Basın toplantısına başta İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan olmak üzere Yönetim Kurulu üyelerinden, Mustafa Koç, Ali Erman Aydın, Hatice Onay Halil Can Çivik, Sadullah Kabakuşak, Volkan Soysal, İbrahim Koç ve Ayşenur Kalaycı katıldı. Toplantıda 17 Ağustos depremi, İnşaat mühendisliği eğitimi, kontenjanlar, proje üreten mühendislerin sorunları, şantiye şefliği, ulaşım, deprem master planı çalışmaları gibi önemli konulara değinen İMO Başkanı Akdoğan, “Bugün maalesef Antalya kimliksiz bir şehir olma yolunda hızla ilerliyor. Burada tamamen ranta dayalı imar planları yapılıyor. Herkesin 2B’den çevirdiği alanlar kendisine ruhsatlandırılıp projelendiriliyor. Bu kente bizim daha fazla ihanet etmememiz gerekiyor. Bizler kente katkı koymaya mesleğimizin sorunlarını dile getirmeye, bunlarla ilgili mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu kent dünyanın en güzel kenti. Bu anlamda bu kente hepimizin sahip çıkması gerekiyor” dedi.
“ULAŞIM MASTER PLANI REVİZE EDİLMELİ”
“Antalya bir dünya şehridir ve Antalya bir
şehirden daha ilerisidir” diyen Akdoğan, “Yurtdışına gittiğiniz zaman Antalya,
İstanbul ile birlikte Türkiye’nin en çok tanınan şehridir. Nüfus yoğunluğu
olarak sadece yaşayandan çok Antalya yaklaşık yılda 20 milyon insanı ağırlayan
bir kent. Her geçen gün plansız büyüyen Antalya yeni yeni sorunlara gebe
oluyor. Yani 2000 yılındaki Antalya’yla bugün geldiğimiz 2022 yılındaki
Antalya’yı kıyasladığımızda bile yanlış programlandığını, planlandığını
görebiliyoruz” dedi. Sadece mesai saatlerinin başlangıç ve bitiş saatlerinde
oluşan trafik maalesef her geçen gün, günün her saatine yayılmaya başladı”
diyen Akdoğan, “Doğu Batı aksında Antalya’nın ulaşım aksı yok. Bugün
Antalya’nın ulaşım master planının tekrar yapılması, revize edilmesi gerekiyor.
Bizler 2050’nin 2100’ün Antalya’sını planlamalıyız. Yani modern yöneticilik,
modern şehirlerin oluşturulması vizyonla ve geleceği planlamakla gerçekleşiyor”
şeklinde konuştu.
“KENTE DAHA FAZLA İHANET EDİLMEMELİ”
Akdoğan
şöyle devam etti: “İmar planı üzerinden bakacak olursak; bizler Antalya
özelinde Kültür, Ahatlı, Yenidoğan ve Kepez’in büyük bölgelerinde modern
gecekondular ürettik. Tek katlı bahçeli gecekonduları yıkıp yerlerine 4 katlı
hiçbir modern ihtiyacı karşılamayan yapılar ürettik. Burada herkesin
sorumluluğu var. Meslek odalarının da sorumluluğu var ama en büyük problem
temelinde yöneten idarecilerin. Bu şehre baktığınız zaman, yurtdışına
gittiğinizde turizm şehirlerinde bir mimari söz konusudur. Yani şehrin kimliği
söz konusudur. Bugün maalesef Antalya kimliksiz bir şehir olma yolunda hızla
ilerliyor. Burada tamamen ranta dayalı imar planları yapılıyor. Herkesin 2B’den
çevirdiği alanlar kendisine ruhsatlandırılıp projelendiriliyor. Bu kente bizim
daha fazla ihanet etmememiz gerekiyor.”
