Lumpen/lümpen sözcükleri, batı dilleri kökenlidir (alm. fr, ..) Bize ise bu sözcük; Batıdan, hastalıklı tavır ve davranış olarak, değişim ve dönüşüm geçirerek gelmiştir.

Bizde ise sefil, düşkün, ahlaksız, kural tanımaz gibi bütün vasıfları üzerinde bulunduran anlamında kullanılır. Hak etmediği halde, arsızlığı ve kural tanımazlığı ile her şeyi hak ettiğini sananlar; herkes sustuğu için de, yaptığı ve söylediğinin herkesçe kabul edildiğini düşünenler için kullanılır. Siyasi anlamda "Lümpen"liği ilk olarak Karl Marx ve Friedreich Engels, ortak çalışmaları olan "Alman İdeolojisi" adlı yapıtlarında "Lümpen Proleterya" olarak kullanmışlardır.

Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise: toplumsal sınıf bilinci olmayan, içinde bulunduğu toplumun kültürüne yabancı düşen, sözde bilgili tutum ve davranışlarıyla itici olan, mensup olduğu sınıfın insanlarından kendini üstün görmeye çalışan, bu yolda itici tavır ve tavır sergileyen.

İnsanlar olarak tanımlanmıştır. Sosyal yaşamda lümpenliğe, siyasi alanda da siyasi lümpenliğe, toplum izin vermektedir. Yani genetik bir hastalık değildir. Sosyal ve siyasi ortam, kişileri siyasi lümpenliğe zorlar ve "Bal Tutanı", parmaklarını yalamak umudu ve hayali ile yaşatır. Bazen, yetişme/yetiştirilme tarzları, olanaksızlıklar, sosyal ve siyasi çevreleri kişileri lümpenlüğe zorlar, işin enteresan olan tarafı ise, kişiler bir dönem bu olanların gerçek olduğuna inanırlar, toplum ve çevre de buna prim verir; Sen neymişsin be abi diye havaya atar, ama düşerken tutmayıverirler!..

Ergenlik döneminde, fark edilmek, ilerleyen yaşlarda da:

*sahip olmadığı maddi olanaklara sahipmiş,

*Olmadığı halde "bilge"ymiş,

*Çevresine, selam verdiği siyasinin kankası/danışmanı/akrabasıymış, "her işi bitiren abi/abla" gibi sergilenen tavır ve davranışlar ile ortaya çıkarlar.

1980 sürecinden sonra, günlük yaşamda ki LÜMPENLİK ile siyasi yaşamda ki siyasi lümpenlik, olağan koşullarda görmezlikten gelinebilir ama iş artık öyle bir noktaya geldi ki (bunun acısını yıllar sonra çekeriz); siyasi lümpenler, siyaseti etkileyip, belirledikleri yetmiyormuş gibi; bir de Devlet ve Yerel Yönetimleri/belediyeleri değiştirip dönüştürmeye başladılar. Son yıllarda yapılan yerel, genel seçim ve referandumlara; bizlere sundukları seçim bildirge ve afiş-broşürlerine bir göz atın ne demek istediğimi anlarsınız!... Ya, biz çok salağız (ki kendi adıma salaklığımdan hiç kuşkum yok), ya da birileri siyasi lümpenliğin zirvelerini zorluyorlar. Ve hala da, yaptıkları zırvalıklar ile bizden prim topluyorlar.

Etrafınıza bir bakın bakalım!.. Siz ne diyecek siniz?