15 yıldan beri ülkeyi yöneten İktidarın ekonomi politikaları çökmüş, Eğitim Politikaları çökmüş, Tarım Politikaları çökmüş, İçişleri ve Dış politikaları tamamen çökmüştür. Ülkede İşsizlik tavan yapmıştır. Benzin ve Mazota hergün zam yapılmaktadır. Dolar ve Euro başını almış gitmektedir. Ülkemiz Ortadoğu bataklığına saplanmış, adı konulmamış bir savaşa sokulmuştur. Ülkemizin hergün birtarafında bombalar patlatılmakta Halkımız korkutulmaya, sindirilmeye çalışılmaktadır. Her güne yeni bir şehit haberi ile uyanmaktayız ve her gün bir ailenin ocağı söndürülmektedir. Millet fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüştür. Milletin birliği, Ülkenin bütünlüğü tehdit altındadır.

Türkiye genelinde İşsizlik ve Yoksulluk Arttı! AKP’nin 2002 yılında %8.3’ten devraldığı işsizlik oranı, 2016’da %12,1 seviyesinde gerçekleşti

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 590 bin kişi artarak 3 milyon 715 bin kişi oldu.

HER 4 GENÇTEN 1’İ İŞ BULAMIYOR!

2000 yılında genç işsiz oranı %13.1’di; 2016’da %19.9’a yükseldi!

Gelir yetersizliğinden dolayı geçim sıkıntısı çeken vatandaşlar, kredi

için bankalara koşuyor! Tüketicilerin banka borcu 14 yılda 63 Kat arttı!

Son yıllarda dünyada petrol fiyatları ucuzlamasına rağmen, Türkiye’de

mazot fi yatları 15 yılda 7 Kat arttı!

2001 yılında litresi 0.70 TL olan mazot, 2017’de 4.77 TL’ye yükseldi!

Çiftçi para kazanamıyor, borçlarıyla boğuşuyor, çaresiz…

Çiftçilerin borcu 14 yılda 14 Kat arttı!

2002’de işlenen tarımsal alan 24 milyon hektardı; 2016’da 4.5 milyon

hektar azaldı! Çiftçinin maliyeti yüksek, ürünü ise para etmiyor; Çiftçi toprağını terkediyor!

İşte 15 senelik iktidarları boyunca uyguladıkları yanlış proje ve politikalarla ülkeyi bu duruma sürükleyenler, bugün KRAL olmak üzere bir Anayasa değişikliği talebiyle karşımıza çıkmışlardır. Yüzyıllar boyunca insanların bedeller ödeyerek kazandıkları temel değerler bu Anayasa ile yok edilmekte, Halk köle, bir kişi Kral ilan edilmek istemektedir. Kuvvetler ayrılığına dayalı demokratik, sosyal devlet yok edilmektedir. Anayasal Hak ve özgürlükler yok edilmekte, Parlamento işlevsiz hale getirilmekte ve Halkın egemenliği elinden alınmaktadır. Eğer bu değişiklik onaylanırsa hiçbir kurumun hükmiyeti veya işlevselliği kalamaz. Bu durumda kimse mutlu yaşayamaz, STK, dernek veya sendikacılık yapamaz. Her vatandaşın, Yöneticilerden en büyük beklentisi Adaletli olmaları, Devletten en büyük beklentisi ise Adaletin Kurumlarıyla tarafsız olmasıdır. Bizler sıkıştığımız zaman Adalete sığınırız. Adaleti bir kişinin, bir siyasi partinin emrine verirseniz, Adalete güven kalmaz, işte o zaman devletin temelleri sarsılır. Sendikalar kuruluş gayeleri ve doğası gereği muhalif kurumlardır. Devletin aldığı emek karşıtı kararlara karşı nasıl muhalefet edeceğiz? Hangi Adalete sığınacağız? Bu sistemle Hem Başkan, Hem Parti Genel Başkanı, Hem Hakim, Hem Savcı, Hem kanun koyucu olacaktır. Böyle bir yetki Padişahlara dahi verilmemiştir.

Türkiye’nin öncelikli sorunu Başkanlık sistemi değildir. İşsizlik, geçim derdi, terör ve savaş sorunu halledilmeden, OHAL ortamından çıkılmadan, Vatandaşın bunca derdi ortada dururken, bir kişinin KRAL olma arzusuna memleketi kurban edemeyiz.

Cumhuriyetin temel niteliklerini yok etmeye yönelik, Tek adam diktatörlüğü yaratacak bu değişiklik kabul edilir bir durum değildir. İşte bu gerekçelerle Anayasa Değişikliğine “HAYIR” diyoruz.