“MESLEĞİMİZ DEĞERSİZLEŞİYOR
Sektöre,
mesleğe ve kente dair önerilerini, tespitlerini, yapacaklarını ve yapmak
istediklerini kamuoyuna duyurmak istediklerini söyleyen Başkan Akdoğan, “2012
yılından itibaren meslek odalarının kendi meslek grupları üzerindeki kontrolü
ya da denetimi bir yasayla elinden alınmış oldu. Bugün şantiye şefliğinden,
proje üreten meslektaşlarımıza ve kamuda çalışan inşaat mühendislerine kadar her
geçen gün mesleğimiz değersizleşiyor. İnşaat Mühendisliği eskisi kadar talep
görmüyor. Yıllardır meslek odamız aracılıyla bu soruna dikkat çektik çekmeye de
devam edeceğiz. Bugün bile meslektaşlarımız yetkin olmadan maalesef projeler
üretiyorlar, şantiye şeflikleri yapıyorlar, denetçi olarak görev alıyorlar. Şu
an maalesef bilgisizlikten dolayı kalitesiz yapı üretme sürecine doğru
ilerliyoruz” dedi.
“YETKİNLİKLERİ YOK”
“Fiziki
ortamları ve akademik kadrosu yeterli olmayan kurumlarda eğitim almış ve 4
yılın sonunda mezun olmuş meslektaşlarımız sınırsız yetkiyle mezun oluyorlar”
diyerek eğitim sistemini de eleştiren Başkan Akdoğan “Meslektaşlarımız mezun
olduğu gün odaya kaydolup İşyeri Tescil Belgesi’ni alıp metrekare sınırı
olmaksızın proje yapabiliyorlar. Şantiye şefliği belgesi alıp metrekare sınırı
olmaksızın şantiye şefliği yapabiliyorlar. Barajlar, köprüler yapabilirler. Bu
arkadaşlarımız mezun olsun ama bir yetkinlik alsın” dedi.
“SEKTÖRDEKİ EKSİKLİKLERİ BİLİYOR”
İnşaat
mühendisliğinin 6 tane anabilim dalı olan hidrolik, mekanik, yapı malzemeleri,
yapı statiği, ulaşım ve su yapıları dallarının ülkemizde mühendislik eğitimi
adı altında tek bir bölümde 4 yılda okutulmasını eleştiren Akdoğan, “Meslektaşlarımıza
6 anabilim dalını da yapabilirsin ve sınırsız yetkiye sahipsin diyorlar.
Bunların düzeltilmesi ve düzenlenmesi gerekiyor. Geçen yaşanan talihsiz olayda
şantiye şefi olmayan bir şantiyede bir yapı denetim denetçimiz saldırıya
uğramıştı. Devletteki herkes sektördeki eksiklikleri biliyor ancak bunları
düzeltmiyorlar. Çünkü işlerine gelmiyor. Bugün şantiye şefliklerinde imzacılık söz
konusu. 300 bin sıralamaya girmiş 4 yılın sonunda yeni mezun olmuş arkadaşımız
şantiye şefi oluyor ve arkasından da şantiye şefliği olduğu şantiyenin yerini bile
görmüyor” diyerek tepki gösterdi.
“SAĞLIKSIZ YAPILAR ÜRETİLİYOR”
“Maalesef
geçmiş dönemde yönetmeliklerden dolayı 1998 yılına kadar Antalya 4’üncü derece
deprem bölgesiydi” hatırlatmasını yapan Akdoğan, “teknolojinin ilerlemesiyle yapılan
çalışmalarla Antalya’nın fiziki yapısı incelendi ve Antalya kendi içerinde
deprem bölgelerine ayrıldı. 98’den önce tamamıyla teknolojiden ve gelinmiş
noktadan kaynaklı sağlıksız yapılar üretiliyordu ama şu an tamamen bilgi ve
denetimsizlikten kaynaklı sağlıksız yapılar üretilmekte. Bunların önüne geçilmesi
ve her platformda dikkat çekilmesi gerekiyor.
