Konuyu evrimden alıp, devrime bağlama ya da ne idik de, ne olduğa getirmek gibi bir derdim yok. Hatta hiç derdim yok artık.

--Çok enteresan bir giriş değil mi? Yok, ülke manzarasına uygun bir durum. Neden mi? Anlatayım.

--Binlerce yıllık yaşanmışlığı olan ülke topraklarımın özellikle İç Anadolu, Güney ve Ege kısımlarını bu bahar-yaz iyice turladım.

--Bahar, adına yakışır çok güzeldi. Umutlar yeşermeye başlamış, insanlar daha sevecen olmuşlar, yaz aşkları için tatil yörelerine koşanlar, iki lokma için ta uzak diyarlardan gelip, plastik çadırlar içinde umutla ekmeğini kazanmaya çalışanlar, okullarını bitirmiş iş arayanlar, yahu ben de çok çalıştım şöyle dünyaya bir de sevgi ile bakayım da, seveceğim neler var etrafımda diyenler, diyenler!

--Tam yazın sıcağı bedenimize işleyecek, taş toprak ısınacak, doğa ana güneşin ve havanın bonkörlüğünü Anadolu topraklarına yayacak, domates bir lira, salatalık bir buçuk olacak derken, sıcaktan da beter bir sıcaklık kapladı bu toprakları, ne kadar da koruyucu sürseniz yeterli gelmiyordu ülke ekonomisinin bedenine. Alev alev yanıyordu.

--Dolar, üç buçuktan başlamış altı yediye, Avro ise selamsız sabahsız göklerde. 17 yıllık iktidar, sanki dün gelmiş de enkaz devralmışlar gibi davranmaya başlamış, ülke yönetimi konunda dünya yönetim literatürüne girecek yöntemler uygulamakta.

--Eskiden pazarda, birin, bir buçuğun bir değeri, anlamı vardı. Şimdi ise, üçün, beşin kıymeti harbiyesi kalmamış. Var ise on, yok ise on.

--Son zamanlarda çoğu kişinin karnı genişlemiş farkında mısınız bilmem. Sağlık bakanlığı bile karın küçültme ameliyatlarının resmi ödeme planına alama çalışmaları başlatmış.

--Zaten karnı geniş bir toplum idik de, bu kadar da genişlik yetkilileri bile rahatsız etmiş ki, genişleyen karınları obezite tedavisi adı altında küçültmeyi tartışıyorlar.

--Hani herkes karından konuşuyor ya, orada da az konuşulsun diye de olabilir belki de!...

--Dedim ya, bahar iyi idi, yaza doğru bir ateş sardı bacayı, tut tutabilirsen yazı ve güzü.

--Angaraya geldik ya hani söylemesi ayıp olmasın sehil yörelerinden, bi pazara gideyim dedim. Abov, girişteki sarımsakçı bile çıldırmış, kilosu 20 pangınat/lira. Ötenkiler ise beş, on, onbeş. Hesap düzleşmiş. Ortalıkta bir hareket var, herkes azar azar çaktırmadan alış veriş yapıyor ama, ortalıkta da bir sessizlik var gibi gibi!..

--Ben sessizliği ve karından konuşmayı pek sevmem. Çünkü anlamam. Neme gerek, iyi mi, diyor, kötü mü diyor.

--Toplum da, toplumun bireyleri insancıklarda derin bir sessizlik içinde. Artık pastırma sıcakları bile terletmiyor. Vücutlarında ne yağ kamış ne de su. Hani genel kural burundan nefes alınıp, ağızdan soluk verilir ya. Dikkat edin çoğu kişi burunundan soluyor. Aman dikkat.

--Bu siyasi bir şey mi. Patagonya denilen ülkeden birisi anlatmış bana da anlattılar. O ülkenin birinci reisi, eşinden sonra en çok, o ülkenin muhalefet liderlerini sever imiş diye.

--Ne güzel ya. Siyasilerin biri birini sevmesi. Olsun, olması gereken kavga-tartışma dengesini de nasıl olsa ahali, onlar adına kendi aralarında yapıyorlar.

--Adamın birisi lokantadan çıkışta altı yüz, yedi yüz lira yemek parası ödüyor. Adamın diğerisi ise, altı yüz lira köyünde-kasabasında ev geçindiriyor, tasarruf bile yapıyor.

--Siyasiler, ahali herkes bir yol bulmuş, kaçak elektrik kullananların parası, şirketlere devlet aracılığı ile ahaliden kaç-ak elektrik bedeli olarak ödettiriliyor.

--Satışı azalan ürünleri üreten sektör ve şirket temsilcileri de iki bağırıp, ağlayıp hoppp ÖTV/KDV'yi indir, halkın daha zorunlu harcamalarına bindir cinsinden olayı idare ediyorlar.

--"Al takke, ver kül külah", "Ahmedin şapkasını Mehmede, Mehmedin şapkasını da bir başkasına giydirmek" moda olmuş da, ortalık da bunları giyecek kafa kalmış.

--Neden mi, kimse çaktırmıyor ama herkes kafayı yiyor. Kimisi de yemiş ama bunu kimse görmüyor.

--Yakında kıtlık mevsimi başlarsa şaşmayın. Çankaya dolayında oturduğum iki kafe ve lokantanın kenarında genç genç telaş ile koşuşturan, tüp parası isteyen, çocuğuna ilaç parası isteyen tipler gördüm

--Bunlar ötekiler gibi utangaç, arlı, narlı tipler değillerdi. Hani derler ya, "eşkiyanın ne yapacağı belli olmaz " diye.

--Ban gördüklerim, duyduklarım pek tekin gelmiyor da. Haberiniz olsun, istedim. Kimin umurunda, benim de neme gerek ise?