Ben Anadolu'nun yaşanmışlığına hayranımdır. Dedelerimi görmedim ama, Ninelerimin öyle deneyimleri vardı ki bin yıllık öykü

--Hani Ahmet Arif dizlerinde der ya: 

--"Beşikler vermişim Nuh'a/ Salıncaklar, hamaklar,

Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,/ Anadoluyum ben,/

Tanıyor musun?". Evet, ben tanıyorum da, Siz tanıyor musunuz?

--Öyle öyküler vardır ki, bunu anlamak için insan olmak yetmez, Anadolu İnsanı olmanız, onları duymanız, dinlemeniz gerek.

--Şu söze bakar mısınız:

--"Hayvanın alacası(rengi) dışındadır, bellidir de; amma İnsanın alacası içindedir, bilinmez!.." 

--Hayvanın ne olduğunu, ne yapmak istediğini anlarsınız, onun her şeyi dışındadır. Açlığı da, tokluğu da, sevgisi de, kızgınlığı da.

--Gel gör ki, insan deyince durup, düşüneceksin!..

--"Ne hin oğlu, hindir o!.." Buyur buradan yak.

--Dedim ya bunlar hep yaşanmışlıkların çıkarılan deneyimlerdir.

--Bir zamanlar pek çok sözü edilen, ama bu aralar unutulan şu "Anadolu Erenleri" nedir acep, kimdir? Azıcık kafa yorup düşünsek mi, binlerce yıllık deneyimi, soyluluğu.

--Ama olmaz. Soysuzluk muhteşem bir duygudur. Hiç bir sorumluluk duymanızı gerektirmez. 

--Son zamanlarda edebiyatta, sanatta, TV sohbetlerinde, TV dizilerinde, öykü ve romanlarda bile herkes uçmuş. Hiç kimse bu dünyada yaşamıyor.

--Adam öğretilen, ana dilini halletti de, şimdi "Arapça’ya sardı. Yok dedesi "müderris" idi de sanki, dedesinin adının, doğumu bilinmediği için sadece ölüm tarihinin Arapça harfler ile yazıldığı mezar taşını okumak için Arapça öğrenecek.

--Arap harfi başka, Osmanlıca başka, söylediğin türküler başka. Hem de aynı çağ ve zamanda yaşamış hepsi. Söyle o zaman kardeşim bir arapça türkü diyen de yok ki?

--Birlerinin işi gücü de bu. Memlekette sanki, türbansız adalet dağıtıcıları her şeyi hallettik de, şikayetimiz "türbanlı hakimlere" kaldı.

--Hava çok güzel, güneşli. Hatta birçok yerde, ağaçlar yaprak, çiçek bile açtı. Kuraklık, çölleşme kimin umurunda ola ki!..

--Neden? Allah’ın işi.

--Sen binlerce yıllık ormanları yok ettir, elin gavuruna milletin taşını, toprağını iki adamını zengin edeceğim diye. Sonra da yağmur yağmıyor diye ağla. Meteorolojiden hafta başında haftalık, sonra da her gün hava rapor gelsin, sen de duaya çık. 

--Merak etmeyin, "Ankara'ya Mansur, İstanbul'a da Ekrem geldi de oldu bu kuraklık" demezler ise, ben bir şey bilmem.

--COVID-19 ile zaten Dünya sallanıyor, daha da sallanacak. Bu iyi günleriniz. Mahalle ve sokaklarda "satılık ev de dükkan" ilanları, acaba neyin habercisi, siz ce?

--Cebiniz e ya da bankada paranız var değil mi. Gülerim size.

--O Urfa türküsü ne derdi: "Evler gider narlığa/ Güvenmeyin varlığa

Gün olur devran döner/ Başın düşer darlığa". 

--Bende söylemesi. Ya Orhan Veli her şeyde de karşıma çıkma ya: 

--"Bu düzen böyle mi gidecek ?/ Pireler filleri yutacak;

Yedi nüfuslu haneye/ Üç buçuk tayın yetecek?" sorma ağabey, sorma ya. Sana ne?.

--Bu nedir ya, hiç iyi bir şey yok mu?

--"Binlerce yıl sağılmışım,/ Korkunç atlılarıyla parçalamışlar/ Nazlı, seher-sabah uykularımı/ Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,/ Haraç salmışlar üstüme./ Ne İskender takmışım,/ Ne şah ne sultan/ Göçüp gitmişler, gölgesiz!/ Selam etmişim dostuma/ Ve dayatmışım

Görüyor musun?" demişti ya Ahmet arif, Nazım Hikmet.

--Bir dokun, bir yerden bin "ahhh işitirsin" bu topraklarda. Ama yinede çaresini kendisi üretir. İte, uğursuza rağmen.

--Moralinizi bozmayın ama, ümit de üretmek gerek. 

--Kimin ile ve ne ile?

--Boş verin böyle ciddi şeyleri, hafta başladı, sizin cambaz ipiniz, pardon televizyonlarınızda bakacağınız cambazlarınız çoktur. İyi seyirler. Hani olmaz ya, bakmıyorum diyen olur ise de.

--Onlara da, bak kardeşim.

--Dünya tarihinde, büyük salgınlardan ve göçlerden sonra, dünyanın imparatorlukları yıkıldı yok(Roma İmparatorluğu) oldu, ekonomik sistemler değişti(Feodalizmden, kapitalizme geçildi);

--Şimdi de, ulus devletleri çerez tabağına koymuşlar. Mevcut sistem, kendini sürdürmek istiyor ama yeni hegemonlar bir başka dünya kurma derdinin ötesine geçmişler.

--2021 enteresan geçecek. Size sözüm yok da, Ey Amerikalılar, bakın kardeşim, bizde "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" derler. Bu Mart, sizde pek hayra alamet görünmüyor. 

--Eeee, "komşuda pişip" bize de hep iyi şeyler düşmez ya, bize de umarım orada olanlar düşmez. 

--Siz yinede, siyasi ağalarınızın peşinden gidin, onlara methiyeler düzen, sorun değil de; yine de cebiniz de bir iki gram altın gümüş olsun. Hani "düğünde takmazsanız da", fırında ekmek almak için lazım olabilir. Ah ulan Anadolum, ah:

--Yıllardır insanların "Komünizmi ile mücadele ettin". Şimdi de "Şirketlerin Komünizmine" sofra açacak mısın ne?