımızda nükleer (çekirdek) silahlardan sonra en büyük güvenlik sağlayıcı olan icat denizaltılardır. Denizaltıları kendiniz yapıyorsanız yatağınızda rahat uyuyunuz. Denizaltıların silahlarını da kendiniz yapıyorsanız daha rahat uyuyunuz. Eğer denizaltıların silahlarının torpillerini, füzelerini, mühimmatını kendiniz yapıyorsanız daha da rahat uyuyunuz. Bütün bunları kendimiz yapıyoruz. Milgem projesinden dolayı Oramiral Özden Örnek’in büyük katkılarını rahmetle anıyoruz” dedi.

Deniz Kuvvetlerimizin bugün deniz aşırı ülkelerde görev yapmakta olduğunu, Somali açıklarındaki gemilerimizin her çeşit gereksinmesini ve etkin görevini yapabilecek büyük bir organizasyonu başardığımızı bildirdi.

Ordumuzun; Emperyalist ülkelerin güneyimizde kurmak istediği ve Hatay’dan denize açılan bir ayrılıkçı devlet oluşumunu önlediğini, Karadeniz’in bir huzur denizi olmasını sağlayan Montrö Sözleşmesiyle İstanbul ve Çanakkale boğazlarının Türkiye’nin egemenliği altında olduğunu bildirdi.

Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Karadeniz konusunda anlattıklarını dinlemenizi isterdim. Kıbrıs’ın Türkiye için neden vazgeçilemez olduğunu…

İki saatlik bilgi akışını tamamen aktarmak olanaksızdır.

Ancak, bütün olumsuzluklara karşın, ülkemizin silahlı kuvvetlerimizin güvencesi altında olduğunu bilmenin iç huzuruyla ayrıldık konferanstan…

Biliyoruz ki Türk Silahlı Kuvvetleri, sivil gücün emrindedir. Her ne kadar Genel Kurmay Başkanı bakan yapılarak silahlı kuvvetlerinin bakanlık seviyesinde temsili sağlanmış olsa da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin etkinliğinin yitirilmesi; tek kişinin emrine tabi oluşumuz, endişe vericidir. Çünkü Türkiye’nin ortak aklı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Dış politikada yapılan yanlışların cezasını millet çekmektedir.

Kendi ülkesinin bütünlüğünü sağlaması için Suriye Başkanı Başer Esat’ın desteklenmesi gerekirken dünyaya tarikat gözüyle bakarak, İdlip’teki IŞİD ve benzeri örgütlerle işbirliği yapılması akılcı bir politika değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri kendi hakkımızı alabilecek güçtedir.

İdlip’te IŞİD ve Din Devleti kurma peşindeki çetelerin korumasını sağlamak zorunda değiliz. Tarikat ayırımı yaparak ve dünyaya tarikat penceresinden bakarak dış politika olamaz.

Kendi silahlarımızı kendimiz yapabildiğimiz sürece kimseden korkmayız. Tank ve Palet Fabrikasının satışı mutlaka durdurulmalıdır. Silahlı kuvvetlerimize ait teknolojik bilgiler ve araştırmalar sadece bize ait olmalıdır.

Amiral Cem Gürdeniz’in bu konferansları Cam Piramit gibi daha büyük alanlarda ve binlerce kişiye vermesi sağlanmalıdır. Siyasete girmemeye özen gösteren Amiralin beni en etkileyen sözleri de (bir soru üzerine söylediği); “Eğitimde çağ dışı yönelmelerle ne yapılırsa yapılsın, bilgisayar, bilişim ve cep telefonlarıyla bilginin sınırsız akışı karşısında başarısız olacaklardır”…

Siz en iyisi Amiral Cem Gürdeniz’in yazdığı “MAVİ UYGARLIK” ve “HEDEFTEKİ DONANMA” kitaplarını alarak okuyunuz. Eminim ki benim vardığım sonuca ulaşacaksınız: ne zaman denizci bir ülke olursak o zaman çağı yakalayacağız…