“MÜHENDİSLER EZİLİYOR”
Proje
üreten inşaat mühendislerinin sorunlarına değinen Akdoğan, “Onlar bizim meslek
örgütümüzün nirengi taşıdır. En çok yükünü de proje üreten meslektaşlarımız
çeker. Hem maddi anlamda hem de odanın faaliyetleri anlamında. Biz de onların
sesi olmak durumundayız. Proje fiyatlarının ya da bir işin rayicinin
belirlenmesinde söz sahibi değiller. Biz asgari fiyat tarifesi
belirleyemiyoruz. Genel merkezimizin yayımlamış olduğu bir asgari fiyat
tarifesi var. Bu fiyat tarifesi Danıştay kararıyla iptal edildi. İnsanların
toplu olarak bulundukları tüm ulaşım altyapısından, sanayi tesisinden, binasına,
kıyı yapılarına kadar her şeyi üreten mühendislik grupları olarak biz bir
asgari fiyat tarifesi belirleyemiyoruz. Piyasa tamamen acımasız bir rekabet ortamının
içinde mühendisler ezilerek devam ediyor” dedi.
“MESLEKTAŞLARIMIZ OFİSLERİNİ KAPATIYOR”
Antalya’yı
bir tehdidin beklediğini dile getiren Akdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef mesleğine
yıllarını vermiş, tecrübeli gerçekten bu işi hakkıyla yapan, meslektaşlarımız
bu rekabet ortamıyla mücadele edemedikleri için bir bir ofislerini
kapatıyorlar. Bugün geldiğimiz noktada yeni mezun olmuş tamamen bilgisayar
programı operatörlüğü yapan ve bu proje oldu diyen meslektaşlarımızın proje
ürettikleri bir yere doğru gidiyoruz. Gerçekten çok kötü bir yere gittiğimizi ancak
başımıza bir felaket geldiği zaman anlayacağız. Bugün sadece İnşaat
mühendisleri odası için değil tüm akademik odaların söylemleri göz ardı
ediliyor. Burada 2012’de TMMOB’u cezalandırmak için verilmiş alınmış bir yasa esasında
ülkeyi cezalandırıyor. Bunu da İstanbul depremi, İzmir depremi, Van depremi
gibi bir depremi yaşayınca fark edeceğiz ya da bu binalar kendi kendine göçtüğü
zaman fark edeceğiz.”
“BÜYÜKŞEHİR YANLIŞTAN DÖNECEKTİR”
Büyükşehir
Belediyesinin yapmış olduğu Deprem Master planı çalıştayına değinen Akdoğan, “Öncesinde
biz çalıştaya çağrıldık ama çalıştaydan önceki çalışmalardan bizim haberimiz
sosyal medya aracılığıyla oldu. Büyükşehire eleştirimizi yaptığımızda,
büyükşehir bize İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) koordinasyon platformunun bizi
zaten bu işte görevlendirildiğimizi ileten bir yazının Mayıs ayı içerisinde
bize ulaştığını söylediler. İl Afet Risk Azaltma Planı’nın kitapçığı ve yazısı
bize ulaştı. Burada söylenen 18 tane afetle ilgili ‘büyükşehir belli bir tarihe
kadar bir yol haritası çizsin ve afet olmadan yol haritalarını belirlesin.’ Ama
biz büyükşehirin depremin, selin, yangının çalışmasını ne zaman yapacağını
bilemeyiz. İlgili meslek odaları,
üniversiteler, AFAD, belediyelerin teknik birimleri toplanılarak alt yapısı
oluşturulmalı çalıştay ondan sonra yapılmalıydı. Daha profesyonelce ben yaptım
oldudan ziyade bu işte yetkin olan meslek örgütleri kurumları bir araya
getirilerek yapılmalıydı. Büyükşehir’in yanlışından döneceğini düşünüyorum.
Eleştirilerimizi dikkate alarak daha yapıcı ve daha katılımcı bir çalıştay
yapacağını bekliyorum. Zaten biz
kentimize katkı koymak için her çağrıldığımız platforma gidip üzerimize düşen ne
varsa yapmaya hazırız” ifadesini kullandı.
HABER: FADİME YİĞİT