Geçtiğimiz günlerde cam piramitte ve takiben kent konseyinde toplantılar yapıldı. Konunun özü, kentimizin yeşil doku tahribatıyla hoyratça kullanılan su savurganlığının yanı sıra küresel iklim değişikliği ile ilgiliydi.

Kentimizde binlerce hektar yeşil alanla ilgili otel ve sitelerdeki yeşil dokunun (park ve bahçelerin) bakım ve budanmasının, bilgisiz, ehil olmayan site personeli tarafından yapılarak yeşil alanlarımızın tahrip edildiği, bu nedenle kentimizde bir yeşil doku erozyonu yaratıldığı konularında tartışmalar yapılmıştır.

1) Bu nedenle Büyükşehir Belediyemizde meclis kararı alınarak Park ve Bahçe Daire Başkanlığı’mızın konuya müdahil olarak diğer alanlarda olduğu gibi sitelerin sorumluluk alanlarındaki yeşil alanlarda da site yönetimlerinin keyfi uygulamalarının engellenerek konun Büyük Şehir Belediyemizin kontrol ve denetimine esas olacak şekilde; bu güne kadar aynı alanlarda site yöneticilerin keyfi uygulama geleneklerinin bertaraf edilerek tasarrufun belediyelerimiz eliyle kullanılmasının sağlanmasına yönelik karar alınması gerekir dedik.

Bilinmektedir ki, Şehrimizde her yeşil yaprak; şehrimizde bulunan üç milyona yaklaşan motorlu aracın egzozundan soluduğumuz havaya karışan zehirleri süzen birer filtredir. Her yeşil ağaç, akciğer kanserini önleyen bir doktordur. 50-60 yaşındaki bir çam ağacı bir günde 50 insanın ihtiyaç duyduğu oksijeni üretmektedir. Siteleri çevreleyen yeşil çit bitkileri, hava kirliliğini ve gürültüyü engelleyen birer yeşil paravana ve doğal perdedir. Sağlığımız için çok önemlidir.

2) su hoyratlığının engellenmesi için: 3.dünya savaşının, su savaşı olacağı noktasında küresel bir kanaat mevcuttur Bilhassa küresel iklim değişikliği ve küresel ısınmanın sıkça dillendirildiği günümüzde su tasarrufunun ne denli hayati bir uygulama olması gerektiği hususu asla göz ardı edilmemelidir. Bu konuda insanların ve kurumlarımızın günlük yaşamımızda alınması gereken tedbirler dizisi, okullarda bile öğrencilerimize ders olarak okutulmalı, ciddi bir eğitim meselesi olarak dikkate alınmalıdır.

Başlıca önemli bir örnek olarak şu hususu hatırlamalıyız:

Kentimizde Kanalizasyon şebekesi inşa edildikten sonra binlerce septik çukur faaliyet dışı bırakılarak atık sular kanalizasyona bağlanmıştır. Bu nedenle Antalya'da çalışmayan binlerce septik çukurları farelerin ve böceklerin yuvasına dönüşmüştür. Halbuki milyonlarca metreküp hacmindeki boş kalmış septik çukurlara basit bir bakımı yapılarak tamamı yağmur sularıyla doldurulup park ve bahçelerin sulanması o yağmur sularıyla yapılıp, açılan binlerce kuyu iptal edilerek yer altı sularının korunması sağlanabilir. Zira yer altı suları tehlikededir.