Antalya Büyükşehir Belediyesi (ABB) Park ve Bahçeler Daire Başkanı Çiğdem Hacıoğlu, Nizamettin Özmen’le röportajında “Antalya’nın tabii ki sembolüne sahip çıkacağız ama turunçgili her yere de kullanamayız. Bana deseniz ki bugün peyzajda palmiye kullanır mısın? Kullanmam. Neden? Çünkü bu şehrin aynı zamanda iklim değişikliği için gölge alan oluşturan, az su isteyen ağaçlara ihtiyacı var“ dedi.
Var mı ilçe belediyelerle veya komşu illerle bu yönde çalışmalar?
İlçe belediyelerde de sorumluluk alanlarımız var. Zaten ilgili dairemiz görüşüyor. Biz sadece ilkim değişikliği ve bu çalışmaları değil yeşil altyapı konusunda da çalışmaları şu anda yaygınlaştırıyoruz. İşte “Sünger Kent İklim Koridorları”, “Yağmur Hasadı” gibi konulara da şu anda ağırlık vermeye başlıyoruz. Önümüzdeki dönemde de bunları yaygınlaştırma hedefliyoruz.
Diğer belediyelerle direkt ve ilintili çalışmamız tabii ki var. Yaptığımız işlerin görebilme oranı yüksek olduğu için; mesela orta refüjlerde uyguladığımız zaman herhangi bir belediye başkanımızın dikkatini çekip ekibine “Bu uygulama ne kadar güzel olmuş, Büyükşehir Park Bahçeler Daire Başkanlığı ile bir iletişime geçin, bunu biz de uygulayalım” dedikleri çok oluyor. Biz de direkt koordinasyon gibi toplantılar yapmaktan ziyade onların talepleri doğrultusunda onlara bilgi veriyoruz.
İklim peyzajında model olduk
İklim projeleri uygulamalarında Lokman Bey’in dediği gibi ilk yola çıkışımız aslında hemen bir mucize gerçekleştirmek değil, farkındalığı arttırmaktı. “Farkındalık” çünkü bizim kullandığımız bitkiler açısından da önemliydi. Biz çünkü turizm şehriyiz. Birçok kişi bizim orta refüjlerde kullandığımız ağaçları, kullandığımız çim türünü görerek etkilenip, örneğin kendisi otelci ise, otel peyzajında kullanmak için çalıştığı peyzaj firmasına “bakın Büyükşehir böyle bir deneme yapmış. Benim de çok işime geldi, güzel” diyor.
Peyzajda değişen yaklaşımları tarif edecek olursak?
Biz o anlamda zaten en büyük amacımıza ulaşıyoruz % 100. Yani her alanımıza biliyorsunuz belediyecilikte de var olan bir şey. Mesela yıllardır kullanılan bir ağaç türü çok su kullanılıyorsa bunu gözden geçirmek gerek. Turunçgillerden yola çıkalım. Turunçgil ağacı Antalya’nın sembolü bir ağaçtır. Ama çok su ister. Salma sulamalarla sulandığı için. Oysa biz suyu az kullanmak için damlamadır, springtir falan yeterli gelmez ve dolayısıyla turunçgil ağaçları çok cazip olmaz. Biz de bu kadar Antalya’nın tabii ki sembolüne sahip çıkacağız ama bir yandan da dünyanın getirdiklerini de bilmemiz gerek. İklim değişikliği bu kadar gündemdeyken sularımızı korumamız, gelecek nesillere aktarmamız anlamında gerekliyken turunçgili her yere de kullanamayız ama var olan turunçgil ağaçlarını da, fazla su isteyen diğer ağaçları da sökemeyiz.
Palmiyenin saltanatı bitti
Bana deseniz ki bugün peyzajda palmiye kullanır mısın? Uğraştığımız zararı bertaraf edip kullanmam. Neden? Çünkü bu şehrin aynı zamanda iklim değişikliği için gölge alan oluşturan ağaçlara ihtiyacı var, bundan sonraki dönemde yeni oluşturduğumuz peyzaj alanlarına da standart bitkiler değil kuraklığa, susuzluğa dayanıklı bitki türlerini kullanıyoruz.
Yıllar önce kaldırımlara dikilen çınar ağaçları da, bugün biraz sorun oluşturuyor gibi değil mi?
Bütün Çınar ağaçlarında, Türkiye’nin her yerinde bir zararlı var. O zararlıdan dolayı artık tercih edilmemesi gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni takip ettiniz mi bilmiyorum. Çırağan Sarayı’nın falan olduğu caddede Ekrem başkan çok da tepki aldı ama, oradaki çınar ağaçlarını söküp bu zararının gelmediği çınar ağaçlarıyla değiştirdi.
Refüj ve kavşaklarda artık çim veya ağaç değil, tahta kıymıkları, taş ve bordür taşları kullanılıyor. Bunlar da bir ısınmaya neden olacak mı?
Biz geldiğimizden beri benim bildiğim kavşakların hiçbirini bordör taşı ile yapmadık. Uyarınız için teşekkür ediyorum, halâ uygulama var mı hemen bakacağım.
Çim, yeraltı suyunu tehdit ediyor
Aslında bu ağaçlardan ziyade bizim yeraltı kaynaklarımızı tehdit eden, en çok su tüketimine neden olan ürünlerden biri çimdir. Dolayısıyla biz normal klasik çim türlerini kullanmaktansa farklı çim türleri var. Bunları hem kendimiz seralarımızda üretiyoruz, hem de alanlarımıza aktarıyoruz. Sık sık sosyal medyada da paylaşıyoruz ki birazcık farkındalık artsın diye.