Hani bir söz vardır sanatçı entelektüeller arasında, "sanat ne ve kimin için yapılır?" Lafı uzatmadan size, koskoca bir kurultaydan sonra yapılan politika mı, siyaset mi? Diye sorayım.
--Sanat Sanat içindir.
--Sanat Halk içindir. Toplum içindir.
--Eee yani, sanat kişinin kendisi için olmaz mı? İlla da birleri için mi olması gerek? O zaman doğru yanıt için, "sanat nedir" diyelim.
--Sanat:"Bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb. dışa vurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü."
--Burada sorun, işin yapılması değil. Sorun kimin ve neyin için yapıldığı ve yapılmasıdır. Kişi kendisi için resim yapamaz mı, şiir-öykü-masal yazamaz mı, ya da başka bir şeyler.
--Neden olmasın.
--Burada sorun, işin profesyonel olarak yapılıp yapılmadığı. Ya da işin amatör, profesyonel ve gönüllü olarak yapılıp, yapılmamasıdır.
--Siyaset ve politika konusuna gelince.
--Bu konuda yazılan, çizilen ve söylenen çok söz vardır ve yazılı olarak ilk kaynak da Aristoteles'in(MÖ.385-323) Atina şehir Devletinin yönetimine ilişkin "POLİTİKA" yapıtıdır.
--Politikanın konusu toplum ve devlet olduğunu belirtir ve Politika ile de etik (değeri olan) insan için mümkün olan iyiyi gerçekleştirmek amacını taşıdığını anlatır.
--“Her devlet bir tür topluluktur ve her topluluk belli bir iyiyi amaçlar. Çünkü insanlar her zaman iyi olduğunu düşündükleri bir şeyi elde etmek amacıyla eylemde bulunurlar. Şimdi bütün topluluklar şu ya da bu iyi şeyi amaçladıklarına göre toplulukların en üstünü ve hepsini içine alanı da en yüksek iyiyi amaç edinecektir.” der.
--Marx ise politikayı, üretim ilişkileri üzerinden tanımlar ve temele "alt yapı ve üst yapı" ilişkilerini koyar. "Alt yapı"nın, maddi üretim ilişkilerinin sürdüğü alan; "Üst Yapı"nın ise, hukuk, ahlak, din, gelenekler, töre, siyasal sistemleri kasteder.
--"Alt yapı üst yapıyı belirler" der.
--Siyaset, Politika sözcükleri ise Devlet yönetimi, Toplum, Halk, İnsan odaklı olduğuna göre, bunlar nedir.
--Siyaset ve ya politika, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş ve ya anlayış olarak kabul edilir. Siyaset, Seyis sözcüğü ile ilişkilendirilirken, Politikanın ise, Toplum ve Halka ilişkin yapılan her şey olarak kabul edilir.
--Sözcükler dilimize yabancı kökenlerden geldiğinden, asıl anlamları başka olsa bile, dilimizde "eş anlamlı" sözcük gibi kullanılır. Ben de bunu;
--Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş ya da anlayış olarak ele alacağım.
--Bu işi yapanlara da, siyasetçi ya da politikacı diyeceğim.
--Politika/Siyaset ve Politikacı/Siyasetçi genel tanımları bunlar ise, yapılan iş nedir. Kime ya da kimler adına, ne için yapılır?
--Ortada bir Devlet/Kamu var ve bunun yönetilmesi;
--Yine bir halk, toplum, millet var ve bunlar adına yönetilmesi gerekmektedir de, bunlar ne ve kimlerdir.
--Sosyolojik olarak en gerçekçi tanım Marx'ın, toplumsal yapı ve değişimi belirleyen temel etkenlerin ekonomik etkenlerin olduğu tanım ve analizlerdir.
--Marx toplumsal örgütlenmenin üç yönünü birbirinden ayırır. Bunlardan birincisi; üretimin maddi güçleri veya insanların hayatlarını devam ettirebilmek için kullandıkları üretim yöntemleridir,
--ikincisi ise, bunlardan doğan mülkiyet ilişkilerini ve hakları içeren “üretim ilişkileri”
--üçüncüsü, bu ikisine tekabül eden “hukuksal ve siyasal” üstyapılar ve fikirler ya da toplumsal bilinçlilik şekilleridir.
--Bu temelde toplumu sınıflar bağlamında ele alır ve bir sınıflar arası çatışmadan söz eder.
--Bunu da Burjuvazi ve Emekçi Sınıfı olarak ayırır. Ve dönem dönem anlaşma ve ittifakları olsa da , çelişkilerinin uzlaşmaz olduğunu ve sürekli bir mücadeleden söz eder.
--20 yüzyıl ile birlikte bu mücadele, politikacı/Siyasetçiler ve siyasi partiler aracılığı ile yapılmaktadır.
