Sağlık Bakanlığı'na bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu,
Türkiye'de kanser vakalarının en fazla görüldüğü bölgeler olan Kocaeli
(Dilovası) ile Ergene Nehri Havzası'nda yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ
illerinde çevresel ortamlarda bulunan kanserojen kimyasalları tespit amacıyla
2011-2016 yılları arasında çalışma yürüttü. 'Kocaeli, Antalya, Tekirdağ,
Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin
Değerlendirilmesi Projesi' adlı çalışmayı, çeşitli üniversitelerden bilim insanları
ve bakanlık personeli yaptı. O dönemde Akdeniz Üniversitesi'nde öğretim üyesi
olan ve KHK ile ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık da projede görev
aldı.
ÜÇ SUÇTAN SORUŞTURMA
Yrd. Doç. Dr. Şık, söz konusu araştırmanın sonuçlarıyla
ilgili Cumhuriyet Gazetesi'nde 15 Nisan 2018 günü başlayıp dört gün süren
'Türkiye'yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir
listesi' başlıklı yazı dizisi kaleme aldı. Sağlık Bakanlığı, bu yazı dizisine
ilişkin şikayette bulununca savcılık 'göreve ilişkin sırrın açıklanması',
'yasaklanan bilgileri temin', 'yasaklanan bilgileri açıklama ve takdir olunacak
diğer suçlar' gerekçeleriyle soruşturma başlattı.
ÖNLEM ALINMADI İDDİASI
Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık, hakkında soruşturma açıldığını,
sosyal medya hesabından duyurdu. En az üç suçtan soruşturmaya uğradığını
belirten Yrd. Doç. Dr. Şık, araştırma projesini yürüten kurum olan Sağlık
Bakanlığı'nın aynı zamanda şikayetçi olarak görüldüğünü kaydetti. Savcılık
ifadesi için İstanbul'a gideceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık,
"Geniş kapsamlı, sonuçları açısından milyonlarca insanı ilgilendiren bir
halk sağlığı çalışmasından elde edilen vahim sonuçlar karşısında Sağlık
Bakanlığı tarafından önlem almaya imkan sağlayacak bir ara rapor yazılmadığı gibi,
ilgili kamu kurumlarını ve yerel yönetimleri uyaracak herhangi bir girişim de
yapılmadı" dedi.
'KAMU SAĞLIĞINDA SIR OLMAZ'
Kamu adına iş görmekle mükellef kurumların yaptıkları
çalışmaların sonuçlarını halka açıklamaları, halk sağlığını koruyucu çalışmalar
yapmaları, önlemler almalarının zorunluluk olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr.
Şık, şunları kaydetti:
"Yapılan çalışmaların sonuçlarının gizlenmesi kabul
edilemez. Devletin, kamu kurumlarının bu kadar yıprandığı, halk ve çevre
sağlığının bu kadar tahrip edildiği bir ülkede verilerin gizliliğinden, yasak
verileri çalmaktan söz etmekse gülünçtür. Bir akademisyenin asli sorumluluğu
devlete ya da kurumlara değil, halka karşıdır. Bu sorumluluk ne kadar
yıpratılmış, aşındırılmış ve baskı altına alınmış olsa da hatırlamamız gereken
gerçek şudur: Kamu sağlığını ilgilendiren konularda sır ya da yasak
olamaz."(DHA)