Ben 78 kuşağıyım. Bilindiği üzere de
Antalyalıyım. Ve o dönemin ilişkilerinin gereği de, Kurtuluş Sosyalist Dergisi
ve ANT-GÖR (Antalya Gençlik Örgütü) çevresinde toplanan hısım, akraba,
arkadaşlarımın etkisi ile de, bu gruba siyasi yakınlık duydum.
--Dönemin koşulları gereği Elazığ Fırat
Üniv. Veterinerlik Fakültesinden KİM VURDUYA gitmemek, Antalya İnşaat M.Y.O'dan
da Bitlis ya da Muş'lu bir polisin "milliyetçi" kayın biraderinin
ihbarı sonucu Antalya Kapalı Ceza Evini boylayınca, ömrümün en güzel yıllarını
yaşamak ve olaysız bir Üniversitede okumak için de her iki okuldan da
ayrılmıştım. Olaysız nere diye sordum.
--Hacettepe dediler ben de gittim.
Başlangıçtaki tümcelerden sonra, okumak için Hacettepe ismi geçince bana baya
gülen olacaktır ama evet, Üniveriteyide Hacettepe-Baytepe'de, kaşı yardırarak,
jandarma dipçiği yiyerek ve de Rüzgarlı Jandarma Karakolunda sabahlayarak
bitirdik.
--Askerliği de Asteğmen olarak, solcu
olmaktan vukuatlı üç sürgün yiyerek tamamladım
--Tesadüfen başladığım .Kamudaki çalışmam
ise, başka bir alemdi. Bugün de, Facebook Cumhuriyetinde ve günlük yaşamda
yakından görüştüğüm Bakanlarım sayesinde sürgün, kızak derken çirkin ördek
yavrusu olarak tamamlandı.
--"Komünist/Gomünist momünisttir ama
iyi, çalışkan, dürüst çocuktur" diyerek özel bir saygı gördüğümü de itiraf
etmem gerek.
--Hele, bu gün yerinde yeller esen Teftiş
Kurulu Başkanlığında Başkan olan Değerli Büyüğüm Erdil OLCAY'ın bana olan
güvenini ve korumasını unutamam.
--Amacım hayat hikayemi anlatmak değil. Bu
yaşananalar sizin olduğu gibi artık benim de umurumda değil. "Olanlar oldu
geçti" şarkısını çoktan ezberledim.
--EVET, BEN SİYASİ DÜŞÜNCESİ SOL-DEMOKRAT
BİRİSİ OLARAK AZINLIKTAYIM. Ama hiç bir zaman bu sayısal azlığım/küçüklüğüm
beni, hiç bir şeyden geri bıraktırmadı.
--Her zaman ne diyeceğimin ya da
arkadaşlarımın ya da siyasi tavrımızın ne olacağının bir değeri oldu.
--Sol ve Demokrat tavrın değeri, GÜÇ, KABA
KUVVET ya da SAYISAL ÇOĞUNLUK değildir. Ne dediği, Fikirleri ve Sözleri
önemlidir..
Yaşamımda hep inandığım şeyleri nezaket
içinde, saygı sınırları içinde yaptım. Sonucun ne olup olmadığına bakmadan.
Yaşam, belki benim istediğim başarıları göstermedi ama, utanacağım bir şeyi de
yaşatmadı.
--Bu CHP'yi artık tanıyamıyorum. Ve bu
yönetimlere de artık güvenmiyorum. Ha bu arda, klasik düşünce sistemine göre bu
sözler nasıl anlaşılacağını bildiğimden bir de DİP NOT:
--Sayın Kılçdaroğlu mu, sayın İnce mi
deseler., hiç tereddütsüz, Kılçdaroğlu.
--Ama gelinen noktada, Kılıçdaroğlunun, ne
kendisi için, ne CHP için ne de Ülke için yapacağı bir şey yoktur. Her şeyi
boşa harcamıştır.
--Ülkede REJİM DEĞİŞMİŞ, ATATÜRK İLKELERİ,
ki partisinin da ilkeleri, T.C Devletinin Kurucu ilkleri değişmiştir.Olanlar
umurunda olmadığı gibi, hangi oku kaldırsak, Atatürk resmini nasıl indirsek
OKUSFOKUS'unu da unutmadık.
--O zaman neden İNCE diyeceklere ise:
--Hiç olmazsa, değişim sırasında bir iki
İMALAT HATASI kişi PM'ye girer de, ONLAR halka, seçmene bir UMUT olur.
--Milletvekili Seçimlerinde SÖZ VERİLİP,
GEREĞİ YAPILDIKTAN SONRA sözlerin geç saatlerde olsa bile, son dakika yerine
getirildiği gibi;
--Söz verilen ve gereği taraflarca yapılan;
işlem sırası ve zamanını beklenen BELEDİYE BAŞKANLIKLARI ve BELEDİYE MECLİS
ÜYELİKLERİNE, LÜTFEN;
--ÜLKEYİ
--PARTİYİ ve
--UMUTLARIMIZI KURBAN ETMEYİN.
--Artık, gereği ne ise yapın EY CHP GENEL
MERKEZİ!..
--Yaşamımızın hiç bir döneminde
aşağılanmadığımız kadar bizi aşağıladınız ve aşağılattınız...
--YETER ARTIK!..