Hoş gazetelerde yazdığım köşeler var ama böyle daha profesyonel olarak olmadığım bir ‘Gazetecilik’ kalmıştı, yaşasın onu da oldum.


   Hoş, Şinasi Nahit Berker'in dediği gibi, “Gazeteci olunmaz gazeteci doğulur”muş, bunun kanıtlarından biri miyim ne?


   Ben, gerçekten doğuştan gazeteciymişim de haberim yokmuş.


   Ortaokul ve lisede de okulun duvar gazetelerini ben çıkartır, bir sol, demokrat çizgisinden dolayı bazı hocalardan olmadık şeyler bahane edilerek az dayak yemezdim o günler.


   Neyse, asıl konuya geleyim. Geçen hafta gazetesinde köşe yazdığım Çağdaş Ege Gazetesi sahibi arkadaşım aradı, "Marmaris'te bir toplantı var, katılır mısın?"


   Hani, kediye, ‘ciğer yer misin?’ der gibi bir soru. Hemen evet dedim ve atladığım gibi dosdoğru sahilde ki otele kayıt olmaya gittim.


   Oooo tanıdığım tanımadığım birçok kişi vardı. Lobide, yemeklerde, toplantı masalarında her yerde konuşacak ne çok da konu varmış.


    Toplantı CHP Genel Merkezi’nden gazeteci milletleri, Tuncay Özkan, Atilla Sertel'in öncülüklerinde yapılmış gibi görünse de, toplantının yapılacağı yer Marmaris olunca, Genel Başkan Danışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan'ın etkisi ortadaydı.


  Toplantı, Yerel basının sorunlarının tartışıldığı, ‘ANADOLU BULUŞMALARI -Yerel Medya 2021 Çalıştayı’ adı altında, Marmaris'te 15-17 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirildi. 


  Katılımcıların çoğu profesyonel gazeteciler olduğu gibi, bu işi farklı gerekçelerle yapan nitelikli kişilerin olması bir başka açıdan önemliydi.


   Konuşmacılar, Yerel ve Genel Basın Meslek örgütleri başkanları ve temsilcileriydi.  Marmaris Belediyesi ve otel işletmesi ise yurdun dört bir yanından 60'dan fazla şehirden gelen 400 dolayında gazeteciye muhteşem bir ev sahipliği örneği sergilediler.  


  Çalıştayın ilk günü tanışma ve otele yerleşim ile geçerken ikinci günü ise Barış Terkoğlu, Mehmet Ocaktan, Merdan Yanardağ gibi muhalif gazetecilerin konuşmaları ile renklendirdi. 


   Üçüncü gününe ise, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması, sorulara açık, net yanıtlar vermesi ve Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş'ın yaptığı konuşmalar damgasını vurdu.


   Her ne kadar gazetecilerin sorunları tartışılsa da, gazeteciliğin sorunları ve somut önerileri bir yere oturmadı. Salondan söz alanların çoğu ise gazete sahipleri ya da işletmecileri idi.


  Sendika ve sendikacılık vurguları biraz cılızdı.


  Sorunlar ise, gazetelerin var olma, yok olma süreçlerine ilişkin idi. Gazeteci ile çalıştığı gazete arasında yaşanan sorunlar ise az dokundurmalarla geçti.


   Başkanlık sisteminin gazete ve gazeteciğe yarattığı süreçler, sorunlar çok gerçekçi yaklaşımlar ile değerlendirilmedi. Oysa, sistem ve sorunları genel yönetsel ülke sorunlarından ayrı olmadığı gibi çözülecek gibi de değildi.


   RTÜK'ün varlığı sorgulansa da, günümüz dünyasında gazetecilik mesleğinde yaşanacak sorunlara üretecek kurumsal kalıcı çözümler gereği gibi konuşulmadı ve öneriler yapılamadı.


   Elbette ki böyle bir toplantının yapılması başlı başına bir işti. Emeği geçenlere binlerce kere teşekkürler. Ama gelen kişilerin, gazetecilerin memleketlerine gittiklerinde, "Ne oldu, ne yaptınız, sonuç" gibi sorulara verecekleri daha net yanıtlar için, daha yetkin ve profesyonel organizasyonlara gereksinim var.


   Örnek, çalıştayda masalara "Soru ve çözüm önerilerinizi yazın” denilen kağıtlar dağıtıldı, daha sonra da toplandı ama, bir açıklama yapılmadı, oysa bu iş şöyle yapılabilirdi.


   Her masa kendi sorununu tartışıp, ortak bir karar yazabilirdi. Daha sonra da masaların bu kararları ortak bir karar metnine dönüştürülüp, çalıştay bildirgesi olarak yayınlanması gerekirdi.


   Bu arada da CHP Genel Merkezine de bir önerim, kendilerinin de o kadar özveri ile emek harcadıkları bu tür toplantı ve çalıştayları düzenleyecek daha profesyonel bir kadro ve ekibe gerek var.


   Gerçekten böyle güzel organizasyonlara emek veren Genel Merkez yetkili ve görevlilerinin, yerelde Belediye Başkanları ve çalışanlarının özelde de otel ve diğer hizmet verenlerin o kadar içten yaptıkları her şeyin bir anlamı ve kalıcılığı olsun.


   Ben çenemi kapatsam iyi olacak, bir daha böyle toplantılara almazlar, neme gerek. Başkalarının sorunlarını çözeyim derken kendime sorun yaratmanın ne gereği var.


   Şaka bir yana ben, özverili bu tür çalışmaların daha somut ve kitlelerde umut ve heyecan uyandırmasından yanayım. Yoksa emeklere, umutlara ve yarınlara yazık oluyor da!..