Tanışmamızın yılını anımsamıyorum ama, Ankara'da ki Antalyalılar Derneğinin Başkanı olduğum dönemde, Ankara'da ki Antalyalıları buluşturmak için yine bir etkinlik düzenlemiştim

--Elimizde olan önceki dönemlerden kalan, yeni yeni öğrendiğimiz tüm hemşerilerimizin isim listesini tek tek tarıyor ve yüzlerce kişiyi asıl işlerimizden vakit yaratıp gece gündüz demeden arıyorduk.

--Genellikle isim listesini arkadaşlarım ile birlikte harf sırasına göre dönüşümlü arardık. O etkinlik/buluşmada "R" harfi de bana düşmüştü. Ve "Rıfat ARAS"ı ben arayacaktım.

--Telefonu açtım, mikrofonik bir ses tonu ile:

--"Buyurun ben Rıfat Aras" diyen kişi kendinden emin ses tonu ile bu girişinden sonra, kendimi tanıttım ve:

--Ben, Antalyalılar Derneğinden arıyorum dedim.

--Mutlu bir ses tonu ile "Oooo, Antalyalıların hala derneği mi varmış" diye bana takılarak başlamıştı sohbetimiz.

--O, 1960'lı, 1970'li yıllarda ki derneği ve kişileri tanıyordu. !980 sonrası kurulan şimdiki dernek ile pek bir iletişimi olmamıştı.

--O'na, derneği ve yaptıklarımızı anlattım, heyecanlandı, geleceğini söyleyip bana Tunalı Hilmi Caddesi dolayında ki bürosuna uğramamı istedi. Ben de bir Cumartesi gittim.

--Mütevazi bir büro idi ama kitaplar, film şeritleri, fotoğraflar, tablolar entelektüel bir büro görünümündeydi.

--Karşılıklı yaşam öykülerimizi paylaştık, 1967'de TRT Ankara Radyosundan sunucu/spiker olarak nasıl işe başladığını, 1976 yılında Erzurum radyosuna nasıl sürgün edildiğini, 1980 darbesi ile nasıl TRT'de ki işinden olduğunu, daha sonra Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulunda (şimdi İletişim Fakültesi) nasıl dersle vermeye başladığını, olanları anlatmıştı.

--Anılar kadar enteresan olan ise, Rıfat Ağabeyimin ANTALYA ŞİVESİ idi.

--"Ülen ağam, nerden buldun sen beni ya" ile başlamıştı Antalya şiveli ilk konuşma. Bilenler bilir, eski Antalya, Kalekapısı, Şarampol, Kemiklik ve dolayları idi. Ve Antalya’nın yerlilerinin de konuşmaları ve şiveleri de hep biri biri birine benzerdi.

--Rıfat Abimden sonra hala aynı konuşmaları, akrabalık bağı olmayan ve biri birilerini tanımayan başka bir ARAS ağabeyim de yapardı, Hala da aynı konuşur.

--Bir süre aramasın, "Ülen İbrahim, Abeni neden aramadın olum". ile başlar hala konuşmaya.

--"Bak abem, gelcen, gitcen, arecen, sorcen" gibi sonu "cen", "cez" il biterdi bütün cümleleri her iki Aras ağabeyimin de.

--Bu arada da Salih Aras ağabeyime de sağlıklı bir ömür dileyeyim. Aslında her ikisi de yaşıt saylır. Ama, Rıfat ağabeyim daha siyasi idi. Yazar, çize, fotoğraf-filim çekerdi.

--Bu gün, Televizyonların ekran altlarında geçen yazıların patenti de kendisine aittir. Ama bu kapitalist sistem, size kendi düşlerinizi yaşamanıza izin vermiyordu. Antalya'da ki o kadar mal ve mülkünü satıp bu işe yatırdı ki.

--O bu iş için yaptığı harcamalara değil, projesini uygulayamadığına yanardı. Hiç kimsenin de kendisine destek olmamasına üzülerek.

--Belgeseller çekti. O yıllar çalıştığım Bakanlık belgesel film işlerine bakıyordu. O konuda da uzun uzun sohbet etmiştik.

--Projeler, Antalyalılık, bir de siyasi uyum, Rıfat Ağabeyim ile kanlarımız kaynaştırmıştı. Sonra, iki hafta sonu uğramazsam, telefonu açar, "Ülen gene Abeni aramadın. Hafta sonu gelcen,.... işleri yapcez. Tamam mı" diye de sitemlerini ederdi.

--O yıllar insanların yaşamlarının savruk yılları idi. Eşinden ayrılmış, sevgili kızı Yaprak okula gidiyordu. Rıfat Abem, bir yandan kendi işlerini yaparken, diğer yandan da sevgili Yaprak'ın her şeyi ile ilgileniyordu. Onlar iki kanka olmuşlardı.

--Bu ülkede, bu ülke için iyi ve güzel şeyler yapmak isteyen herkes gibi Rıfat Ağabeyim de, masasında projeleri, elinde patentleri, kafasında hayalleri ile kahrından ama kimseye de belli etmediği kahırlarıyla göçüp gitmişti bu dünyadan.

--Bir 4 Aralık Cuması O güzel kalbi dayanamadığı için aramızdan ayrılmış, bizler de onu, bir Cumartesi çok sevdiği Antalyasının Andızlı mezarlığına emanet etmiştik.

--Sevgili Rıfat Ağabeyim, senin haberin olmasa da, hayallerin bir bir senin patent ve projelerinin üstünde yaşıyor. Kullananlar anımsamasa da.

--Her şeyin olan Antalya-Andızlı Mezarlığında sonsuzluğa yolculuğunda huzur içinde, aydınlık düşlerin ile uyu, sevgili RIFAT ARAS ABEM. Yıldızlar yoldaşın olsun