Antalyalılar ve özellikle Kaleiçinde oturanlar tarafından çok iyi bilinen bir tarihi gerçek söz konusudur. Bulunduğu bölgeye de adını veren Kesik Minare, ülkeyi yöneten zihniyet tarafından nevi şahsına münhasır (kendine özgü) anlayışları ile restorasyon adı altında alandaki tarihi camiyi yeniden ibadete açma düşüncesi ile tarihe ve tarihi yapıya zarar verilmiştir.                

Konuyu gerçekçi düşünen herkes; içinde cami, kilise ve pagan tapınağı bulunan bu alanın temizlenip, restore edilerek açık hava müzesi fonksiyonu ile turizme kazandırılmasını istemektedir.

Öte yandan; Kesik Minarenin bulunduğu alan yıllardır ihmal edilmiş, bakımsız bırakılmış ve utanç verici bir durumdaydı. Hatta bu alan içki ve uyuşturucu bağımlılarının mekan tuttuğu, insanların yanından geçerken dahi kaygı duyduğu, bakımsız ve korumasız bir alandı.

Yapılan restorasyona ve alana sahip çıkılmasına bir itiraz olmamalıdır. İtiraz kent belleğinde yer alan ve bölgeye ismini veren Kesik Minarenin silüeti ve olduğu biçiminin değiştirilmesi ayrıca sadece camiye fonksiyon yüklenerek ibadete açılmasına ilişkindir.

Talep edilen; söz konusu  alanın cami, kilise ve pagan tapınağının bir arada ve iç içe yer aldığı ve yine bölgede farklı dinlerin ibadet edebildiği bir ortamı restore ederek korumak ve açık hava müzesi şeklinde turizme kazandırarak ülke insanın inanç dünyası bakımından ne kadar hoşgörülü olduğunu tüm dünyaya tanıtmaktır.

Bu suretle, tarihe ve Antalya ilinin geçmiş kültürüne de saygı ile hizmet edilmiş olunur. Bu nedenle, yapılan yanlışlığa itiraz edenlere özet olarak ; ‘’Siz restorasyondan ne anlarsınız, restorasyon bir bilimdir, bu konuda ancak bilim adamları konuşmalıdır.’’ diyen anlayışın öncelikle kentte yaşayanların kentin ortak değerleri hakkında söz söyleme hakkını engellediği ve hatta onlara tepeden bakarak aşağıladığı düşünülebilir.

Konuya siyasi ve ideolojik açıdan bakıldığında dini, cemaatçi bir devlet kurmayı amaçlayanlar yapılan işi; İslam dinine hizmet ediyoruz, harabe haline gelmiş bir camiyi restore edip ibadete kazandırıyoruz görüntüsü ile gerçek inançlı kesimi de bir anlamda yanıltmış olmaktadırlar.

TDK‘da yanıltmak, hile ile aldatmak anlamın gelen ‘’Külah Giydirmek’’ eylemi maalesef din üzerinden ve yüce dinimizin en önemli sembollerinden biri olan minare üzerinden yapılmaktadır. Bir başka deyişle Antalyalı ve özelde Kaleiçi’nde oturanlara TDK’nın tabiri ile külah giydirilmiştir.

Antalya’nın gerçek sahipleri ve sevenleri bu yanlışlığı mutlaka düzelteceklerdir. Biz hukukçular da olayın takipçileri olacak, bölgeye Kesik Minare olarak adını veren tarihi yapının aslına uygun restorasyonu için hukuki her türlü çabayı göstereceğiz.

Saygılarımla…