Kadına yönelik şiddete bir yenisi eklendi. Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu Üyesi Avukat Feden Şengün, kadına yönelik ‘dijital’ şiddetin arttığını söyledi. Dijital şiddete karşı çözüm üretmekte gerekli çabanın gösterilmediğini belirten Şengün, “Ortada fiziksel bir temas olmaması suçu önemsiz kılıyor gibi bir algı oluşturuluyor” dedi.
Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu Üyesi Feden Şengün, son zamanlarda kadına yönelik dijital şiddetin artığını söyledi. Şengün,’’ Bu konuda çözüm üretmekte gerekli çabanın sarf edilmediğini görüyoruz. Ortada fiziksel bir temas olmaması suçu önemsiz kılıyor gibi bir algı oluşturuluyor. Oysa, çoğu zaman cinsel taciz boyutunda olan bu tür eylemler, kadınların dünyasını karartıyor ve gerekli önlemler alınmadığında fiziksel şiddete de dönüşebiliyor’’dedi.
KADININ BİLİNCİ VE FARKINDALIĞI ARTIYOR
Feden Şengün,’’Kadının değeri toplumsal olarak azalmakta yani kadının değeri yok. Dayak yiyen kadının adli tıp raporuyla durumu belgelemesi halinde, karşı tarafa ceza verileceği kesin. Ancak, konuda yeterli bilincin oluşmamış olması ve ilgili çalışanların bu konudaki eğitimlerinin yetersizliği şiddetin belgelenmesini önlüyor. Toplumsal duyarlılığın olmamasından kaynaklı şiddet artıyor’’diye konuştu. Şengün,’’Artan şiddetin yanında kadının bilinci, farkındalığı da artıyor. Kadınlar şiddeti biliyor ve saklamıyorlar anlatırken de daha az utanıyorlar’’dedi.
2015 YILININ İLK 6 AYINDA KADIN CİNAYETLERİ ARTTI
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, kadın cinayetlerinin 2002 ile 2009 yılları arasında yüzde bin 400 artış gösterdiğini söyleyen Şengün,’’2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, bu rakam 2009’un ilk yedi ayında 953’e çıktı. Bu sayı 2014 yılında 286 iken, 2015 yılının ilk altı ayında 166’ya ulaşmıştı. Bu sayılar basına yansıyan vakalar olup, intihara sürüklenen kadınları kapsamaktadır. Yine 2014 yılında 120 bin kadın şiddet gördüğü gerekçesiyle polise başvurduğu, 78 bin kadın hakkında “geçici koruma tedbir kararı” alındığı ve 30 binin üstünde kadın da sığınma evlerine yerleştirildiği açıklanmıştır’’dedi.
ANTALYA BAROSUNA BAŞVURANLARIN YÜZDE 90’I ŞİDDET MAĞDURU
Şengün, Antalya Barosu olarak adli yardım için yapılan başvuruların yüzde 90 oranında boşanma, velayet ve nafaka gibi aile hukukuna ilişkin olduğunu, hukuki yardım talebinde bulunanların büyük da çoğunluğunun şiddet mağduru kadınlardan oluştuğunu söyledi. Kadına yönelik şiddette ortadan kaldıramadıkları iki sorun olduğunu bildriren Feden Şengün,” Birincisi cezasızlık meselesi, ikincisi de bununla bağlantılı şekilde ikincil mağduriyetler. İstanbul sözleşmesinin 49. Maddesinde -Taraf devletler, bu sözleşmede tanımlanan suçların etkili biçimde soruşturulmasını ve kovuşturulmasını sağlamak üzere, temel insan hakları ilkelerine uygun biçimde ve cinsiyetlendirilmiş şiddet anlayışını göz önünde bulundurarak, gereken yasal veya diğer tedbirleri alır- denmektedir. Bizim uygulamamızda halen cinsiyete duyarlı tedbirlerden bahsetmek mümkün değil. Mam aksine soruşturma ve kovuşturmalarımızda cinsiyetçi uygulamaları minimuma bile indiremedik’’diye konuştu.
CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL
Şengün,’’İkincil mağduriyetler cezasızlık meselesinin bir boyutunu oluşturuyor, bir diğer boyutu ise yasalarımızda mevcut indirimler ve infaz rejimimiz yine ceza sistemimizde tutuksuz yargılamanın esas olması da şiddet mağduru kadınların şiddet sarmalından kurtulup yeni bir hayat kurabilmelerine engel oluyor. Şimdi mevcut, indirimler, ertelemelerin yanı sıra Adalet Bakanlığı’nın 5 yıla kadar hapis cezasını gerektiren suçlarda şüpheliler ile savcılık arasında "pazarlık" ile cezanın 1 yıla indirilmesi, ertelenmesi, para cezasına çevrilmesi ya da kamu hizmeti gibi seçenek yaptırımlar uygulanmasını sağlayacak bir yasa taslağı hazırlandığını öğrenmiş bulunuyoruz. Hakaret, tehdit, şantaj, yaralama, sarkıntılık, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz gibi suçların da bu tasarı kapsamına alındığı anlaşılıyor. Zaten gereği gibi işletilmeyen bir sistem içinde yeni bir cezasızlık kaynağı yaratmanın ne kadar sağlıksız olacağı ortada ancak eğer bu taslak basında çıktığı gibi yasalaşır ve kadına yönelik suçlar bakımından istisna getirilmezse, siyasal iktidarın, kadına yönelik şiddetle mücadele etmeme konusunda ne kadar kararlı olduğu bir defa daha görülecek’’dedi. DENİZ TOPKAYA