Öncelikle
sevgili hemşehrime, sayın Başkanıma bir kez daha geçmiş olsun deyip, şifa
diliyorum. Onun en kısa sürede makamına geleceğine, koltuğuna oturacağına can-ı
gönülden inanıyorum. Böyle de olacaktır.
En
başta iki şey yazdım. Ben DEVLET içinde yıllarca en önemli yerlerde ve kendimce
bileğimin hakkınca elde ettiği makamlarda görev yaptım. Devleti tanır ve
yöneticiliği bilirim Bunun böyle olduğunu, Antalya ve genelde de herkes çok iyi
bilir. Bu bir.
Gelelim
ikinci konuya, başında anlattığım öykü boşuna değildi. Maalesef konuşanların
çoğu bir şekilde art niyetsiz, insani kaygılar ile olsa da, yine de bir şekilde
kendi düşünce, bilgi ve çıkarlarına göre konuşuyorlar. Bunda da bir sorun yok.
Yok
ama burası ANTALYA, İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa'dan sonra Türkiye’nin
5'inci büyük ili. Turizmin Başkenti. 3 milyona yakın insanın yaşadığı, 15
milyondan fazla turistin ağırlandığı bir yer.
Öyle,
her aklına esenin konuştuğu gibi karar verip, kendi başına bırakılacak bir
şehir değidir.
Antalya’da
doğsun ya da doğmasın orada yaşayan, benim memleketimdir diyen herkes Antalyalıdır
ve ANTALYA DA ANTALYALILARINDIR.
O
yüzden önce sakin olalım ve durumu ortaya koyalım.
1.
Sayın Başkanımızın tedavisi güvenilir ellerde Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde
yapılmaktadır.
2.
Bu sürecin en kısa olmasını diliyoruz ama, böyle bir tedaviden sonra sayın
başkan hastaneden çıktıktan sonra bile en az altı ay gibi bir süre aktif olarak
işlerinin başına dönemez. Antalya'yı yönetmek çocuk oyuncağı değildir.
3.
Denilebilir ki, "kardeşim ne hariçten gazel okuyorsun, işler mi aksıyor,
zaten yönetilmiyor mu?". Benim böyle dediğim bir şey olmadığı için bunu
"es geçiyorum".
4.
Yıl bitiyor, 2021 yıl için stratejik planından tutun da bütçeye, personel planlamasından
tutun da, yatırımlara ve önceliklere kadar karar verilmesi gereken o kadar çok
iş vardır ki!..
Yine
birileri, "kardeşim sen diyorsun, ne biliyorsun, zaten bunlar
yapılıyordur." diyebilir. Eyvallah ama olmaz. Yapılamaz!..
5.
Ben de derim ki, aziz ve muhterem hemşehrim bunlar öyle bürokrat, seçilmiş
meclis üyeleri ve memurların yapacağı işler değildir. Bu işler SİYASİ bir
PLANLAMA işidir.
Yani,
sayın Başkanı seçen partilerin önce kendi içlerinde, sonra da kendi aralarında
ortaklaşa verecekleri kararlar ile ortaya çıkar.
Her
şey yolunda olsaydı, zaten sayın Başkanımız Böcek de bunu böyle yapardı.
"Ben ortada
yazılan, çizilen ve konuşulanlardan dolayı biliyorum ve sağlıklı bilgilere de
sahibim. Karnından konuşmayacağım gibi, bir ANTALYA SEVDALISI olmanın ötesinde
bir çıkar içinde söylemiyorum bunları."
O
yüzden, zaten yapılıyor gibi sözler edilebilir ama, hiç kimse hayal görmesin.
Siyaset, yönetim ciddiyet, bilgi ve deneyim ister. Öyle çocuk oyuncağı da
değildir.
Kamuoyuna
açık kısımları vardır, gizliden gizliye yapılması, planlanması kamuoyunun
doğrudan bilmemesi gereken kısımları da vardır. Eee şimdi bir aklı evvel birisi
çıkar, "kamuoyundan saklı ne olur ki" der mi, der valla.
Eeee
o zaman ben de ona ya da onlara: "doğmadık çocuğa don biçilmez" ama,
donluk alınır bir kenara konulur, derim!..
5.
O yüzden, iktidar ya da muhalefet her kim olur ise olsun, önceliği ANTALYA olan
herkesin, bir şekilde en azından bu konular için, AKİL ADAMLARINI, AK
SAÇLILARINI seçmek, görevlendirmek ve Antalya'yı sayın Başkan BÖCEK gelinceye
kadar onun idealleri, siyasi hedefleri ve düşünceleri doğrultusunda sürece
katkı vermeleri gerekmektedir.
Antalya,
bilinmezliklerin içine sürüklenmeyecek kadar değerlidir. Burada son olarak
söylüyorum. Sayın Başkan Böcek görevinin başında olsaydı bu durum böyle olurdu.
Ekip arkadaşlarına anlattığı, anlatmadığı onlarca iş ve hikaye vardır. Zaten
görev başında olanlar işlerini yapıyordur, "sen ne hariçten gazel
okuyorsun" diyen olabilir.
Ben
güzel gazel de okurumda, hani eşeğini kaybeden Nasrettin hocanın türkü
söyleyerek eşeğini aradığını gören adama, "son umudum da bu dağın ardı,
eşek o dağın ardında da yoksa, sen benim feryadımı dinle" dediği gibi.
Valizini
alan, tasını tarağını toplayıp bir başka yere gider, bir düzen tutar, adam bulur
da yine sorunları ile Antalya bizim kucağımızda kalır.
Hani
o film repliği gibi, "Sen uyursan herkes ölür" diyen.
ANTALYALI,
beni dokuz köyden kovsan da ben Antalyalıyım doğruyu söylerim. SEN DE ANTALYA’NA
ve BAŞKANINA SAHİP ÇIK ve süreç doğru dürüst yönetilsin.
Sayın
Başkanımız, Değerli Hemşehrim Muhittin BÖCEK de hastaneden çıktığında evinde
işlerin yerli yerinde yapıldığının haberlerini alsın;
masasına
gelince sorun yumağı bir Antalya değil, Atatürk'ün dediği gibi "DÜNYANIN
EN GÜZEL ŞEHRİ ANTALYA’yı bulsun.