--İşte zurnanın "zırtttt" dediği yerde burasıdır.
--Toplumlar iki temel sınıftan oluştuğuna göre (sınıflar arası geçiş her zaman ender olsa da olasıdır) ve çelişkileri de uzlaşmaz olduğuna göre, bu iş kim yada kimler aracılığı ile ve ne ile yapılacaktır.
--Yanıt gayet basittir. Çünkü, sınıfların kendilerinin karşı karşı gelmesi, hakim sınıfa olan Burjuvazinin sorunu çözmez, çelişkileri gidermez. Bu görev, siyasi partilerin ve politikacıların görevidir.
--Nasıl sanat dönemsel olarak, realist, modern, Sürrealizm (Gerçeküstücülük), Ekspresyonizm (Dışavurumculuk), Fütürizm (Gelecekçilik), Konstrüktivizm (Yapısalcılık), Kübizm gibi akımları üretiyor ise, politika da kendi akımlarını üretir.
--O zaman, politika, halk için, toplum için, sermaye sınıfı(Burjuvazi) için ya da emekçi sınıfı için gibi tanımlarda yapmak gerek.
--Alt yapı üst yapıyı belirlediğine göre, kapitalist sistemde de, siyaset/politikayı ne ve kimler belirleyecektir.
--Daha çok kâr elde etmeyi amaçlayan ile emeğinin/üretim hakkının karşılığını isteyeni ortak noktada kim ve nasıl buluşturacaktır.
--Daha uzun süre çalışmayı isteyen ile, insanca çalışma ve yaşam hakkı isteyenlerin bu çelişkileri nasıl giderilecektir.
--Marx'ın tanımı ile bu çelişkiler "uzlaşmaz çelişkiler" olduğun göre, toplumsal-sosyal barış denilerek bu uzlaşmayı kim ve neler ile başaracaktır.
--Elbette ki siyasi partiler ve politikacılar.
--Evde yiyecek ekmeği yok iken, kıçında donu yırtık iken kendini taa Osmanlı sarayına kadar "soylu" sananlara sözüm yok. Ya da, Sosyal ve siyasal olarak kesimleri kontrol etmekle görevli politikacılara yalakalık yaparak, şirinlik yaparak çanak yalayıcılara da sözüm yok. Kolay gelsin ve afiyet olsun.
--Ekonomik-sosyal-siyasal bir kriz döneminin içinden geçen dünya ekonomik sistemi, bir de Koronavirüs gibi bir pandemi ile karşılaşınca işin içinde çıkmaz hale gelmiştir.
--Sistemler birer birer çökmeye başlamış, tüm dünyada bir ateş topuna dönmüştür. Amerika'da bile 35 yaş altının ekonomik-siyasi tercihi kapitalizm değil, sosyalizm; kapitalist-Liberal devlet değil, sosyal devlet olmuştur.
--Hal böyle iken, ülkemde sırtına geçirilen Osmanlı özlemli urbalar ile, yerel yönetimlerin sosyal yardımları ile günü gün etmeye çalışanların kendilerinin ve çoluk çocuklarının geleceklerini düşünmek yerine siyasi soytarılık yapmalarının mantığını aramanın, bir mantığı olmasa gerek.
--O yüzden politika ya sizin için yapılır ya da sizin çıkarlarınızı göz ardı eden, sizden yanaymış gibi görünüp, hakim sınıfların değirmenine su taşıyarak yapılır.
--Ya halk, ezilenler, horlanan emekçiler adına yapılır ya da, doğrudan hakim sınıfların adına yapılıyor imajı verilmeden, geniş-yoksul toplum kesimleri adına yapılır.
--Seçtiklerinize, ilişkilerine, yaptıklarına size ısmarlanan çay ve bir "merhaba Ağa" sözünü yok sayarak bakın, siyasetin, politikanın sizin adınıza yaptığını söyleyenlerin, sizin çıkarınıza göre, yararınıza göre yapmadığını, kendini profesyonel bu iş yapan diye tanımladığını ve size bir hayrının olmadığını göreceksiniz.
--Ya ezensiniz ya da ezilen. Ötesi yok. Kendinize gaz vermeyin.
--Ya gerçekleri göreceksiniz ya da BERTOLT BRECHT'in dizelerinde ki gibi:
--"kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden
ya hep beraber yada hiçbirimiz!" tercih sizin.
--Ya sizin adınıza, sizin çıkarlarınız için mücadele edenleri seçeceksiniz ya da sizdenmiş gibi yaparak sizi iki çaya, bir "merhaba" denilerek tav edenleri seçeceksiniz.
--Allah akıl, fikir versin. Kolay gelsin.